Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İsmail Süphandağı

İsmail SüphandağıBatı ve İslam Arasında Oryantalizm yazarı
Yazar
9.0/10
2 Kişi
14
Okunma
4
Beğeni
1.501
Görüntülenme

İsmail Süphandağı Sözleri ve Alıntıları

İsmail Süphandağı sözleri ve alıntılarını, İsmail Süphandağı kitap alıntılarını, İsmail Süphandağı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
... güzel, hiçbir geometrik kalıba sığmayan ahengin görünümüdür.
Hiçbir şey ruh kadar güzelliğe aç değildir ve hiçbir şey ruhtan daha kolay güzelleşemez. Kandinsky
Reklam
Dış minnaklar :)
Özellikle ülkemizde neredeyse her toplumsal olayın dış mihraklı olduğu söylemi, sorumluluk bilincinin ötelendiğine bir örnek teşkil edebilir. Çünkü bir olayın dış mihraklı olduğunu söyleyen kişi, örtük olarak o olaydan herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını ima eder. Toplumsal bir buhran için bu bakış açısının yeterli olduğunu söylemek abartı sayılmaz.
Vaad edilen mutluluk?...
Reklam insana özgür olduğu hissini verir. Sunduklarından birini tercih etmede özgür olduğunu hissettirerek insanı avlar. Oysa önünde sonunda insanı, sunduklarının kölesi durumuna getirir. Onlara bağımlı yapar. Geçmişi mutsuzluk ile kodlar. Sunulanlara sahip olunduğunda ise vaad edilen hep mutluluktur.
Bilgi, tüm zamanlar içinde geçerli kesinliğe ulaştığında umduğu otoriteye de sahip olur. Bu durum o bilginin oturduğu tahtın kolayca sarsılamayacağı anlamına gelir.
Sayfa 148 - Gece kitaplığıKitabı okudu
Dokuz ya da on yaşindaki talebenin ülkenin geleceğine dair endişeler taşıması şüphesiz bir samimiyeti içermez ancak büyüklerin onların çocuk dünyasına karşı saygısızlığını açık biçimde içerir.
Reklam
"... Senden bu cihan içre nişan ister idim ben Ahir bunu bildim ki cihân hep sen imişsin"
Said Nursi, anlam ile eylem arasındaki hiyerarşide bir sıralamaya dikkat çeker: Tahayyül, tasavvur, taakkul, tasdik, iz'an, iltizam ve itikat.* Tahayyül, idrak edilen âlem ile idrak edilemeyen âlem arasında bir nevi berzah görevi görür. Tasavvur ise hayalde iç içe karışık vaziyette olan şeyleri; resme dönüştürme, betimleme veya onlara bir şekil kazandırma aşamasıdır. Taakkulde bir bakıma surete bürünmüş “şeyler” birer ilgi ile birbirine bağlanır; “şeyler” arasındaki sebep — sonuç zinciri kurulur. Bundan sonra ise tasdik; onaylama gelir. Onaylanan şeyin bir anlayışa dönüştürülmesi iz'an aşamasında gerçekleşir. Bir bakıma, içselleştirilmiş bir anlam olayıdır bu. Sonrasında ise iltizam; gereklilik aşaması var. Son aşama olan itikatta ise bir gereklilik olarak kabulü tamamlanmış olan düşünce, eyleme geçirilir. Said Nursi'nin dikkat çektiği bu hiyerarşi, Umberto Eco'nun ifadesiyle “deneyimin düzensizliğine biçim verme” olarak okunabilir.
İnsanı, kesinlikten uzak kalmaya zorlayan sebeplerden biri de kalbin hâlleridir. Nitekim Nursi, 'tecdid-i iman” terkibiyle kalpte imanın sürekli yenilenmesi gerektiğini vurgular. Çünkü insanın, hep aynı hâl üzere kalması pek kolay değil. Necip Fazıl'ın “Boşuna gezmişim, yok tabiatta / içimdeki kadar iniş ve çıkış/ mısraları da kalbin hâline gerçekçi bir göndermedir. Dolayısıyla insanın hep aynı hâl üzere kalmak noktasında kendinden emin olamaması, onun ihtimaller üzerine kurulu olduğunu ima eder. Allah resulünün (asm) bir hadislerinde geçen “kalbimi dinim üzere sabit kıl" duası da bunu gösterir. Bir yönüyle insanın hep teyakkuzda olmasını gerekli kılan bu durum, dil zemininde ise onun kesinlik ve zorunluluk içeren dil kullanımından uzak durması gerektiğini belirtir. Aynı zamanda mutlakçı bakış açısıyla bir başkasını kendi düşünce ve eğilimlerimize göre şekillendirmenin ne denli haksızlık içerdiğini ortaya koyar.
Zayıflık insanın sadece maddi ve psikolojik olarak ayartılmasını kolaylaştırmaz, onu muhayyilenin en küçük oyununa bile direnemeyecek kadar zavallılaştırır. Bütün için Batılı duyuşun ürettiği kimlik problemi, gerek Doğuda gerekse diğer yakın uzak tüm kültürlerde aidiyet meselesi üzerinden daima bir zihinsel buhrana sebep olmuştur.
43 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.