Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Hatice Hürmüz Başarın

Hatice Hürmüz BaşarınGelibolu 1915-Savaşla Başlayan Dostluk yazarı
Yazar
8.1/10
8 Kişi
18
Okunma
0
Beğeni
451
Görüntülenme

Hakkında

Unvan:
Türk Yazar

Okurlar

18 okur okudu.
7 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Alman denizaltısı U-21 Mayıs ayında Gelibolu'ya vardığında İtilaf güçlerine ait savaş gemilerini suda yüzen ördekler misali karşısında dizilmiş görünce rüyalarının gerçek olduğunu düşünmüştür. 25 Mayıs günü, Anzak Koyu'nun açıklarında U-21, HMS Triumph'u tek bir torpidoyla batırdı. Bu manzarayı seyretmek için tepelerdeki askerler savaşmayı bıraktı. İki gün sonra U-21, Gelibolu Yarımadası'nın güneyinde bulunan Teke Koyu açıklarındaki HMS Majestic gemisini batırdı. Bu kayıpların ardından filoya, denizaltılara karşı önlemler alınana kadar, İmbros Adası'nın güvenli sularına sığınması emri verildi. U-21/'in kaptanı Hersinge Alman Zafer Madalyası ve İstanbul'da çeşitli Türk madalyaları verildi.
En büyük hasarı veren denizaltı E11'di. E11 Nara Burnu'ndan 18 Mayıs'tan (1915) itibaren üç kez geçmişti. Aralarında 10.500 tonluk on iki yaşındaki savaş gemisi Barbaros Hayrettin'in de olduğu 101 gemiyi batırdı ya da hasara uğrattı. E11 bununla da kalmayıp İstanbul karasularında Yavuz ve Midilli gemilerini arama cesaretini gösterdi. Ancak bunların yerine bir nakliye gemisini batırmayı başardı. İstanbul limanındaki bu saldırı, bir asırdır düşman gemisi görmemiş İstanbulluların yüreklerine korku salmaya yetti. E11 ile E14'ün kaptandı bu gayretleri nedeniyle Victoria Madalyası'yla ödüllendirildiler.
Reklam
Çanakkkale Boğazı
Yunan mitolojisinin bazı öyküleri de orada geçer. Örneğin, Asya kıyısındaki genç Leander ile Avrupa kıyısındaki güzel prenses Hero'nun öyküsü gibi. Efsaneye göre Leander her gece Hero'nun karşıda bir kulede yaktığı lambanın kılavuzluğunda yüzerek Çanakkale Boğazı'nı geçermiş. Bir gece güçlü bir rüzgâr lambayı söndürmüş ve Leander azgın dalgalarda kaybolmuş. Hero sevgilisinin boğulduğunu öğrenince kendisini kuleden aşağı atmış. Lord Bryon bu hikâyenin gerçekliğini kanıtlamak için 1810'da bizzat Çanakkale Boğazı'nı yüzerek geçmişti.
Sultan Osman 1 ve Reşadiye savaş gemileri
Osmanlı İmparatorluğu bu gemilerin parasının çoğunu halktan alınan bağışlarla ödemişti. Gemilerden birincisi yirmi bir bin tonluk, ağır silahlarla donatılmış, Eylül 1911'de Rio de Janerio adıyla yapımına başlanan savaş gemisiydi. Ekonomik sıkıntılar nedeniyle geminin asıl sahibi Brezilya, siparişini 1912'de iptal edip gemiyi Osmanlı'ya satmıştı. Türkler geminin adını Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk padişahı olarak 14. yüzyılda hüküm sürmüş olan Osman Bey'i onurlandırmak için Sultan Osman 1 olarak değiştirmişti. Gemi, Temmuz 1914'te ilk denemeleri için suya indirildiğinde tatbikatlarını gemiyi teslim almaya gelen Türk mürettebat yapmıştı. Birinci Dünya Savaşı başladığında İngiliz Hükümeti satış sözleşmesini feshedip, mürettebatı süngülerle iteleyip çıkararak gemiyi HMS Agincourt adıyla Kraliyet Donanması'na kattı. Yine aynı dönemde İngilizler Türklerin ikinci siparişiolan Reşadiye savaş gemisine de el koydular ve adını UNS Erin olarak değiştirdiler.
Fransız gemisi Bouvet, on gün önce Nusret mayın gemisi tarafından yerleştirilen mayınlardan birine çarpıp alabora oldu ve 600 kişilik mürettebatıyla battı. Daha sonra iki İngiliz gemisi, HMS Irresistible ve HMS Ocean, mayınlar ve Türk topları tarafından hasara uğratıldı ve battılar. İngiliz HMS Inflexible ve Fransız Gaulois ile Suffren savaş gemileri de ya kullanılamaz hâle getirildiler ya da karaya oturdular. Mayın tarama gemilerinin akıbeti daha da kötü oldu ve düzensiz bir şekilde kaçışmaya başladılar. Akşamüstü geç bir saatte filonun üçte biri ya batırılmış ya da kullanılamaz hâle getirilmişti ve henüz hiçbir gemi Boğaz'ın en dar kısmı olan Nara'ya ulaşamamıştı. Gemiler geri çekilmeye başlamıştı. Amiral de Robeck 18 Mart gecesi defterine şöyle yazdı: "Bu kadar gemiyi kaybettikten sonra yarın sabah mutlaka görevden alınmış olurum."
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
200 syf.
7/10 puan verdi
·
27 saatte okudu
Çanakkale Şavaşının daha çok bizler tarafından bilinmeyen bir gerçeğinin gün yüzüne çıktığı, savaşın seyrinide etkileyen, iki farklı ulusa ait kaptanların Marmara Denizinde karşılaşmalarını yine iki kaptanın anılarından yola çıkarak anlatıldığı güzel bir çalışma. Kitapta sadece benim hoşama gitmeyen bir cümle vardı. Oda “…gericiliğin en önemli kaynağı olduğunu düşündükleri İslamın etkilerini azaltma…” şeklinde kurulan cümleydi ve keşke böyle bir cümle kurulmasaydı diye düşünüyorum.
Çanakkale Boğazı'nın Derinliklerinde
Çanakkale Boğazı'nın DerinliklerindeVecihi Başarın · Galata Yayınları · 20096 okunma