Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İbrahim Balcı

İbrahim BalcıErtelenen İslami Hayat yazarı
Yazar
8.1/10
8 Kişi
26
Okunma
2
Beğeni
1.604
Görüntülenme

İbrahim Balcı Gönderileri

İbrahim Balcı kitaplarını, İbrahim Balcı sözleri ve alıntılarını, İbrahim Balcı yazarlarını, İbrahim Balcı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
" Herkesin konuşup, hiç kimsenin dinlemediği bir konferans salonuna döndü dünya. "
Sayfa 42 - İklim Yayınları - Aralık 1986 / istanbulKitabı okudu
" Kısmet olursa yaparız. Henüz erken, daha zamanın var. Her şey kısmetle olur. Ben yaptığım ibadeti mükemmel ve seve seve yapmak isterim. Zorla yapılan işten ne hayır gelir. İçimden gelirse yaparım cevapları hazırdır. "
Sayfa 21 - İklim Yayınları - Aralık 1986 / istanbulKitabı okudu
Reklam
114 syf.
9/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Nedir samimiyet? İnsanın fıtratı, özü, tabiiliği son olarak doğallığıdır diyebiliriz. Bunu insan zannımca en güzel diniyle yani İslam olmasıyla yansıtır dışarıya. Lafın tamamı deliye söylenir ama ben akıllılara da buradan ilan edeyim kısaca: İslam olmak eşittir samimi olmaktır. Özün ve sözün, kadîm tabirle hâlin ve kâlin birbirini tutmasıdır. Bunu insanlar üzerine ifrat ve tefrite düşmeden de en güzel şekilde yalnız İslam yani İslam olan Müslüman sağlayabilir. (Bunları neden anlattım? Çünkü anlatmak istedim.) Samimiliği anlatıyor kitapta. Bizim ondan nasibimizin ve dolayısıyla İslam'dan uzaklaştıkça da daha da samimiyetsiz olduğumuzu da anlatmış oluyor bir bağlama. Bu kitabın baskısı benle yaşıt yani eski. (Ben burada yaşlı görünüyorum hâliyle tabi.) Bulmanız zor olsa da her yanda duyabileceğiniz şeyleri yazar o kadar içten, o kadar samimi yazmış ki herhalde aynı konuları başkası daha güzel bir üslupla sunamazdı. Öldü ise Mevlam gani gani rahmet eyleye. Sağ ise Mevlam selamet vere, âmin.
Kaybolan Samimiyetimiz
Kaybolan Samimiyetimizİbrahim Balcı · Ebrar Yayınları · 03 okunma
İnsanın değerini yitirdiği, eşyanın değer kazandığı "Ye kürktumn ye" dendiği yerde: insani ve İslami tüm değerler zedelenmiştir: ihlas, sadelik. samimiyet saygı, sevgi, tevazu, fazilet ve hoşgörü... Özünü yitirmek niye?
Sayfa 114Kitabı okudu
Hele köyden kente gelen insan; övülme, sevilme. beğenilme arzusu ve uyum gayretiyle, yıllarca bağlı oldukları dini değerleri, başları, örfü adeti bir anda yıkıp gösterişin kurbanı olarak şişinen kurbağa gibi çatlayıveriyor.
Sayfa 114Kitabı okudu
Kadının dış giyiminde cazibeyi celb etmek değil, cazibeyi engellemek, vücut hatlarını gizlemek zorunda olmasına karşılık, şimdi giyim ve estetik sapkınlık aracı olarak kullanılıyor. Eşyasını başkalarıyla paylaşmayan, herşeyin kendine ait olmasını isteyip saklayan insanlar, eşlerini saklama, hanımlar vücutlarını gizleme gereği duymuyorlar. Akılalmaz giyim, süs ve kokularla zinanın binbir türüne teşvikçilik yapıp hem kendini, hem başkalarını bile bile suça ve günaha itiyor.
Sayfa 141Kitabı okudu
Reklam
Aynı sudan sulanıp, aynı toprakta biten meyve ve sebzelerin tadı, rengi, biçimi ve kokusu ayrı ayrıdır, bunları kınama yerine, bunlara şükür gerekir. Başlıbaşına bir kainat olan insanın diğer insanlardan farklı olması, farklı düşünmesi fizik farklılıkları kadar tabiidir. Aynı noktaya bakan iki insan, aynı şeylere bakmalarına karşılık farklı şeyler görürler. Farklılaşmaları fakirleşme anlamına gelen bir zidlaşma olarak almak yerine, zenginleşme anlamına gelen bir uzlaşmaya ve koroya dönüştürmek gerekir. Kur'an mucizesinin kıyamete kadar devam etmesi; her asırda ve her alime göre ayrı ayrı tefsir ve tevile müsait oluşuyla da alâkalıdır. Farklı görüş ve düşüncenin gerekliliğini ve saygıdeğerliğini ifade eden bir örnektir bu durum.
Sayfa 109Kitabı okudu
Sevginin ve samimiyetin kaybolduğu toplumda dil argolaşır. Sevgiyi ve samimiyeti argo bir dille sağlamaya çalışan toplumda başta dil maddi ve manevi güzelliklerini kaybeder, estetik kalmaz, insanlar argolaşır, binalar argolaşır, sokak argolaşır, çocuklar argolaşır, hayat zevksiz bir bulamaç halini alır da bunları yeniden düzeltmeye artık akıl sır ermez olur. Küfür beddua ve intizar dilin zikri haline gelir, alışkanlık olur, güzellikleri samyeli vurur, "alışan kudurandan beter" olur.
Sayfa 107Kitabı okudu
Tatlı dilli olmaya önce yakınımızdan başlamalıyız; anne, baba, kardeş, akraba. Uzaklara tatlı dilli, yakınlara zehir-zemberek olanların yaptığı riyakârlıktan başka birşey değildir. Riya ise "gizli şirk" olarak tanımlanmıştır.
Sayfa 105Kitabı okudu
Söz ameldendir; iyisi de kötüsü de dünyevi ve uhrevi cephesiyle hesaba yazılır. Bunun bilincine varmakla, az, öz ve lüzumunca konuşuruz. Dili âzad etmek, sözü salıvermek bunu unutmaktır.
Sayfa 103Kitabı okudu
Reklam
Bir anne şefkatinin doksandokuz misli fazla olarak Allah'ın rahmet, mağfiret, şefkat ve sevgisine mazhar olan insanı horlamaya ve kınamaya kalkışan insan, kendi felâketini hazırlar: "Kim bir kimseyi işlediği günahtan dolayı kınayıp horlarsa, o kişinin durumuna düşmeden ölmeyecektir." Bu peygamber buyruğu, ilâhi hüküm olarak hayatımızın her safhasında icrai faaliyettedir.
Sayfa 100Kitabı okudu
Tövbe; günah kiriyle kararıp paslanan gönül demirinin, pişmanlık ateşi ve gözyaşı çekici ile dövülüp parlatılmasıdır. Tövbe ateşiyle silinmeyen pasın, cehennem ateşiyle silinmesinden daha doğal ne olabilir.
Hz. Âdem (a.s.) yaptığı bir hata yüzünden, (rivayetlere göre) üçyüz yıl tövbe edip ağladı, nefsini kınadı, tövbesi kabul oldu. Şeytan da bir hata işledi ama pişmanlık duymadı, kendini haklı gördü, günahında ısrar etti, azdı ve lânetlik oldu, kovuldu, taşlandı. Günah ve tövbe hususunda bu iki örneği sürekli gözönünde tutmak zorundayız.
Günaha devam edip Allah'ın affına güvenen kişi; yakalandığı hastalık için tedavi yolları aramadan, perhiz etmeden, ilaç kullanmadan, mütehassis doktora güvenen hasta gibidir.
84 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.