Gülcan Özer Gönderileri
Gülcan Özer kitaplarını, Gülcan Özer sözleri ve alıntılarını, Gülcan Özer yazarlarını, Gülcan Özer yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Benim bildiğim en iyi evlilik tarifi, kendini iyi kötü ne varsa karşındakine önce açabilmek sonra emanet edebilmektir.
Sayfa 26Kitabı okuyor
Bilgi vs sezgi
Gün geçtikçe bilgi düşmanı oldum, insan öğrendikçe birbirine benziyor, "doğru yasam ve doğru insan" ın içine hapsoluyor.
Hepimiz aynı fabrikadan çıkmış gibiyiz, on yılda bir fabrika değişiyor, kuşak farkı denilen mevzu oluyor. Fabrikasyon kadını korkak, kıskanç...Kendini gerçekleştiremedikçe öfkesi artıyor.
Kimisi kendiyle tanışıp kendi olmayı beceriyor, kimisi ise büzülmüş dudakları, süzgün bakışlarıyla seyrediyor kendine kavuşanları.
Sayfa 124Kitabı okudu
Mağdur Edebiyatı
Mağduriyetten beslenen her mağdur, günün birinde mağdur eden haline gelecektir.
Sayfa 141Kitabı okudu
Mağduriyetini kimlik haline getirmiş kişi, yarının mağdur edeni olacaktır, herkes sırasını beklemektedir.
Sayfa 141Kitabı okudu
Kadının kurtuluşu ne adamda, ne kariyerde, mağduriyetinden beslenmemeyi öğrenemeden kadının adı yok.
Sayfa 140Kitabı okudu
Babam ve oğlum...
Oğulların babalık yapışı, maruz kaldıkları babalıkla yakın temastadır ve babalık geçmişte seyredilen babayla sahip olunan çocuktan öğrenilir. Kendi oğul olma meselesini temize çekmiş, babasından aldıklarını da alamadıklarını da kabul etmiş,"Yaşadıklarımdan iyisiyle kötüsüyle öğrendiklerim var, eklediklerim, çıkardıklarım var" diyen adamların babalığı da kocalığı da pek güzel olur.
Sayfa 137Kitabı okudu
Babalar ve kızları...
Kızlar babalarıyla ilişkide tanıdıkları ilk erkeği, bir erkeğin kadına davranışını ve kendisinin bir erkek tarafından ne kadar sevilebileceğini görürler. Bu sevilmeye layık olma durumunun ilk test sürüşü babanın sevgisiyle yapılır. Babaları tarafından, koşulsuz, dolu dolu sevilen ve hayranlıkla izlenen kız çocuklar, sevilmeye layık olduklarına ikna olurlar ve karşı cinsle pek az dertleri olur.
Aidiyetsizlik, duygusal olarak güvende hissetmeme, yetecek kadar sevilmeme, beğenilmeme duygularıyla yetişen kız çocuklar ise erişkin kadınlar olduklarında, ya babadan alamadıklarını kocadan tahsil ederler ve talepkārlığın zirvesindedirler, yahut bir lokmacık sevilmeye ömürlerini adarlar, yahut kimseye eyvallahsız ve duygusuz yaşamaya yeninlidirler.
Bu hikayenin final seçeneği çoktur ve ortak payda bu kadınların endişeli oluşudur.
Sayfa 136Kitabı okudu
İsabel Allende'nin kitaplarında başrolde hep bir kadın vardır, sıkı kadındır...Koklayarak yaşar, sever yahut sevmez, dostu-düşmanı vardır, dünyayı değiştirebileceği hatta dünyanın değişmeye değer olduğu duygusuna sahiptir. İflah olmaz romantik, daimi anarşist bu kadın hayallerini ciddiye alır ancak ciddiyetin renksizliğine mahkum olmamıştır. Sahiden kendini takip eden, ışığını kaybetmemiş, cinsiyetine sahip çıkan, "Rernkli olacağım" diye kendini yıpratmayan, ne yapacağı belli olmayan, az bilgili çok sezgili bu kadına hastayım.
Sayfa 123Kitabı okudu
Gücünüz yeterse kendi ruhunuzla tanışmanızı, ahbaplığın zevkine varmanızı, kendinize samimi olmanın hafifliğini yaşamanızı, yok etmezse bu mecralardan uzak durmanızı dilerim
Sayfa 146Kitabı okudu
"Her şeyi dert etme hakkımız var bizim ama her derdimizin çaresi yok." 
Gülcan Özer
Aşk da dahil tüm duygular beyinde üretilir, algılanır ve sonlanır.
Sayfa 213Kitabı okudu
Elbet hayattaki her duruşun bir bedeli vardır.
Bağımlı kişilik özelliklerini sürdürmenin bedeli özgürlüğümüz, kişisel gücümüz, hatta kimliğimiz ve hayattaki bireysel duruşumuzu kaybetmektir.
Sayfa 175Kitabı okudu
Tüm son saniye golcülerine gelsin
Bizim zamanımızda son sene çok iyi çalışıp, basari hikayesi yazan çocuklar tanırdım.
Bu çocuklar, daha çok zekalarına güvenip, yumurta kapıya dayanınca tam gaz asılırlardı derslere.
Artık müfredat o kadar farklı ve katılımcı sayısı o kadar çok ki, sistemli çalışmanın önemi daha da arttı.
Eskisi gibi öyle son saniye golcülerini göremez olduk.
Sayfa 100Kitabı okudu
Kendini öylece karşınızda oturan birisine açmak, anlatmak, kendi karanlığında dolaşmak kolay iş değildir, cesaret ister ve hak ettiği itibarı görmelidir.
Bedenimiz usul usul ihanet ederken ve yıllardır hırpaladığımız, kamuya hizmet için ihmal ettiğimiz ruhumuz, saklandığı yerden çıkacak fırsatı bulur. Yaşlanma dış dünyanın gücünün azalıp, iç dünyanın sesinin yükseldiği vakittir. Romain Gray, “Yaşlılıkta öğrenilenler aslında daha önce unutulanlardır” der. “Önce kendimizi unutup hayat mesaisi yaparız sonra yaşlanırız ve kendimizi hatırlarız.”
Sayfa 158Kitabı okuyor