Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ibn Fadlan

Ibn FadlanSeyahatname yazarı
Yazar
7.7/10
3 Kişi
68
Okunma
20
Beğeni
2.401
Görüntülenme

Hakkında

Abbasi halifesi Muktedir’in 921 (H.309) senesinde Bağdat’tan İdil Bulgar Kralına gönderdiği elçilik heyetinin katibi. Halifenin, Bulgar Kralına yazdığı mektubu krala okuyup, anlatarak hediyeleri vermek; muallim ve fakihlere nezaret etmekle vazifelendirilmişti. Dönüşünde, yolculuğu esnasında şahid olduğu hadiseleri renkli bir şekilde kaleme aldı. Eserindeki bilgilerden, din ilimlerinde alim bir zat olduğu anlaşılmaktadır. Bulgar Kralına gönderilen elçilik heyeti ile birlikte 921 senesinde Bağdat’tan hareket eden İbni Fadlan; Rey, Nişabur, Merv, Buhara ve Harezm yolu ile 922 senesinin Mayıs ayında, o zaman çadırlarda yaşayan Bulgar Kralının karargahına ulaştı. Horasan’da Şii isyanına şahid oldu. Buhara’da büyük Samani emiri Nasr bin Ahmed’in ve onun veziri meşhur coğrafyacı Ceyhani’nin misafiri oldu. Harezm valisi Muhammed bin Irak’ın, şimdiki Batı Kazakistan’ın Ural vilayetlerinde Oğuz Yabgusu naibinin (kuzerkin) ve onun subaşısının misafiri oldu. Subaşıya halifenin dost ve müttefiki olmayı teklif eden bir mektubunu verdi. Ural vilayetinde Başkırtlardan bir kısmını gördü. Yayık Nehri civarında Peçeneklerin ülkesinden geçti. Bu ülkeler ve kavimler hakkında, Bulgar ülkesi ve halkı hakkında önemli malumata sahib oldu. Elde ettiği bilgileri Seyahatname’sinde yazdı. Zamanında milletlerarası münasebetlerden geniş ölçüde haberdar bir diplomat olan İbni Fadlan, Abbasi halifesinin zor durumda olduğu bir zamanda Türklerle dostluk kurulmasını sağladı. Risale veya Rıhle adıyla anılan seyahatnamesinin aslı bulunarak çeşitli dillere tercüme edilmiştir.
Tam adı:
Ahmed bin Fadlan bin Abbas bin Reşid bin Hammad
Unvan:
Onuncu yüzyılda yaşamış bir Arap din bilgini ve gezginidir

Okurlar

20 okur beğendi.
68 okur okudu.
1 okur okuyor.
58 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Oğuzlarda, Cücenlerde, Moğollarda su tabu idi. Onu kirletmemek gerekiyordu. Vücudu, elbiseleri suda yıkamak yasaktı. Onlara göre suda yıkanma kötü ruhları celbeder, şimşeklerin, yıldırımların boşanmasına sebep olurdu. Suyun yere dökülmesi suçtu. Cengiz Yasası’nda da yıkanma yasaktı. Bir kap ile elin, yüzün üzerine su dökülebilirdi. Eski Şamanistler elbiselerini yıkamazlar, giyebildikleri kadar giyerlerdi. İnsanın su kullanmasının, yıkanmamasının büyü sebebi olduğuna inanırlardı.
Kadınlı erkekli nehre girip çırılçıplak hep birlikte yıkanırlar. Birbirlerine karşı örtünmezler. Ancak hiçbir şekilde zina etmezler. Onlardan biri zina edecek olsa kim olursa olsun kendisi için yere dört kazık çakıp ellerini ayaklarını bu kazıklara bağlarlar. Ardından baltayla boynundan baldırlarına kadar keserler. Aynı şeyi kadınlara da yaparlar. Daha sonra zina eden kadın ve erkeğin parçalarından her birini farklı bir ağaca asarlar. Ben onlara yüzerken kadınların erkeklere görünmemesi gerektiğini söyledim durdum. Ama bu konuda başarılı olamadım. Bu arada zina eden kimseleri öldürdükleri gibi hırsızı da öldürürler.
Sayfa 45 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İbn Fadlân der ki, Türklerin tümü sakallarını tıraş eder, sadece bıyıklarını bırakırlar. Öyle ki kocamış ihtiyar bir adamın sakalını tıraş edip çenesinin altını bıraktığını, bu şekilde sırtına bir post attığını görürsün. Bu haliyle uzaktan bakınca kesin teke gibi gelir adama.
Sayfa 28 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Cürcâniye'de birkaç gün kaldık. Bu sırada Ceyhun Nehri baştanbaşa dondu. Buz kalınlığı on yedi karıştı. Atlar, katırlar, eşekler, öküzler tıpkı yoldan geçer gibi üzerinden geçiyordu. Buz da hiç kırılmıyordu. Üç ay boyunca bu hâlde kaldı. Öyle bir yerdi ki zemheri kapısını aralamış gibi olduk. Burada kar yağdıkça beraberinde hep şiddetli bir rüzgâr esiyordu.
Sayfa 18 - Cürcâniye (Gürgenç): Amuderya (Ceyhun) Nehri'nin kıyısında bulunan Cürcâniye,Emevîler zamanında fethedildi.Bu şehir Araplar tarafından "Türkistan Kapısı" olarak nitelendirilmekteydi. Selenge YayınlarıKitabı okudu
Bulgarlarla ilgili kısımdan:
Erkekler, kadınlar nehre iner hep beraber çıplak yıkanırlar. Birbirlerinden kaçmazlar. Bununla beraber asla zina etmezler. Aralarından zina eden birini, kim olursa olsun, dört kazık çakıp kollarından ve bacaklarından bu kazıklara bağlarlar. Balta ile onu baştan ayağa ikiye bölerler. Kadın için de aynı cezayı verirler. Bundan sonra zina eden kadın ve erkeğin parçalarından her birini bir ağaca asarlar. Yüzerken kadınların erkeklerden gizlenmesi için çok uğraştım. Fakat başaramadım. Hırsızı da zina yapan kişi gibi öldürürler.
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
64 syf.
9/10 puan verdi
·
20 saatte okudu
İbn-i Fadlan Der ki!
İncecik bir kitap olmasına rağmen dolu dolu bilgiler içermekte. Abbasiler döneminde (900'lü yıllar) müslüman olmuş olan İdil Bulgarlarına giden elçilerin arasında bulunan İbn-i Fadlan yol boyunca rast geldiği milletlerle ilgili ilk kaynaktan yazıya geçirilen tanıklıklarını aktarır bize. O dönemde hâlâ müslüman olmamış göçebe Oğuz Türklerini eleştirel bir şekilde işler. Mesela hayvanları kesmeyip kafalarına vura vura öldürmeleri, misafir olduğu evin hanımının onların yanında cinsel organını açıp kaşıması, temizlik nedir bilmeyip yıkama adetlerinin olmadıklarından bahseder. Ruslardan görmüş olduğu en mükemmel vücuda sahip insanlardan olduğunu belirttikten sonra hiç ayık gezmediklerini ve sürekli içki içtiklerinden bahseder. (Demek yüzyıllar geçse de bazı şeyler değişmiyormuş.) Bizim Viking filmlerinde izlediğimiz ölü yakma töreni ve beraberinde cariyelerinin öldürülme sahnesini ilk kaleme alan kişidir ve bu eserde ayrıntılı bir şekilde aktarır İbn-i Fadlan. Ancak bunları Ruslar bahsinde aktarır ki Vikinglerin Rusların atası olduğu da bilinmektedir. Yine 13. Savaşçı filminde geçen bir sahne de bu eserden alınmıştır. Sahne şöyledir: Bir kabın içindeki suyla yine kabın içinde yüzünü yıkayıp içine sümkürüp kabı yandakine aktarır. O da aynı suyla benzer şeyler yapıp kabı yanan aktarır. Ta ki halkanın son kişisine kadar herkes aynı kaptaki suyu kullanarak sözde temizlenirler. Peçenekler, Başkurtlar ve Hazarlardan da ayrı bölümlerde bahseder. Genel itibariyle tarihi tanıklık yönüyle 1. ağızdan aktarılan bu değerli bilgileri ben çok beğendim. İlgilisine kesinlikle tavsiye ederim.
İbn Fadlan Seyahatnamesi
İbn Fadlan SeyahatnamesiIbn Fadlan · Selenge Yayınevi · 202275 okunma
64 syf.
·
Puan vermedi
Bu seyahatnâme X. yüzyıldaki Türklerin tarihi hakkında en canlı, en sağlam vesikalardandır. İbn Fadlan gibi kültürlü, mütecessis bir kişinin gözlemlerine dayanmaktadır. Veciz ve akıcı bir üslupla kaleme alınmıştır. Yazıldığı tarihten itibaren doğuda, daha sonra batıda çeşitli kişiler tarafından kaynak olarak kullanılmış, çok sayıda çalışmaya konu olmuş, çeşitli dillere çevrilmiş, filmlere konu olmuştur. İbn Fadlan elçilik için gittiği sırada uğradığı Türk kabilelerinin idaresi, dinleri, adetleri, hukukları hakkında çok değerli bilgiler vermiş, o kavimlerden olan kişilere sorular yöneltmiş, onların mantalitesini anlamaya çalışmıştır. Devrindeki Oğuzlar, Bulgarlar, Ruslar hakkında son derece önemli bilgiler vermiştir.
İbn Fadlan Seyahatnamesi
İbn Fadlan SeyahatnamesiIbn Fadlan · Selenge Yayınevi · 202275 okunma
64 syf.
·
Puan vermedi
İbn Fadlan islamı tanıtmak için gittiği Türk topraklarında Türk adetleri karşısında şaşkına düşer.Halife muktedir- Billah devrinde Bulgarlara islamı öğretip bölgede cami yapacak heyette yer alan ibn Fadlan Halife’nin mektubunu Türk hükümdarına bizzat vermiş, yaşadıklarını Bağdat’a döndükten sonra kaleme almıştır.
İbn Fadlan Seyahatnamesi
İbn Fadlan SeyahatnamesiIbn Fadlan · Selenge Yayınevi · 202275 okunma