Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Hakan Pala

Hakan PalaHayat Zor Diye Sahtekar mı Olacağız? yazarı
Yazar
Derleyen
Çevirmen
0.0/10
0 Kişi
9
Okunma
1
Beğeni
733
Görüntülenme

Hakkında

Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla ilişkiler ve tanıtım bölümünü bitirdi (1996). Ulusal bir televizyon kanalında 10 yıl muhabirlik yaptı. Çok sayıda gazetede makaleleri yayınlandı.
Unvan:
Gazeteci, Yazar
Doğum:
Gökçek, Afyon, 1972

Okurlar

1 okur beğendi.
9 okur okudu.
1 okur okuyor.
8 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Reklam
Abartı gerçeğe vurulmuş bir darbedir
Bir gece saat 14:00 sularındaydı. Sakarya Köprüsü’nün üzerinden trenle geçerken trende çalışan Rıza adındaki arkadaşla birlikte, Atatürk’ün yemek yemesini bekliyorduk. Trenin tekerleklerinin çıkardığı tiktaklardan başka hiçbir şey duyulmuyordu. İkimizin de gözünden uyku akıyordu. Uzakta siyah, simsiyah bir gece boşlukta uzanıyor, ara sıra bir ağacın gölgesi, bir saniyenin onda biri kadar bir zaman için penceremize düşüp kayboluyordu. Atatürk, yemekten başını kaldırıp bize: “Nereden geçiyoruz?” diye sordu. “Paşam, Sakarya Köprüsü’nün üstünden” diye karşılık verdim. “Peki.” Konuşmanın daha uzayacağını sanıyordum. Yanılmamıştım. Aradan kısa bir süre geçince Atatürk, yaşımın kaç olduğunu sordu. Yirmi olduğunu söyledim. Başını salladı. Sonra trende çalışan arkadaşa da yaşını sordu. Onun yaşı da yirmi değil miymiş? Atatürk yaşlarımızı öğrenince: “Siz çocuksunuz. Yunanlıların burasını işgal ettiğini bilmezsiniz.” deyince ikimiz de bir ağızdan: “Paşam, biliriz. Siz olmasaydınız Yunanlıları buradan kim çıkaracaktı? Siz kurtardınız. Siz yaptınız.” diye başladık konuşmaya. Biz gerçi içimizden geldiği gibi çok samimi bir şekilde konuşuyorduk. Fakat yaptığımız, dalkavukluktan başka bir şey değildi. Atatürk’ün de dalkavukluğa ne kadar kızdığını çok yakından biliyorduk. Fakat bizim samimiyetimize inandığı için sözlerimize kızmadı. Ve şu olağanüstü karşılığı verdi: “Ben hiçbir şeyi kurtarmış değilim. Yalnız bu toprağı Yunan kumandanlarından daha iyi tanıyordum. Onun için onlar yenildiler.”
Gufo Yayınları
Millî Mücadele'nin ilk günlerinde Sivas Kongresi’ni dağıtmak vazifesini deruhte eden, Miralay Galip Bey de celeplik yaparken bir hayvan pazarlığı esnasında ani bir ölümle, ihtirasına kurban gitmişti.
Sayfa 268 - Gufo Yayınları
Seyfettin ve Necla her buluşmada birbirlerini biraz daha iyi tanıyorlardı. Arkadaştılar önce... Sonra arkadaşlıkları ilerledi. Karşı cinsler arasında ilerleyen arkadaşlıkların dostluğa dönüşmesi istisnası Seyfettin'le Necla arasında olmadı. Duygusallık ibresi, dostluğa değil sevgiliğe doğru kayıyordu. Her ikisi de akıl ve mantıklarını devreye sokup ibrenin, “Sevgililik” yönüne göç etmesini engellemek istediler. Ne var ki akıl ve mantık da buna kafi gelmedi. Çünkü ikisi de akılsız ve mantiksız bir iş yaptıklarına dair güçlü argümanlar geliştiremediler. Yatağında akan güçlü bir suyun önüne set çekmek gibiydi sevgi merkezli güçlenen ilişkilerine engel olmak.
Sayfa 54 - İnce Kütük
Hayatınızın başrolü sizsiniz ama senaryo size ait değil!
Nobel Edebiyat Ödülü sahibi olan Türk yazar Orhan Pamuk bir kitabında, "Hiç bir şey hayat kadar şaşırtıcı olamaz." der. Gerçekten öyledir; hayatın karşımıza neler çıkaracağını kestirmek güçtür. Bu nedenle büyük konuşmamak, kibirlenmemek, başkalarını kınamamak, haddimizi bilmek, tevazu sahibi olmak gerekir. Çünkü hayatımızın baş rolünde biz varız, bu doğru lakin senaryo bize ait değil. Yalnızca ara sıra doğaçlama yapıyoruz!
Gufo Yayınları
Din, kutsal duyguların en önde gelenidir. Bu nedenle tahmin edeceğimizden bile öte bir güce, manaya sahip olabilir. Bu anlamda insanların dinlerini bilmeleri gerekir. Avrupa tarihinin en karanlık dönemleri, halkın cahil olduğu ve dinin kilise tasallutu altında bulunduğu dönemdir. Maalesef İslam dünyası da, günümüzde bile bu konuda pek iyi durumda değildir. Dini doğru kaynaklardan ve doğru kişilerden öğrenmek gerekir. Çünkü din, zalim politikacılar için biçilmiş kaftandır!
Gufo Yayınları
Reklam
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Henüz kayıt yok