Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İsmail Çetin

İsmail Çetinİman ve İnkarın Felsefi Temelleri yazarı
Yazar
8.0/10
3 Kişi
21
Okunma
0
Beğeni
396
Görüntülenme

Hakkında

1986 yılında Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden mezun oldu. 1993 yılında aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde "John Locke'da Tanrı ve Tanrı-Alem İlişkisi" adlı tez ile doktorasını tamamladı. Halen Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.
Unvan:
Akademisyen ve ilahiyatçı

Okurlar

21 okur okudu.
1 okur okuyor.
7 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Evrene ait bilgimizden yola çıkarak Tanrı'nın varlığını kanıtlamayı hedefleyen delillerden biri de "düzen delili", "gaye ve nizam delili" vb. şekillerde de adlandırılan teleolojik delildir. Sahip olduğu bilme yetileriyle çevresindeki varlıklar hakkında bilgi edinebilen, düşünen ve belirli gayelere yönelik iradii davranışlar gerçekleştiren bir varlık olan insan, yapısı gereği tecrübe alanına giren varlık ve olayları anlamlandırma eğilimimdedir. Öyle ki, insan hayatını, evrende yer alan varlıkların ve ortaya çıkan olayların, hatta bizzat evrenin nasıl ve niçin var oldukları sorularına doyurucu cevaplar arama faaliyetlerinin bir toplamı olarak görmek de mümkündür. Çevresindeki varlık ve olayların araştırılması sırasında insanın sürekli olarak dikkatini çeken bir nokta vardır ki, o da varlıklarda görülen oluş ve bozuluşta ve meydana gelen olayların birbirini izlemesinde fark edilir bir düzenlilik ve kanunluluğun hüküm sürmesidir.
Sayfa 83
Diğer yandan, Antropoloji bize insanın gelişen ve gelişmeyi seven bir varlık olduğu kadar bir çatışma (zihni planda) varlığı da olduğunu haber vermektedir, Yeryüzünde hiçbir insan yoktur ki, yaşadığı tecrübeler sırasında veya sonrasında, daha önce sahip olduğu bir inancın ya da kanaatin doğruluğu konusunda bir tereddüt ve şüphe yaşamamış olsun. İnsan başından geçen bir olay yüzünden imanında sarsıntı yaşayabileceği gibi, imanına başka insanlardan gelecek itirazlarla da pekâlâ karşılaşabilir. Şu halde, imanda yaşanabilecek şüpheler ve başka insanların itirazları da insanı Tanrı'nın varlığı konusunda delil aramaya sevk eden önemli bir faktör olarak görülmek durumundadır. Çünkü şüphe ortadan kaldırılmadan imanın sürdürülmesi mümkün olmayacak, şüpheyi ortadan kaldırmanın yolu da, kaçınılmaz olarak, onun tehdit ettiği kabulü destekleyen aklî açıklamalardan geçecektir
Sayfa 54
Reklam
Pozitif ateist Tanrı'nın varlığını reddetmekle kalmıyor, birtakım akli açıklamalarla O'nun yokluğunu kanıtlamaya da çalışıyor. Bu bakımdan, felsefe açısından önemli olan da pozitif ateizmdir. Çünkü pozitif ateist Tanrı'nın var olmadığını kanıtlamaya çalışırken, aynı zamanda, Tanrı'nın varlığı ya yokluğunu hakkında fikri tartışmaların yapılabileceği bir konu olarak görmektedir. Olumsuz bir açıdan da olsa Tanrı'nın varlığı konusunda tartışmalarda bulunan bir insanın üzerinde tartıştığı konu ile ilgili olumlu bir tavra, dolayısıyla da teizme ulaşma potansiyeli her zaman mevcut demektir.
Sayfa 110
Var olan her şeyin önce varlık kazanıp sonra da yok olan varlıklardan ibaret olduğunu düşünebilir miyiz? St. Thomas'a göre böyle bir şeyi kabul etmek mümkün değildir. Çünkü, var olan her şey oluş ve bozuluşa tâbi olsaydı, hiçbir şeyin mevcut olmadığı bir zamanla karşı karşıya gelmemiz kaçınılmazdi. Ayrıca, böyle bir durumda herhangi bir şeyin varlık sahnesine çıkması da söz konusu olamazdı. Evrende bir takım varlıkların var olduğunu sürekli olarak izlediğimize ve onlar kendi varlıklarının nedeni olmayacağına göre, sözü edilen varlıklara varlık veren ve var olduğu halde varlığı asla sona ermeyen, varlığının bir başlangicı ve sonu olmayan zorunlu bir varlığın mevcudiyetini kabul etmek zorundayız ki, o da Tanrı'dır.
Sayfa 76
Söz gelimi, zihnimizde var olan yüz dolar fikri, dış dünyada gerçekten var olan yüz dolarla aynı rakamdan oluşmaktadır. Bu nedenle, yüz doların mevcut olduğunu söylediğimizde, yapmış olduğumuz şey, zihnimizdeki yüz dolar fikrini dış dünyaya taşımaktan ibarettir. Yoksa 'yüz dolar vardır' demekle, yüz dolara onun rengi, şekli, içerdiği rakamlar vs. dışında 'var olmak diye yeni bir nitelik yüklemiş olmuyoruz
Sayfa 68

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
252 syf.
7/10 puan verdi
·
7 günde okudu
John LOCKE aslında tam bir Felsefeci denmez onda her şeyden biraz var gibi bir düşünür diyebiliriz.Kendi düşünce sisteminde çelişkiler yaşamış..Bir yanda insanı bilgi anlamında boş bir levha olarak görmüş..daha sonra doğuştan bazı bilgileri kabul ederek Tanrının bu bilgiyi verdiğini söylemistir..bir yandanda tecrübeye dayalı katı emprist bir düşünür bir diğer yanda tanrısal gerçeklik ve tanrısal bilgiye dayalı metafizikçi..işin ilginç yanı teslis inancını kabul ve red inancı arasında kalsada Tevrat ve İncil'in Tanrıdan kesin bilgi olarak geldiği için tümüyle kabul edilmesi gerektiğini savunması.. velhasıl John LOCKE üzerine güzel ve sade bir çalışma olmuştur.
John Locke'da Tanrı Anlayışı
John Locke'da Tanrı Anlayışıİsmail Çetin · Emin Yayınları · 20196 okunma