Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hüseyin İkram Han

4.5/10
2 Kişi
4
Okunma
0
Beğeni
674
Görüntülenme

Hüseyin İkram Han Sözleri ve Alıntıları

Hüseyin İkram Han sözleri ve alıntılarını, Hüseyin İkram Han kitap alıntılarını, Hüseyin İkram Han en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sosyolijik bir vaka
...Bir hususi otomobil geldi. İçinde şöfor ve iki üsteğmen vardı. Onlardan biri yürüyüş emrinin önüne ve arkasına baktı, elimize geri verip: -Bekleyin, yola çıkmış arabalar var, gelir, dedi. Şo­för gaza bastı, gitti. Heinrih çok kızdı: -Namussuz, insafsız, arabada bize de yer vardı. Eğer bizim de bir rütbemiz olsa alırdı, dedi. Ben ona: -Sen subaylarına bol bol tuz götürüp iyi hizmet yaparsan sana da harptan sonra bir rütbe verirler, dedim. O tekrar kızdı: -Ben harpten sonra Almanya'nın yüzünü bile görmek istemem. Benim vatanım İtalya, Boljano. Ben burada doğdum. Babam Alman olduğu için Alman pasaportu taşıyorum, dedi.
Kamplarda esirler dikenli teller ile çevrili açık yerlerde haftalarca gündüz güneş ve gece serinliğinde örtüsüz bırakılırlardı. Esirler toz toprak içinde yatıp açlıktan, susuzluktan, kirden bitlenip, yüzlerce esir kısa vakitte helak olmaya başladı. Polonya’nın Çenstahav şehrindeki büyük kışla kampında 1941-42 kışında salgın hastalık baş gösterdi. Kışa zamanda 30 bin kişi hummadan öldü.
Reklam
Talvisota (Fin Rus Harbi)
... Sovyetler Birliği ile Finlandiya arasında savaş devam ediyordu. Yeni askere gelenlerin içine, «Bizi Finlandiya cephesine mi gönderecekler>>, diye kurt düş­tü. Siyasi rehberlerimiz, siyasi talim derslerinde Finlandiya cephesindeki durumu anlatırlarken, "Kahraman Sovyet askerleri bütün engelleri aşıp, durmadan ilerliyor, zafer bizimdir", diye hikaye anlatıyorlardı. Fakat Finlandiya cephesinde birkaç ay bulunup geri gelmiş ve buradaki gerçek vaziyetten haberi olanlardan bazıları bize cephenin halini gizlice farklı anlatı­yorlardı. Finlandiya askerleri baştan aşağıya bembeyaz giyinip, geceleyin ormandaki karlı ağaçlara yerleşiyor, gündüz oradan ilerleyip geçen Sovyet askerleri-nin arkasından otomatik silah ve bombalarla ateş açarak onları, olmuş dut gibi döküyorlarmış. Geri çekildiklerinde ise, köy evlerine duvar saati, radyo gibi Sovyet askerlerini meraklandırabilecek şeylerin içine patlayıcı madde yerleştirerek, bırakıyorlarmış. Hiç bir mukavemet görmeden evlere giren askerler gözlerine çarpan ganimetiere el atar-atmaz içlerindeki bombalar patiayıp oradakileri öldürüp veya yaralarmış. Finler bazı tepelerin altını mağara gibi oyup, içlerine ağır makinalı tüfekler yerleştirmişler. Karlarla örtülü o tepelerde istihkam olduğunu bilmeyen düşman yukarıya tırmandığı anda Finler içeriden tüfekler, dışarıdan el bombalarıyla ateşe başlayıp kendilerini tarumar ederlermiş.
Ruzi ile yeniden...
...Ertesi gün sokağa çıktım. Sokak çok hareketliydi. İ­talyanların hareketlerinden, kahvehanelerin dışarısın­da toplanıp oturan ihtiyarların bir birlerine bir şeyler anlatmasından, kahkaha atıp gülüşlerinden, sevinçli bir durumda oldukları belli oluyordu. Sanki istiklallerine kavuşmuşlardı. Yani memleketlerine Amerikalıların girdiğine ve Almanlardan kurtulacaklarına seviniyorlardı. İki gün sonra dışarıda dolaşmak için çıkmıştım. Yürürken yurttaşım, en iyi dostum, Berlin'de beraber çalıştığım Ruzi Nazarla karşılaştım, çok sevindim. Onunla komutanlıkta bareber kalmaya başladık. 4 Mayıs 1945 tarihinde Almanya'ya geri dönme emri geldi. ...
... Ben 1960'da Amerika'ya hicret ettim. 1963"te New Jersey stadında tesadüfen Nur Mehmet ile karşılaştım, birkaç defa beraber olduk. 52 yıl gurbette kaldıktan sonra 1992 yılında ilk defa vatanımı ziyarete gittim. Sokaklarda adresler değişmişti. Doğduğum, büyüdüğüm evimizi ararken, bir yerde hastonuna dayanıp yürüyen beyaz sakallı ihtiyar
Rostov'da bir Ukrain evi
Kapıda bulunan 40 yaşlarındaki kadın bizi içeri buyur etti. Biz içeri girerken kadın, "Oğlum yok, oğlumu Allah korusun. inşallah hayattadır", diyerek ağlıyordu. O kadının müşkil hali bana devamlı zavallı annemi hatırlatır, yüreğimi burkar. O eve girdiğime pişman olurum. Altmış küsür yaşlarındaki ihtiyar kadın bize, «Oğullarım, oturun oturun", dedi ama yer göstermedi. Ellerimizi ovuşturarak bir o yana, bir bu yana baktığımızı gören Nikita'nın annesi bizi sobanın yanına çağırdı.
Reklam
Mezar Bekçiliği
Polonyalılar fıtraten gayet dindar bir millettiler. Kabristanda fazlasıyla zenginler, asilzadeler, sanatta vesairede tanınmış insanlar defnedilmişlerdi. Adetlerine göre bu kişiler güzelce giydirilip, altın saat veya yüzükleri, takılan ile defnedilirlermiş. Almanlar Polonya’yı işgal ettikten sonra kabirleri açılıp kıymetli eşya­lar çalınır olmuş. Polonyalılar, "Harpten önce hiç bu çeşit olaylar olmazdı", diye kabristanların korunması için Almanlara şikayet ve rica etmişler. Bu nedenle biz her gece sabaha kadar sıra ile nöbetçilik yapardık.
Esaretin trajedisi
...Esirler genelde birbirlerine yardım ederlerdi. Biri kaputunu, biri sağlam ayakkabısını çıkarıp verirdi. Arkadaşlarını giydirip işe gönderirlerdi. Yırtık delik ayakkabıların içierini saman ile doldurup bağlayan esirler çoktu. Bazılarında çarık, bazılarına tahta kundura vardı. Benim de tahta bir kunduram vardı. Kasım ve Aralık aylarında işe çıkanlardan bazılarının elleri ayakları dondu ve daha sonra askeri hastanede ameliyat edildi. İşe çıkan esirlerin bir grubu ormanda ağaç kesmeye, bir grubu tren istasyonunda vagonlardan kömür indirmeye yardım ederdi. Almanlar ormanda elektrikli testere ile ağaç keserlerdi. Bir ağacı 10- 15 esir kaldı­rıp omuzlarında orman kenarındaki araba yoluna taşırlardı. Orada Almanlar parça parça kesip kamyonlara yüklerlerdi. Kesilen ağaçları kamyon yoluna taşı­yan aç kuvvetsiz esirlerden bazıları bu ağırlığa dayanamayarak yere yuvarlanırlardı. Esirlerden sorumlu Alman yere düşeni bir tarafa çekip kalanları, "Haydi haydi", diye devam ettirirdi. Bazılarına çok ağır gelirdi. İnleyerek, zorla yola devam ederlerdi. Esirler aç halleriyle soğukta balanda vakti gelene kadar 4-5 saat çalışırlardı.
İkinci cihan harbi yıllarında Türkistanlıların istiklâl ve hürriyet mücadelesini başlatan büyük şahıs Veli Kayyum Han'dır. Başkan Veli Kayyum Han, bu milli mücadele tarihini aydınlatmak üzerinde çalışmakta idi. Maalesef bunu sonuna erdiremedi. 1993 Ağustos ayında vefat etti. Milli Türkistan Birlik Komitesi ve Türkistan lejyonunun kuruluşu, silahlı mücadeleleri, bu mücadelelerin gayeleri hakkında halkımızın ve bilhassa gençlerin yeterli malumatı yoktur. Sovyet matbuatından aldıkları bilgiler ise KGB kaynaklarından yayılan iftiralardan ibaret garazlı malûmattır. Bu nedenle ben hatıralarımda bu muhterem şahsiyeti kısmen de olsa hkiki çehresiyle tanıtmaya niyet ettim.
Psikolojik mağlubiyet
Almanlar ile Polonyalıların beraber çalıştığı yerde yemek odaları, tuvaletler ikiye ayrılmıştı. Tramvaylara üniformalı birisi bindiğinde oturan Polonyalı, yaşlı olsun genç olsun hemen yerini verirdi. Halbuki Almanlar böyle bir şeyi mecbur da kılmamışlardı. Belki Polonyalılar kendilerini Almanlara teslim olmuş hissediyorlardı.
Reklam
Allah biz bilan (Allah Bizimle)
1942 senesinde Türkistan lejyonu ve daha sonra Kafkas ve Tatarlar lejyonları kuruldu. Bütün lejyonerlerin sayısı 1943 ortalarında 300.000 kişi olup 1944'de bir milyonu aşmıştır. (Almanya ordusu başkomutan­larının 1945 senesindeki malumatına göre Türkistan lejyonelerinin sayısı 100-10 bin arasında idi.) Türkistan lejyonerleri sağ ellerinde
Umumi toplantıda "Amerika'daki Türkistanlılar Cemiyeti" isimli bir teşkilat kuruldu. Cemiyetin 41 maddelik tüzüğü kabul edildi. Cemiyetin başkanlık vazifesini İsakcan Narzikul, başkan yardımcılığını vazifesine de ben seçildim. Şura üyeleri ise Dr. Mehmet Göklen, Narim Uraz ve Alican Arifhan'dan oluşuyordu. CEMİYETİN KURULUŞ BEYANATI 56S Mac Dade Elvd. Collingdale, Pa. 27.11.1959 Muhterem Yurttaş! Bu mektupta siz yurttaşlarımıza ABD'de ikamet etmekte olan Türkistanlıların 15. Kasım'da Newyork'da yapılan umumi toplantısında "Amerika'daki Türkistanlılar Cemiyeti" nin kurulduğunu beyan etmekteyiz. İyi niyet ve istekle başladığımız umum hareketimizin neticesi olarak, biz Türkistanlılar sosyal, kültürel ve manevi ihtiyaçlarımıza hizmet yapabilmek için bu cemiyeti kurduk. Bu cemiyetin ABD'de ikamet etmekte olan ve yeniden gelecek muhacir yurttaşlarımıza yardım edebilecek kuvvete sahip olması hepimizin yardı­mına bağlıdır. Bunun için cemiyetin vazifeleri hakkın­da fikir ve teklifierinizi bildirmekle birlikte toplantıya katılan yurttaşlarımız gibi sizinde 10 dolar ve Aralık ayından itibaren her ay 2 dolar yollamanız rica edilir. Cemiyetimizin aslı gaye ve maksadı zaruret görüldüğü takdirde her bir yurttaşı, bilhassa yeni gelmekte olan yurttaşlarımızı hemen maddi ve manevi yardımla tamim edecektir. Böyle yardımlara elbette, sizinde işti­rak etmenizin milli bir borcunuz olduğunu unutmayın. Hürmet ve Selamlar İsakcan Narzikul ABD'deki Türkistanlılar Cemiyeti Başkanı
Tarih söylesin boy ölçüşen oldu mu hiç bizimle Timur'umuz salmadı mı yeryüzüne zelzele!
Türkiye'ye göç...
2. Dünya savası sona erdikten sonra Başkan Veli Kayyum Han Amerikalılar tarafından tutuklandı. İki yıl süre ile Nürnberg şehrinde devam eden uluslararası müttefik kuvvetlerinin kontrolündeki askeri mahke-me tarafından yargılandı. 1947 yılında suçsuz bulunarak serbest bırakıldı. 1948 yılı Temmuz ayında, harpten sonra memleketine geri dönmeyip saklanan Türkistanlıların harpten sonraki son toplantısı yapıldı. Başkan Veli Kayyum Han da toplantıya katıldı. Münih ve Bavyeranın çeşit­li yerlerinden üç yüz kişi kadar vardı. Başkan mahkeme hakkında bilgiler verdi ve şu açıklamayı yaptı: -Beynelmilel askeri mahkeme Türkistan hürriyeti için yaptığımız mücadeleyi haklı buldu. Beni bıraktılar. Başladığımız milli mücadeleyi yeniden yapmaya hakkı­mız var. Sayın vatandaşlarım! Şu anda Türkiye Devlet Başkanı İsmet İnönü hükümeti harpten sonra Almanya'da, Avrupa'nın diğer memleketlerinde mülteci olarak kalan Müslüman Türklerin Türkiye'ye yerleşme­sine müsaade ediyor. Yardımda yapılacak. Bu bir defalık fırsatı kaçırmamanızı tavsiye ediyorum. Kim de burada kalmak isterse ona kendisi karar versin. Başkanın konuşması büyük bir sevinçle karşılandı. Türkiye hükümetinin bu davranışı takdir edildi. Bunun neticesinde 1948 yılının sonuna kadar yüzlerce Türkistanlı Türkiye'ye giderek yerleşti...
83 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.