Ezelden yazılmasa kul başına kaza gelmez.
Eceli, vadesi gelmeyince kimse ölmez.
Ölen adam dirilmez.
Çıkan can geri gelmez.
Bir kişinin dağlar kadar malı olsa, yine ister; nasibinden fazlasını yiyemez.
Yıllarca Edebiyat derslerinde bahsedilen şu eserin bu kadar iyi olacağını tahmin edemezdim. Ne söylesem az kalacak. Bu yüzden kısaca yazacağım.
Gündoğdu, Aydoğdu, Öğdülmüş ve Odgurmuş arasındaki sohbetin her cümlesi ayrı bir öğüt. Unuttuğumuz çok şeyi hatırlatıyor. Sadece bir hükümdarın değil bir insanın nasıl olması gerektiğini anlatıyor. Varsa ya da ulaşabiliyorsanız okuyun derim.
(Kitabın Alkım Yayınevi'nden olanını okudum ama uygulamada kayıtlı olmadığı için bunu kaydettim.)
Ahhh Kitab-ı Dedem Korkut.. Öyle güzel ki anlatıcısı, okurken hayali Hayati Develi’nin başarı öyküsü olabilir.Bence 13.Hikaye Salur Kazan’ın Yedi Başlı Ejderhayı Öldürmesi artık olmalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar, ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda,
Sucuların hiç durmayan çıngırakları
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Kuşlar geçiyor, derken;
Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.
Ağlar çekiliyor dalyanlarda;
Bir kadının suya değiyor ayakları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir kus çırpınıyor eteklerinde;
Alnın sıcak mı, değil mi, bilmiyorum;
Dudakların ıslak mi, değil mi, bilmiyorum;
Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
Kalbinin vurusundan anlıyorum;
İstanbul'u dinliyorum.
Güzel dil Türkçe bize
Başķa dil gice bize
İstanbul ķonuşması
Eñ saf eñ ince bize.
Lisânda sayılır öz
Herkesin bildigi söz;
Manâsı añlaşılan
Lûģate atmadan göz.
...