İsmail Süphandağı

Batı ve İslam Arasında Oryantalizm yazarı
Yazar
9.0/10
2 Kişi
15
Okunma
4
Beğeni
1.543
Görüntülenme

İsmail Süphandağı Sözleri ve Alıntıları

İsmail Süphandağı sözleri ve alıntılarını, İsmail Süphandağı kitap alıntılarını, İsmail Süphandağı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Zayıflık insanın sadece maddi ve psikolojik olarak ayartılmasını kolaylaştırmaz, onu muhayyilenin en küçük oyununa bile direnemeyecek kadar zavallılaştırır. Bütün için Batılı duyuşun ürettiği kimlik problemi, gerek Doğuda gerekse diğer yakın uzak tüm kültürlerde aidiyet meselesi üzerinden daima bir zihinsel buhrana sebep olmuştur.
İnşallah kelimesi, kullanıldığı bağlam veya bağlamlar itibariyle günlük dilde sıklıkla kullandığımız bir ifade formudur. Geçmişte yapıp ettiğimiz her şey Allah'ın izin vermesiyle mümkün oldu. Şu anda yapıyor olduğumuz da Allah'ın izin vermesiyle yapılmakta, gelecekte yapıp edeceklerimiz de Allah'ın izin vermesiyle olacaktır. Ne ki geçmişte ve şimdide yapılanlar, onların gerçekleşmesi için insanın gücünün dışındaki diğer etmenlerin vücuduyla oldular ve oluyorlar. Fakat gelecekte yapıp eyleyeceklerimiz için insanın gücünün dışındaki etmenlerin vücudu ve devamı kuşkuludur. Ayette de yer verildiği haliyle örneğin “bunu yarın yapacağım”” dediğimizde, evrenin yarın O işi yapacağımız ana kadarki tüm hâlle rinin devamına güç yetirebilme iddiasına bir şekilde eklemlenmiş oluruz. Böyle bir iddiayı taşıyarak bu cümleyi kuruyor olmasak bile en azından evrenin sürekliliğini sağlayan bir iradeden gafil oluşumuz, bir yönüyle hem incitici hem de bencilcedir. Elbette bu düşünce, insanın içinde yer aldığı evrenin işleyişine kendini bir şekilde kattığı ve yaşamının onlarla beraberliğini kavradığı anda zarafetini gösterir. Çünkü gelecekte yapıp eyleyeceklerimiz hususunda kullandığımız kesin dil, sadece dışımuzdaki iradenin yok sayılması anlamına gelmez aynı zamanda varlık üzerinde egemen bir konumda bulunduğumuz anlamına da gelir. Dolayısıyla “inşâallah”sız bir dilin, kibrin elinde biçimlenmiş olduğunu söyleyebiliriz. Varlık içinde hem onun bir parçası hem de ilahi
Reklam
Said Nursi: “Hürriyet budur ki: Kanun-i adalet ve te'dipten başka hiç kimse kimseye tahakküm etmesin. Herkesin hukuku mahfuz kalsın, herkes harekât-ı meşruasında şahane serbest olsun!” der. Bu ifadeler, kişinin bir uzlaşı metni olarak kabul edilen kanun dışında hiçbir şey tarafından kısıtlanamayacağını ortaya koyar. Tahakküm ve istibdadı ortadan kaldırmak gayesiyle gönderilmiş bir din telakkisinde hâliyle hakikatin çoğulcu niteliği öne çıkarılmış olmaktadır. Ancak kesinlik ve zorunluluktan azade bir dil, bir diğerinin tercihinin ontolojik değerine güven duyabilir. Çünkü kesinlik ve zorunluluk, ister dil isterse davranış boyutunda olsun muhatabını sıkar, onun tercihlerini dar alana hapseder. Bu ise kişiyi meşru hareket alanında dahi kötücül çağrışımlara eğilimli kılar.
Kurucu özne olarak batının merkezde konumlanmasına dolaylı yoldan katkı sunan şey, doğulunun onu bu denli merkezde görmüş olmasıdır. Özenti koyulaştıkça batıya yaklaşma ve kendini onun kıyasında var etme çabası da artar.
Esas olan 'çocuğun kendine özgü dünyasını, onun dili ve mantığı ile anlatma' olduğu söylenebilir.
Özellikle ülkemizde neredeyse her toplumsal olayın dış mihraklı olduğu söylemi, sorumluluk bilincinin ötelendiğine bir örnek teşkil edebilir. Çünkü bir olayın dış mihraklı olduğunu söyleyen kişi, örtük olarak o olaydan herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını ima eder. Toplumsal bir buhran için bu bakış açısının yeterli olduğunu söylemek abartı sayılmaz.
Reklam
44 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.