Öyle bir zamanda gel ki;
Ben senin, balıkçı kahvesinde oturmuş,kalbime şiirler kazırken, gözlerimin perdesinden içeri güneş gibi sızabilme ihtimalini severim.
Ben de az değilim, her mutlulukta bir bityeniği arıyorum. Ağzından dökülen her notanın altına bakıyorum. Boydan boya mutluluğun şüphe çeken bir hali var çünkü.
KADIN
İçeri girdi
Güzelliği başladı bitmedi
Bunu nasıl yaptı bilmiyorum ama yere değmeden yürüdü
Nefesimi okşadı
Uçurumdan göz
Oktan kirpik
Uçurumdan ses
Doğduğu Gün Melekleri işten Atmışlar...
"Sevgimizin rengi soldu yıkılmaktan. Yavaş yavaş göçtü hevesimiz. Birtakım köhne sorgular biçti saflığımızı. Sorgulandıkça çürüyor güven. Kırılıyor insan ne yalan söyleyeyim. Neden dikeni seçiyoruz onca gül arasından?"
" Aşkın yaşanmaya deger bir yanı hep vardır. Evet, aynı zırhı giyip aynı kılıcı kuşanıp tekrar yaralanmanın vahşi bir tadı vardır. Aşktan sadece aşkı tanımayanlar korkar."
Bazı şeyler ancak biz umudumuzu kesmeye yakınken olur. Sıcaktan ölünmüş bir cenaze merasiminde serin bir rüzgar esti. Komik olmayan şakaları bunlar Tanrı’nın.
Gaz lambalarına ucundan yetişmenin sevinci var yüreğimde,karanlıkta el yordamıyla bulunan mumların ışığı var.Otobus bileti,telefon jetonu tutmus parmaklarım.Tek kanal televizyon önünde esas durmuşluğum,su sırası bekleyip bidon doldurmusluğum var.Arada derme çatma cocuk parkında sallanmaya kaçan gözlerim....Leblebi tozundan boğulmaya yüzlerce kez ramak kalmışken,imkanların ancalığından belli ki ısrarım var.Yoksul ama kaygısız anılarım var.Yani mutluluğun mümkünlüğü imkanlardan gelmiyor diyor icimden bir ses.Kolaylastıkça ulaşmalar,değer vermemeyi nasıl öğrendi insan? Ya da bir şeyin değeri illa zorluğundan mı gelmeli? Keşke küçük harflerle yazsaydık bildiğimiz tüm isimleri.Hicbirseyi gözümüzde böyle büyütmeseydik,başta kendimizi.
Belki uzlaşılır bir kurgudur hayat,geldiği gibi kabul etsek.Mutluluğu yaşarken süresini sorgulamasak ya da acının biteceği günü beklemesek.Hepsini bir durum olarak kabulllensek ve içimizdeki beklenti ateşini söndürsek.Zor bende biliyorum.Ama böyle de yazık... kafa