Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ian Black

Ian Blackİsrail'in Gizli Savaşları yazarı
Yazar
8.8/10
7 Kişi
29
Okunma
5
Beğeni
684
Görüntülenme

En Eski Ian Black Sözleri ve Alıntıları

En Eski Ian Black sözleri ve alıntılarını, en eski Ian Black kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
1936 yazı başlarında bu işe mütevazı bir şekilde ve rasgele giren Ezra Danin, daha sonra Siyonist ve İsrail istihbarat tarihinde efsane bir isim hâline geldi. Filistin mücadelesi yıllarında Araplarla ilgili istihbarat toplama, değerlendirme ve kullanma çalışmalarının temelini atan adamdı Danin. Onun "düşmanı tanıma" konusundaki fikirlerinin izleri, yarım asırdan fazla bir zaman sonra İsrail'in Filisyin politikasında görülebiliyordu.
Teudot VeDmuyot (Belgeler ve Kişilikler) adlı kitap, Arap düşmanlarının motivasyon ve karakterlerini kayıt ve analiz etme konusunda Yahudilerin ilk ciddi girişimi olarak kabul edilir ve çok değerli bir kaynaktır. Danin bu kitapta, başkaldırının sosyolojik temellerini araştırdı ve bu köylerde ya da güçlü kırsal bağlantıları olan gruplarda ve bireylerde buldu.
Reklam
İlk adı Heker 2 ( Araştırma 2) olan Birim 131, 1948'de Boris Guriel'in Siyasi Dairesi içinde düşman hatları gerisinde sabotaj ve kara propaganda operasyonları yapmak üzere çok gizli bir bölüm olarak kuruldular. Savaştan sonra, Siyasi Daire'nin itirazlarına rağmen Birim 131, İsrail Savunma Kuvvetleri'ne verildi ve hedeflerinin askerî olduğunu söyleyip bunu başarıyla savundu. Kardeş birim olan Birim 132 ise psikolojik savaş amacıyla kuruldu. Temmuz 1952 Mısır devriminden önce bu birimin ajanları Kahire'de monarşi karşıtı propaganda yaptılar. Dağıttıkları berbat bildirilerden birinde, Kral Faruk'u fotomontajla bir fahişeyle yatakta gösteren bir resim vardı. Arap ülkelerindeki kara propaganda radyo yayınlarından sorumlu olan ajan, Eliyahu Navi adında Irak doğumlu bir İsrailliydi.
Sir Alan Cunningham, Britanya'nın son Filistin Yüksek Komiseri manda yönetiminin utanç verici şekilde sona ermesinden birkaç hafta önce çok güzel ifade etmişti.“Filistin'de siyaset yaparken karşılaştığım en dikkat çekici olgu, Arapların da Yahudilerin de sorunu ele alırken birbirlerinden hiç söz etmemesiydi," demişti. “Ve sanki birbirlerinin varlığını yok sayıyor gibiydiler."
Tel Aviv'deki, siyonist değerlerin gururla aşılandığı seçkin Herzliya Lisesi'nin müdürü Haim Bograşov şöyle diyordu: Bütün bir kuşak boyunca çocuklarımıza boyunlarını bıçağa uzatmalarını, Safad'ın ölüleri gibi ölmemelerini, El Halil'in katledilmişleri gibi yok olmamalarını öğrettik. Artık bitti. Bizim için isyan zamanları geçti ve bir daha dönmeyecek ve bu yüzden direnmeden ölmeyeceğiz.
Geçmişin ortak bir anlatısı yoksa da en azından gelecek için bir tane yazmamıza izin verin. -Filistinli yazar Odeh Bişarat
Reklam
İngiliz güçleri yaklaşık yirmi beş bin askeri olan iki ordu tümeninden oluşuyordu. İngilizler Arap köylerini, toplu para cezaları vererek ve gerillaların saklandığı söylenen evleri havaya uçurarak cezalandırıyordu. Cezalar ödenmezse hayvanlara el konuyordu. Portakal ağaçları ve bağlar sökülüyordu. Araplar trenlerin önünden giden bakım drezinlerine oturtularak ya da mayın saldırılarından korunmak için ordu konvoylarıyla birlikte kamyonlara bindirilerek canlı kalkan olarak kullanılıyordu. Kamyonlarda, bazı askerler yolculuğun sonunda çok sert fren yapıyor ve motor kaputunun üzerinden aşağı düşen Arap’-“pis Doğulu”- kayıtsızca ezerek öldürüyor ya da sakat bırakıyordu. “Kara mayınları varsa, bunlara çarpan onlardı [Arap mahkûmlar]. Çok pis bir numaraydı ama eğ leniyorduk,” demişti bir başka asker. Aramalar sırasında, askerler bir köyü kuşatıyor (genelde şafaktan önce) ve erkekleri tel kafeslere kapatıp arama yapıyorlar ve her şeyi mahvediyorlardı; tahıl stoklarını yakıyorlar, yiyeceklerin ve ev eşyalarının üzerine zeytinyağı döküyorlardı. Erkekler, şüpheli birisini bulduğunda başıyla işaret eden kapüşonlu Arap muhbirler tarafından ya da belgelerini kontrol eden İngiliz polisi tarafından taranıyordu. Lübnan sınırı yakınlarındaki El Bassa'da ve El Halil yakınlarındaki Halhul'da katliamlar yapıldı ama bunlar yıllar sonra ortaya çıktı.
"Yeryüzündeki her yerli halk, kendini sömürgeleştirilmekten kurmak için en ufak bir umudu olduğu sürece sömürgecilere direnir," diye yazmıştı Jabontinski.
Genelde Ürdün, Filistinlilere diğer Arap ülkelerinden çok daha iyi davranıyordu, onlara yurttaşlık vermiş, resmî belgelerde “mülteci" terimini kullanmayı bırakmıştı. Nisan 1950'den önce bile Kral Abdullah artık kendi denetimi altında olan, BM'nin 1947 tarihli bölünme planında büyük bölümü Filistinlilere bırakılan bölgenin bundan sonra Batı Şeria olarak anılacağını açıklamıştı. Resmî belgelerde ya da yazışmalarda “Filistinli” teriminin kullanılması yasaktı. Açık Filistinli niteliği olan derneklerin Nablus'taki Hayfa Kültür Derneği, Ramallah'taki Yafa Müslüman Spor Kulübü gibi, siyasi etkinlikler yürütmesi yasaktı. İsrail gibi Ürdün de Filistinlilere resmî yurttaşlık teklif etmişti ama İsrail gibi aynı zamanda Filistinli kimliğini yasadışı kılmıştı. Her iki ülkenin politikası da, “ortaklık ve eşitlikten çok denetim ve asimilasyon"un altını çiziyordu.
“Modern Yafa 1948'de yeniden formatlanmış bir bilgisayar ya da sıfırlanmış bir saat gibi yeniden doğdu," diye yazmıştı Israilli bir kültür yorumcusu.İnsan ve yer adlarının İbranileştirilmesi siyonist projenin altmış yıl önceki başlangıcından beri önemli bir ögesi olmuştu. Artık ülkenin Arap tarihini ve kimliğini silecek ve Yahudi devamlılığını -Filistinliler daha sonraki, daha güvenli ve siyasi olarak bilinçli bir çağda “bellek katli” kampanyasının bir parçası olarak nitelemişti- vurgulayan dönüştürücü bir ölçekte yapılabilirdi.
35 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.