Hakkında
20. yüzyıl tarihine özel bir ilgi duyan bağımsız bir araştırmacıdır. Toronto, York ve Waterloo üniversitelerinde Avrupa tarihi dersleri vermiştir. 1946 yılında Belçika’da doğan yazar Kanada’da ikamet etmektedir. Hayırlı Savaş Söylencesi İngiliz, Alman, İspanyol, Fransız, İtalyan ve Flaman dillerinde yayımlanmış ve pek çok ülkede çok satan kitaplar listelerine girmiştir. İkinci Dünya Savaşı, Nasyonal Sosyalizm ve büyük şirketlerin Nazizmle ilişkileri gibi konularda çalışmaları vardır.
Tam adı:
Jacques R. Pauwels
Unvan:
Tarihçi
Doğum:
Belçika, 1946
Okurlar
1 okur beğendi.
21 okur okudu.
1 okur okuyor.
21 okur okuyacak.
Sözler ve Alıntılar
Daha çok ekonomik patron olma seferi diyelim
Avrupa'daki Batılı Müttefik ordularının başkomutanı General Eisenhower, ülkesinin İkinci Dünya Savaşı'na müdahalesini "büyük haçlı seferi" olarak tarif etmekten hoşlanırdı ve Başkan Franklin D. Roosevelt de Amerika'nın özgürlük, adalet gibi değerler ve hatta -bir defasında bütün samimiyetiyle dile getirdiği gibi- "dinimiz için girdiği bir savaş"tan söz ederdi.
Sayfa 22
Günümüzde krediler, IMF ve Dünya Bankası tarafından sadece her türlü komünizmi ve sosyalizmi reddeden ve uluslararası kapitalizm oyununun kurallarına- şaşırtıcı olmayan bir şekilde borçluların değil alacakların lehine sonuçlanan kurallara- uymaya söz veren Üçüncü Dünya ve Doğu Avrupa ülkelerine çok benzer bir biçimde verilmektedir.
İngilizler gibi Amerikalılar da, buna dair şikâyetlerini yüksek sesle dile getireceklerdi; ama itirazlarının, savaşın ardından kendilerinin de Yunanistan, Türkiye ve Çin gibi pek çok ülkede diktatoryal rejimler kurdukları ya da bunları destekledikleri gerçeğiyle uzlaştırılması mümkün değildi. Bu diktatoryal tâbi devletlerde, hiçbir zaman Stalin'den Polonya'da ya da Doğu Avrupa'nın başka yerlerinde düzenlenmesini talep ettikleri türde serbest seçimlerin yapılması konusunda ısrarcı olmamışlardı.
“ Savaş zenginlerin hayrınadır “ diye şarkı söylüyordu Alman askerleri, “ fakat yoksullar cesetleri sağlamak zorundadır “
Sayfa 199Kitabı okudu
Milliyetçi amentüye göre, halkın içinde uzlaşmaz sınıflar ve dolayısı ile sınıf düşmanları yoktu. Fakat halkın düşmanları vardı. Düşman yabancıydı, kendi ülkesinde kalmayıp halkımızın arasına karışan, ülkemizde bir asalak, sağlıklı bir organizmayı hasta edecek bir mikrop olarak yaşayan bir yabancı. Bu yabancı, bu “ öteki “ , görünüşü, dini , dili ve hatta kokusuyla ayırt edilebilirdi. Bu fikrin cisimleşmesi için milliyetçilik en çok, kendi ülkesi olmayan ve bu nedenle heryerde bir yabancı olarak yaşayan bir halk olan Yahudileri hedef tahtasına koyuyordu.
Sayfa 56Kitabı okudu
İletiler
Henüz kayıt yok
Yorumlar ve İncelemeler
