Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Irmak Koruculu

0.0/10
0 Kişi
4
Okunma
0
Beğeni
371
Görüntülenme

En Beğenilen Irmak Koruculu Gönderileri

En Beğenilen Irmak Koruculu kitaplarını, en beğenilen Irmak Koruculu sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Irmak Koruculu yazarlarını, en beğenilen Irmak Koruculu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
179 syf.
·
Puan vermedi
Suça yönelen kadın sayısı daima suça yönelen erkek sayısından daha az olmuştur.Bunun sebebi üzerinde düşünüldüğünde tarih boyunca kadınların toplumdaki konumu ve kadına atfedilen roller üzerinde durulması gerekir.Kadınlar toplumsal hayatta daha aktif rol oynadıkça suç işlemeleri de suçtan zarar görme riskleri de daha fazla olmuştur.Suçluluğu
Kriminolojide Kadın Suçluluğunu Açıklayan Yaklaşımlar
Kriminolojide Kadın Suçluluğunu Açıklayan YaklaşımlarIrmak Koruculu · On İki Levha · 20194 okunma
Öncelikle cadı olduğu iddia edilen kişi yargılama süresince zindana kapatılırdı.Vücudunun tamamında şeytana ait olduğu düşünülen izler aranırdı.İlk olarak hakim tarafından sözlü sorgulamaya başlanır bu kısımda kadınların şeytan ile olan işbirliğinin detaylarını anlatması istenirdi.Bu sorguda eğer suç itiraf edilmezse kişi işkence aletleri
Reklam
Kadın seri katiller ile erkek seri katiller arasında onları cinayete iten nedenler ve öldürme yöntemleri hususlarında birtakım farklılıklar bulunmaktadır.Buna göre;kadın seri katilleri cinayete iten sebepler;yaşamlarındaki hayal kırıklıkları,yaşadıkları cinsel istismar,şiddet gibi olumsuzluklardır.Ancak erkek seri katilleri cinayete iten sebepler daha çok cinsel sebeplerdir.Kadınlar erkeklerden farklı olarak kurbanlarının izini sürmezler,tanımadıkları kişileri maddi fayda sağlamak amacıyla zehirleme ya da ilaç yoluyla öldürmeyi tercih ederler. Kadın seri katillerin yaşam hikayeleri incelendiğinde;genelde kötü bir çocukluk dönemi geçirdikleri,sağlıksız bir aile yaşantılarının olduğu ve bu olumsuz çocukluk dönemi sonrası hayatlarına giren kimselerle kurdukları ilişkilerin de başarızlıklarla dolu olduğu dikkat çekmektedir.
Cadılıkla itham edilen kadınların başında ebeler ve şifacılar yer almaktadır.Ebelerin doğum yaptırmaları ve bu şekilde büyücülükte kullanıldığı düşünülen plasentayı elde edebilmeleri,şifacıların bitkilerin gizemlerini çözerek bunlardan ilaç hazırlayabilmeleri cadı olarak kabul edilmelerinde yeterli görülmüştür.Ebeler,kadınların ve erkeklerin üreme yeteneklerini ellerinden almak,kürtaj yapmak ve yeni doğan çocukları zehirleyerek ölümlerine sebep olmakla suçlanmışlardır.Şifacıların da hastalıkları iyi edebilecekleri kabul edilmiş,ancak kadın gibi zayıf bir varlığın iyileştirme gücünü ancak şeytan ile işbirliği yaparak elde edebileceğine inanılmıştır.Katolik kilisesi eğitim görmemiş kadınların şifa dağıtmaya çalışması durumunda cadı olarak kabul edilerek öldürüleceğini ilan etmiştir.Bu şekilde kadınların şifa vermesinin tamamen önüne geçilmiştir.Çünkü o dönemde tıp eğitimi,kiliseye bağlı üniversitelerde verilmekteydi ve kadınların bu üniversitelere girmeleri yasaklanmıştı.Bu şekilde kadın ebe/şifacılar ile kiliseye bağlı erkek doktorlar arasındaki rekabet de ortadan kaldırılmıştır.Öncelikle ebeler ve şifacılar cadı olarak kabul edilmelerine rağmen zamanla cadılık tanımlamasında yelpaze genişlemiş,soylu kadınlar hatta rahibeler dahi cadılık ile suçlanabilir duruma gelmişlerdir.Her kadın her an cadılık suçlaması ile karşılaşacağından korkarak yaşamıştır.
Çağlar boyunca kadınlar erkek egemen zihniyetin boyunduruğu altında ezilmeye çalışılmışlardır.Ancak bu egemenliğin en acımasız görünüş şekli kuşkusuz cadı yargılamalarıdır.Güzel kadınlar erkekleri büyüledikleri,çirkin kadınlar şeytanla ilişkileri nedeniyle çirkinleştikleri için,kendi ayakları üzerinde durabiklen güçlü kadınlar toplumdan aykırı
Kadın ve erkeğe biçilen toplumsal rol modelleri incelendiğinde;kadınların pasif ve ikincil erkeklerin ise daha baskın ve ayrıcalıklı bir yerde olduğu görülmektedir.Bu bakış açısında;kadının ev işlerinş yapması ve çocuklara bakması gerekirken,erkeğin çalışarak ailenin geçimini sağlaması gerekmektedir.Toplumun bu beklentileri aile içinde kadın-erkek ilişkilerine de yansımakta ve erkek kadına göre daha güçlü bir konum kazanmaktadır.Erkeğin dış dünyada elde ettiği güç ise;aile içerisinde kadın ve çocuklar üzerinde kontrol mekanizması oluşturmasına olanak vermektedir.Cinsiyetler arasındaki güç dağılımı erkek ve kız çocuklar üzerinde kurulan baskı açısından da nispetsizliğe neden olmaktadır.Erkek çocuklar daha serbest bırakılırken kız çocuklar üzerinde daha yoğun bir baskı kurularak tüm hareketleri kontrol edilmektedir.Bu durum erkeklerin suçla daha kolay tanışmalarına neden olurken kızların suça yönelmesine engel teşkil etmektedir.
Reklam
Kadın suçluluğunun erkek suçluluğundan daha az olmasının pek çok sosyolojik sebebi bulunmaktadır.Bu sebeplerin başında kadına biçilen toplumsal cinsiyet rolleri sebebiyle kadının çocukluktan itibaren daha sıkı bir disiplin içerisinde yetiştirilmesi ve dış dünyayla ilişkilerini daha temkinli atmak zorunda kalması gelmektedir.Kadınların toplumsal yapı ve iş hayatı içerisinde daha az yer aldıkları toplumlarda kadın suçluluğu oranları da daha düşük olmaktadır. Kadınların daha az faal oldukları alanlarda suç işleme ihtimalleri de azalmaktadır.Örneğin;kadınların trafik suçlarını erkeklerden daha az işlemelerinin altında yatan sebep,kadınların erkeklerden daha az trafiğe çıkmaları olabilir.
Kadınlar tarafından işlenen öldürme suçu üzerinde yapılacak incelemelerin önemine odaklanan araştırmacılar;kadınların yakın ilişki içerisinde oldukları partnerlerini daha çok kendilerini savunmak amacıyla öldürdüklerini buna karşılık erkeklerin partneri olan kadını onun üzerinde kontrol kurmak ve onu yönetmek için öldürdüklerini iddia etmişlerdir.
Salem cadı avlarında cadılığına hükmedilerek öldürülen kadınların büyük çoğunluğu erkek varisi bulunmayan mülk sahibi kadınlar olmuştur.Çünkü mirasın erkek soyu ğzerinden geçtiğine inanıllmaktadır.Bu nedenle de bu kadınlar tehdit olarak görülmüştür.Aynı şekilde Avrupa'da cadılıkla suçlanan kadınların malvarlıklarının 2/3'ünün feodal hükümdar,1/3'ünün ise ihbar eden kişi,yargılamayı yapan yargıç ve idamı gerçekleştiren cellat arasında paylaştırılmasının malvarlığı bulunan sahiipsiz kadınların cadılık ile suçlanarak idam edilmesinde etkili olduğu açıkça ortadadır.
Sosyalist Feminizm: Kadınların toplumsal cinsiyet rolleri kapsamında temel görevlerinden birisi de ev işlerini yapmaktır.Erkek,dışarıda belirli bir saat aralığında çalıştıktan sonra eve gelip dinlenme imkanına sahip iken kadın açısından böyle bir durum söz konusu değildir.Mesai kavramı olmaksızın tüm gün emek harcamalarına rağmen emeklerinin maddi
Reklam
Baron Rafaele Garofalo: Ceza Hukuku profesörü olan Garofalo suçluluk ve cezalandırma konularına ilişkin görüşlerini Criminologia isimli eserinde açıklamıştır.Garofalo da Lombroso ve Ferri gibi Darwin'in evrim kuramını temel almasına rağmen bu iki pozitivist düşünürün suçluyu anlatırken suçun tanımından kaçınmalarını eleştirmiştir.Suçluların
Cesare Lombroso: Modern kriminolojinin kurucusu olarak kabul edilir. Suç olgusunun soyut ve hukuki yönden incelemenin yetersiz olduğunu düşünen Lombroso suçluların dış özelliklerini incelemeye başlamıştır.Öncelikle fizikçi olarak katıldığı orduda askerler üzerinde gözlemler yapmış ve bu gözlemleri sonucunda suç işleyen askerlerin ortak
Ataerkil ailelerde,erkek çocuklar “gerçek bir erkek”olmaları,agresif ve maço davranmaları için cesaretlendirilmektedirler.Bunun sonucu olarak da erkek çocuklar kız çocuklara oranla daha az baskıya maruz kalmaktadırlar.Bu yüzden de erkekler kızlara göre daha çok risk almakta ve daha fazla suça yönelmektedirler.Buna karşın;daha eşitlikçi ailelerde hem kız hem de erkek çocukların maruz kaldıkları kontrol aynı miktarda olduğundan suçluluk oranları da benzerlik göstermektedir.Bunun sonucu olarak da;kadın ve erkeğin toplumda edindikleri statüler birbirine yakınlaştıkça,suça yönelimleri de buna paralel olarak yakınlaşmaktadır.İkinci Dünya Savaşı döneminde hem kadın suçluluğunun hem de kadınlara karşı işlenen suçların artışı da bunun göstergesidir.
Feminist kriminologların dikkatlerini çeken önemli konulardan biri;kadınların aile içinde yaşanan cinsel istismar sebebiyle hayatta kalmak İçin suça yöneldikleri gerçeğidir. Bu durum Harmed And Harming Women yani zarar gören zarar veren kadın olarak adlandırılmaktadırlar.Buna göre;kadınlar hem suçtan zarar gören iken hem de suçu işleyen iken zararda olan taraftır.
Kadın ve erkek olarak tanımlanmamıza neden olan bazı biyolojik farklılıklarla dünyaya geliyoruz.Bu farklılıklar özünde birbirini tamamlayan ve cinslerden biri olmaksızın diğerinin varlığını sürdürememesi sonucunu doğuran farklılıklardır.Ancak doğal bir uyum ve ahenk yaratması gereken bu farklılıklar tarihin çok eski zamanlarından bu yana erkek lehine,kadın aleyhine yorumlanmış ve ataerkil sistem içerisinde kadınların erkekler karşısında pasif bir konuma itilmesine sebep olmuştur. Toplumsal cinsiyet rolleri,kadını erkek karşısında her zaman ikincil ve edilgen bir konumda kalmaya itmektedir.Bu durum aile yaşamında,iş yaşamında ve sosyal hayatta kendini açıkça göstermektedir.Kadınların zaman içerisinde ev hayatından çıkarak iş yaşamına atılması,böylece sosyal hayatta da kendilerine daha fazla yer açmaları gerek mağdur gerekse fail olarak suçla daha fazla temas halinde olmalarına neden olmaktadır.Ancak pek çok meslek ve sosyal statü gibi suçluluk da sadece erkeğe ait görülmekte,bir erkek suç işlediğinde toplum tarafından dışlansa veya kınansa dahi;bu kınanma ve dışlanmanın sebebi suç işleyen kişinin “erkek”olmasından yani cinsiyetinden kaynaklanmamaktadır.Ancak bir kadın suç işlediğinde,gerçekleştirmiş olduğu hukuka aykırı eylem,karşısındakine veya topluma vermiş olduğu zarar yanında bir de “kadın”olması sebebiyle toplum tarafından ayıplanmakta,kınanmakta ve dışlanmaktadır.
70 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.