Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Hıdır Göktaş

Hıdır GöktaşKürtler - 1 yazarı
Yazar
Derleyen
8.3/10
3 Kişi
21
Okunma
1
Beğeni
592
Görüntülenme

Hakkında

1960 yılında Yuva Köyü'nde (Sivas-Gürün) doğdu. Yuva, Sivas ve Ankara'nın çeşitli okullarında ilk ve orta öğrenimi tamamladı. 1974 yılında girdiği Elektronik Astsubay Hazırlama Okulu'ndan 1978 yılında muhabere teknisyen astsubayı olarak mezun oldu. Siyasi nedenlerde 1984 yılı Mart ayında TSK'den re'sen emekli edildi. Orduda görev yaparken, 1980 yılında kaydolduğu Gazi Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu'nu bitirdi ve gazeteciliğe başladı. Cumhuriyet, Nokta, Söz, Gazete ve Güneş gazetelerinde muhabirlik yaptı. Bir süre TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'nda danışman olarak hizmet veren Göktaş, 1994 yılından bu yana Reuters haber ajansında politika muhabirliği yapmaktadır. Yayımlanan kitapları: Kürtler-1, İsyan-Tenkil (Alan Yayıncılık, 1991), Kürtler-2, Mehabad'dan 12 Eylül'e (Alan Yayıncılık, 1991), Soğuk Savaştan Sıcak Barışa, Yeni Dünya Düzeni ve Türkiye (Metin Gülbay ile birlikte, Alan, 1994).
Unvan:
Türk Yazar
Doğum:
Yuva Köyü, Gürün, Sivas, Türkiye, 1960

Okurlar

1 okur beğendi.
21 okur okudu.
11 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
KÜRT TERAKKİ VE TEAVÜN CEMİYETİ
Meşrutiyet’in ilanına kadar Osmanlı İmparatorluğu’na hizmet eden Kürt emir ve paşaları, Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte rütbelerini kaybettiler.Rütbesiz kalınca kendilerini ortada bulan ve çaresizlikten ne yapacaklarını şaşıran emir ve paşalar sonuçta “Kürtlük” çatısı altına sığındılar.İttihat Terakki yönetimine muhalif olan bu Kürtler, 19 Eylül 1908 tarihinde, Gedik Paşa mahallesinde Kürt Terakki ve Teavün Cemiyetini kurdular. Kurucuları arasında Seyyid Abdülkadir, Bedirhanlı Emin Ali, Şerif Paşa, Halil Hayali’nin yer aldığı bu cemiyet Seyyid Abdülkadir ile Bedirhanlılar’ın anlaşamaması üzerine kısa sürede dağıldı.
Reklam
Takriri Sükun kanunun çıkarılmasından sonra, bölgeye yapılması düşünülen harekata yönelik hukuki hazırlıklar 1932 yılına dayanmaktadır. 1934 yılında, Meclis'te görüşülerek kabul edilecek olan 2510 sayılı "İskan Kanunu"; 2 Mayıs 1932 tarihinde "1/335 numaralı İskan kanunu layihası ve İskan muvakkat encümeni mazbatası” başlığıyla
alan yayıncılıkKitabı okudu
Ali Batı İsyanı
Mondros Mütarekesi'ni imzaladıktan sonra eli kolu iyice bağlanan ve çaresiz kalan Osmanlı yönetimi ipleri tamamen elinden kaçırmıştı. Bu sıralarda Midyat'ın güneyindeki aşiretlerin reisi olan Ali Batı bu boşluğu değerlendirmek istedi. Mardin, Savur, Cizre, Nusaybin, bölgesindeki aşiretlerin bir kısmını da etkisi altına alan Ali Batı, 11 Mayıs 1919 günü emrindeki adamlarıyla birlikte Nusaybin'e geldi. Bir Kürdistan kurmak amacında olan Ali Batı, işe cezaevindeki hükümlüleri serbest bırakmakla başladı. Bu sırada 13. Kolordu'ya bağlı 24. Alay, Nusaybin'de bulunmaktaydı. Ali Batı'nın baş kaldırması üzerine, 12 Mayıs günü 14. Alay bölgeye sevk edilirken, 24. Alay'a da gerekli önlemleri alması emredildi. Önlemler alındığını sezinleyen Ali Batı, adamlarıyla birlikte dağlık bölgeye çekildi. Nusaybin ve Midyat bölgelerinde şiddetli çarpışmalar oldu. 9-10 Haziran günü meydana gelen çarpışmada ağır kayıplar veren Ali Batı 100 kadar silahlı adamıyla birlikte Dırülamr (Deyrul Umur)'a çekildi. Bu tarihten sonra sıkı bir kovalamaca dönemine girildi ve sonuçta 19 Ağustos 1919 günü Medah bölgesinde kıstırılan Ali Batı öldürülürken, isyan da son bulmuş oldu.
alan yayıncılıkKitabı okudu
Viranşehir'de bulunan Milli aşiretinden İbrahim ağanın emrindeki Hamidiye Alayları bölgede yaşayan halka rahat ve huzur vermiyordu. Halk 1905 yılında Diyarbakır'da ayaklandıysa da, durumu incelemek üzere müfettiş gönderileceği sözü verilmesi üzerine yatıştı. Ancak, Hamidiye Alayları'nın 1907 yılında gemi azıya almaları ve yağmalamalara başlamaları üzerine halk 1908 yılında Diyarbakır’da bir kez daha ayaklanarak, Telgrafhaneyi işgal etti. Telgrafhaneyi işgal edenler arasında dönemin ileri gelenlerinin yanısıra Ziya Gökalp’i de görmekteyiz. Telgrafhaneyi işgal eden halk Hamidiye Alayları'nın başındaki İbrahim Ağa'nın alınmasında ısrarlıydı. 11 gün süren işgalden sonra İbrahim Ağa'nın Halep’e gönderileceği ve yağmalanan malların da geri verileceği yolunda ferman çıkınca, halk telgrafhaneyi boşaltarak dağıldı.
alan yayıncılıkKitabı okudu
Şeyh Said İsyanı
Diyarbakır’da görev yapacak olan “İsyan Bölgesi İstiklal Mahkemesi” şu kişilerden oluştu: Reis: Mazhar Müfid Bey(Kansu)-Denizli milletvekili Müdde-i Umumi(Savcı): Ahmed Süreyya Bey(Örgeevren)-Karesi milletvekili Üye: Ali Saib(Ursavaş)-Urfa milletvekili Üye: Lütfi Müfid(Özdeş)-Kırşehir milletvekili Şeyh Said ve 28 arkadaşı, yargılanmak üzere 5 Mayıs 1925 günü Diyarbakır’a getirildiler.23 Mayıs günü Şeyh Said’in ilk sorgusu yapıldı.Daha sonra da diğer isyancıların… Uzun süren sorguda Şeyh Said, “Niçin ayaklandınız?” sorusuna, “Din hükümleri zayıflamıştı.Gereğini yapmak istiyordum” karşılığını verdi.Savcının, “Diyarbakır’ı aldıktan sonra müstakil bir Kürdistan Krallığı mı istiyordunuz?” şeklindeki sorusuna Şeyh Said, “Krallık bilmiyoruz.Benim yegane maksadım, din hükümlerini tatbik etmekti.Kürdistan istiklalini kat’iyen düşünmedim.” diye karşılık verdi.
Henüz kayıt yok
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Henüz kayıt yok