Zihnim bulanık ve acınası bir halde.
Ellerim hiçbir işe varmıyor.
Dünya bomboş, bana bir yer kalmıyor.
Gözlerim bir şeye yaramıyor.
Kendimi inkar ediyorum suretimden.
Parça parça dağlar birikti içimde.
İçim bir dert yuvası.
Bir fikrim yok gördüklerime karşı.
Görmediklerimi hiç sorma…
Bütün kelimeler soysuzlaştı ardından.
En manasız arzularım bile sustu.
Seyyar adımlarım kaldı sadece.
Bari sen gitme…
Küçücük bir çağrışım…
Doldurmakla tehdit eder hafızanın tüm kör boşluklarını
Ve sürükler peşinde bir anıyı
Muğlak bir unutuşa teslim ettiğin ne varsa
Dizilir önüne birer birer
Buğulu gözlerin yolda…
Sessiz bir nöbette uykudan yoksun
Bekler durursun…
Melul bir kent ellerimde can veriyor
Sönüyor ışıkları evlerin, teker teker
Geceyi giyiyor üzerine, siyah bir kefen gibi
İnsanlık susuyor...
Tüm günahlar konuşuyor...
Bir pencere kenarı...
Kim bilir kaç nefes değer tenine?
Sirayet eder yalnızlığının kalabalık yansıması
Müptezel dünyanın gölgesinde
Ölüme yakın, yaşamdan uzak
Sanma, anıların pâyidar kalacak
Bir pencere kenarı
Küçücük bir çağrışım…
Doldurmakla tehdit eder hafızanın tüm kör boşluklarını
Ve sürükler peşinde bir anıyı
Muğlak bir unutuşa teslim ettiğin ne varsa
Dizilir önüne birer birer
Buğulu gözlerin yolda…
Sessiz bir nöbette uykudan yoksun
Bekler durursun...
Şehrin kirli duvarlarından akarken
Usul usul inen akşam
Sokağın koynunda yatan bir kedidir
Kimi zaman insan
Maskelenmiş suretlerin gölgeleri düştükçe üzerine
Daha da ıssızlaşır
Ve uğultusu çalınır kulağına
Oradan oraya atılan ritimsiz adımların
Yorgun kaldırımlarda…
Nasıl sıkışırsa göğüs kafesinde çırpınan kalp kuşu
Riya da öyle sızar mazgallardan
Yeryüzünün kalbine doğru…
İğdiş edilmiş yıldızlardan hayır gelmez
Karanlık sere serpe uzanır
Titrek sokak lambasının altında
Sanki daha bir parlar insanın içindeki boşluk
Böyle kurşuni zamanlarda…
Kasvetli bir yanılsamadır
Küçük bir su birikintisinde gördüğün yansıma
Dingin ama soğuk…
Yaşam ölüm kokar
Ve hatırlatır bunu
Ensene çarpan boğuk rüzgar...