Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hakan Pala

Hakan PalaHayat Zor Diye Sahtekar mı Olacağız? yazarı
Yazar
Derleyen
Çevirmen
0.0/10
0 Kişi
9
Okunma
1
Beğeni
764
Görüntülenme

Hakan Pala Sözleri ve Alıntıları

Hakan Pala sözleri ve alıntılarını, Hakan Pala kitap alıntılarını, Hakan Pala en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Abartı gerçeğe vurulmuş bir darbedir
Bir gece saat 14:00 sularındaydı. Sakarya Köprüsü’nün üzerinden trenle geçerken trende çalışan Rıza adındaki arkadaşla birlikte, Atatürk’ün yemek yemesini bekliyorduk. Trenin tekerleklerinin çıkardığı tiktaklardan başka hiçbir şey duyulmuyordu. İkimizin de gözünden uyku akıyordu. Uzakta siyah, simsiyah bir gece boşlukta uzanıyor, ara sıra bir ağacın gölgesi, bir saniyenin onda biri kadar bir zaman için penceremize düşüp kayboluyordu. Atatürk, yemekten başını kaldırıp bize: “Nereden geçiyoruz?” diye sordu. “Paşam, Sakarya Köprüsü’nün üstünden” diye karşılık verdim. “Peki.” Konuşmanın daha uzayacağını sanıyordum. Yanılmamıştım. Aradan kısa bir süre geçince Atatürk, yaşımın kaç olduğunu sordu. Yirmi olduğunu söyledim. Başını salladı. Sonra trende çalışan arkadaşa da yaşını sordu. Onun yaşı da yirmi değil miymiş? Atatürk yaşlarımızı öğrenince: “Siz çocuksunuz. Yunanlıların burasını işgal ettiğini bilmezsiniz.” deyince ikimiz de bir ağızdan: “Paşam, biliriz. Siz olmasaydınız Yunanlıları buradan kim çıkaracaktı? Siz kurtardınız. Siz yaptınız.” diye başladık konuşmaya. Biz gerçi içimizden geldiği gibi çok samimi bir şekilde konuşuyorduk. Fakat yaptığımız, dalkavukluktan başka bir şey değildi. Atatürk’ün de dalkavukluğa ne kadar kızdığını çok yakından biliyorduk. Fakat bizim samimiyetimize inandığı için sözlerimize kızmadı. Ve şu olağanüstü karşılığı verdi: “Ben hiçbir şeyi kurtarmış değilim. Yalnız bu toprağı Yunan kumandanlarından daha iyi tanıyordum. Onun için onlar yenildiler.”
Gufo Yayınları
Millî Mücadele'nin ilk günlerinde Sivas Kongresi’ni dağıtmak vazifesini deruhte eden, Miralay Galip Bey de celeplik yaparken bir hayvan pazarlığı esnasında ani bir ölümle, ihtirasına kurban gitmişti.
Sayfa 268 - Gufo Yayınları
Reklam
Bir spor müsabakası da olabilir, ticari bir rekabet de, siyasi bir mesele de… Her durumda karşınızdakini iyi tanımanız elzemdir. Onun güçlü ve zayıf yönlerini bilmelisiniz, ayrıca hikâyenin tamamını da bilmelisiniz. Tarih, haklının değil güçlünün ve iletişimi kuvvetli olanın yazdığı bir alandır. Bu nedenle bilgiye hakim olursanız hayatınızı daha özgüvenli ve başarılı bir şekilde geçirebilirsiniz. Bilmek, kuvvetli olmaktır.
Gufo Yayınları
Seyfettin ve Necla her buluşmada birbirlerini biraz daha iyi tanıyorlardı. Arkadaştılar önce... Sonra arkadaşlıkları ilerledi. Karşı cinsler arasında ilerleyen arkadaşlıkların dostluğa dönüşmesi istisnası Seyfettin'le Necla arasında olmadı. Duygusallık ibresi, dostluğa değil sevgiliğe doğru kayıyordu. Her ikisi de akıl ve mantıklarını devreye sokup ibrenin, “Sevgililik” yönüne göç etmesini engellemek istediler. Ne var ki akıl ve mantık da buna kafi gelmedi. Çünkü ikisi de akılsız ve mantiksız bir iş yaptıklarına dair güçlü argümanlar geliştiremediler. Yatağında akan güçlü bir suyun önüne set çekmek gibiydi sevgi merkezli güçlenen ilişkilerine engel olmak.
Sayfa 54 - İnce Kütük
Hayatınızın başrolü sizsiniz ama senaryo size ait değil!
Nobel Edebiyat Ödülü sahibi olan Türk yazar Orhan Pamuk bir kitabında, "Hiç bir şey hayat kadar şaşırtıcı olamaz." der. Gerçekten öyledir; hayatın karşımıza neler çıkaracağını kestirmek güçtür. Bu nedenle büyük konuşmamak, kibirlenmemek, başkalarını kınamamak, haddimizi bilmek, tevazu sahibi olmak gerekir. Çünkü hayatımızın baş rolünde biz varız, bu doğru lakin senaryo bize ait değil. Yalnızca ara sıra doğaçlama yapıyoruz!
Gufo Yayınları
Din, kutsal duyguların en önde gelenidir. Bu nedenle tahmin edeceğimizden bile öte bir güce, manaya sahip olabilir. Bu anlamda insanların dinlerini bilmeleri gerekir. Avrupa tarihinin en karanlık dönemleri, halkın cahil olduğu ve dinin kilise tasallutu altında bulunduğu dönemdir. Maalesef İslam dünyası da, günümüzde bile bu konuda pek iyi durumda değildir. Dini doğru kaynaklardan ve doğru kişilerden öğrenmek gerekir. Çünkü din, zalim politikacılar için biçilmiş kaftandır!
Gufo Yayınları
Reklam
Eğitim
Atatürk'ün gözünde, Türk Millî Mücadelesi, sırf askerî mahiyette, düşmanı vatan topraklarından kovmayı tek amaç bilen bir hareket değildi. Askerî alanda kazanılacak zafer, millî kurtuluşun ilk şartı idi. Fakat zaferden sonra yapılacak işler, bağımsızlık savaşı kadar önemliydi. Savaş sürerken bile, Atatürk, savaş sonrasının sorunlarına hazırlanıyor, bu arada Millî Eğitim konusuna da eğiliyordu.
Gufo Yayınları
Bu lisan saray âleminde alışılmış bir lisan değildi. Mukavemette devam edemedim. Nikâha razı oldum. Bir gün sarayın imamı Mustafa Efendi son Osmanlı hükümdarı Altıncı Mehmet Vahdettin’e on bin liraya nikâhımı kıydı, iki harem ağası şahit vazifesini gördü. Nikâh kıyılırken, ben kederimden ağlıyordum, imam Mustafa Efendi teskine çalışıyordu
Gufo Yayınevi
İzmir'de düşman bayrağına saygı
9 Eylül günü Türk ordusu İzmir'e girmiş ve şehri kurtarmıştır. Atatürk aynı gün öğleden sonra bir atın kuyruğuna bağlanmış yerde sürüyen Yunan bayrağını görünce "Bayrağı ters taşıyabilirler fakat; yerde süründürmesinler, bu bizim adetlerimize yakışmaz" diye haber gönderir ve bayrak atın kuyruğundan kaldırılır. Daha sonra Mustafa Kemal yanına yazar Ruşen Eşref'i ve yaverlerini alarak otomobiline biner, biri otomobilinin önünde diğeri arkasında yer alan iki kısraklı süvari bölüğünün arasında, Konak Meydanı'ndan Karşıyaka'da onu konuk etmek için hazırlanmış eve gitmek üzere ayrılır. Karşıyaka'daki kalacağı eve geldiğinde evin mermer taraçasına çıktıktan sonra kapının önüne ipek bir Yunan bayrağı serilmiştir. Üzerine basılacak bir yol halısı gibi yayılmıştır. Kadın ve erkek orada bulunan İzmirliler: "Buyurunuz geçiniz. Bizim öcümüzü yerine getiriniz. Yabancı kral bu evden içeri, bizim bayrağımıza basarak girmişti. Siz lütfedin, bu karşılıkla o lekeyi silin! Burası sizin şehrinizdir. Bu ev sizin evinizdir. Bu hak sizindir" diye yalvarıyorlardı. Mustafa Kemal yerde serili bayrağın önünde durur, ağlayarak yalvaran kadın ve erkeklere tatlılıkla bakarak; "O geçmişte kötü etmiş. Bir milletin istiklalini temsil eden bayrak çiğnenmez. Ben onun hatasını tekrar edemem" der. Bayrağı kaldırtır ve bembeyaz mermerlere basarak içeri girer. Ruşen Eşref Ünaydın "İşte sen İzmir'e ilk gün zaferinle böyle girdin" der.
Gufo Yayınları
"Madem bir damat kahvesi yapacağım, dillere destan olmalı, sevgilim bu anı ömrü boyunca unutmamalı”
Sayfa 1 - İnce Kütük