Halil'in çocuk tacirliği yapan adamların arabasının bagajında bir çocuk bulmasıyla olaylar gelişmeye başlıyor. Daha sonra Halil çocuğu ablası Seher'e teslim ediyor. Nesrin ablasına anne diyor neden mi?
"Annem her ölen çocuğu için "Ben sizi ipek kundaklara sarmaya kıyamazken, buz gibi kara topraklara nasıl saracağım?" diye ağlardı." Abla! Sen ağlama, ben dayanamıyorum senin ağlamana. Artık bundan böyle ben senin kızın olacağım ve söz olsun ki ne anneme anne ne de sana abla diyeceğim. Ben artık senin kızınım; ister sev, ister döv. Anneme melek diyeceğim. Tamam mı anne?""
İlerleyen zamanlarda Seher, Halil'i yanına alıyor ve en güvendiği adamı oluyor. Bir türlü çocuk sahibi olamayan Seher’in çocuk sahiplenmek için verdiği mücadeleleri okuyoruz. Seher güçlü bir kadın örneği kadının hırsını, intikamını, egemenliğini gözler önüne seriyor.
Kitabı okumaya başladığımda karakterler ve olayları anlamada zorlandım ama sonra her şey yerime oturdu ve su gibi akıp gitti, fazla detaya girmedim çünkü okuyup hissetmeniz lazım bu kitabı ayrıca gerçek bir yaşam hikayesinden esinlenerek yazmış yazarımız kaleminiz daim olsun