Suçlar arasındaki ahlaki farklılık cezaların derecesine yansımalıdır ilkesine önem atfedilmesinin, söz konusu cezanın amacının "toplum için tehlikeli" fiilleri önlemenin yanı sıra "ahlaksızlığın ağır biçimlerine bir eziyet olmak" olduğunu gösterdiğini ileri sürmüştür.
Mühür, sıcak balmumu için ne ise, hukukun hükmü de kamunun herhangi bir suça ilişkin ahlaki kanaati için odur. Hukukun hükmü, geçici bir kanaat olarak kalabilecek bir şeyi, kalıcı, nihai bir hükme dönüştürür ...
İnsan doğasına ilişkin en temel olgulara ve insan yaşamının sürdürülebilmesi için gerekli koşullara asgari dikkati gösteren hiçbir eleştirel ahlak ilkesi onlardan vazgeçmeyi öneremez. Bu yüzden, ahlakın muhafazasıyla kastedilen, davranışa ve onun biçimsel değerlerine yönelik ahlaki tutumun muhafazası ise, bunun bir değer ifade ettiği kesinlikle doğrudur.
Bir toplumun varlığında belli bir anda baskın olan ahlakı değişmez kılmak için hukuki cezalandırmanın kullanılması, muhtemelen başarılı olabilir, fakat başarılı olduğunda bile toplumsal ahlakın canlanan ruhunun ve biçimsel değerlerinin sürekliliğine hiçbir katkı sağlamaz ve bunlara büyük zararlar verebilir.
Çok açık biçimde bir değer ifade eden bu anlamda ahlakın korunmasını, salt ahlaki muhafazakarlıktan ayırmalıyız. Ahlaki muhafazakarlık, bir toplumsal ahlakın, içeriği ne olursa olsun, herhangi bir mevcut kuralının değişimden korunmasının bir değer taşıdığı ve hukuki dayatımını meşrulaştırdığı önermesine denk düşer.
Belli bir davranışın ortak standartlara göre ahlaka aykırı olması, bu davranışı hukuk tarafından cezalandırılabilir kılmayı meşrulaştırmaya yeterli midir ?