Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Jamal J. Elias

Jamal J. EliasHz. Ayşe'nin Minderi yazarı
Yazar
0.0/10
0 Kişi
1
Okunma
1
Beğeni
264
Görüntülenme

Jamal J. Elias Gönderileri

Jamal J. Elias kitaplarını, Jamal J. Elias sözleri ve alıntılarını, Jamal J. Elias yazarlarını, Jamal J. Elias yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gazzâli tasvirin (suret) düşüncesinde taşıdığı önemi açık bir şekilde anlatır: Suret (tasvir veya biçim) müşterek bir kelimedir. Bazı şeyler metafor veya alegoriyle ifade edilir, böylece dinleyicinin kalbindeki etkisi derin olur. Bunun kıymeti kalp üzerinde daha büyük bir etki bırakmasıdır. Bu tür bir metafor belirli manayı, aynı anlamı veya benzer bir anlamı taşıyan bir resim aracılığıyla ifade etme usulüne âittir. Bu durumda dışsal anlamlardan ayrılan içsel anlamların olduğu bilgisi ancak akli veya hükmi kanıtlarla belirlenebilir. Zayıf akıllı kimseler dışsal anlamı harfiyen kabul edip onun ötesine geçmeyecektir, ancak hakikatlerin ferasetine sahip kişi içerdiği sırrı kavrayacaktır. Bu geleneğin buyruğuna göre dışta görünenden başka bir mana kastedilmiştir. Suret veya imge burada fiziksel tasvirden çok zihinsel bir imaj anlamı taşır. Onun içinde de Allah'ın zatı, sıfatları ve fiillerinden sadır olan insan ruhunun zikredilen niteliklerinden bahsedilir.32
Sayfa 248Kitabı okudu
Gazzâli'ye göre (duyular aracılığıyla) görmek ve bilmek arasındaki yakın ilişki, “görmek” için farklı Arapça kelimelerin dikkatlice kullanılmasını iktiza eder. Gazzâli bu bağlamda nazara'dan farklı olarak bir tür içsel akıl görüşü ile görmeyi kastetmek için absara'yı kullanır. Bunu “insanın her tür akli bilgiyi (makülât) gördüğü (yubsiru) bir gözünün (“ayn) olduğu an” olarak tanımlar." Fakat fiziki duyulardan gizlenmiş âlemlerde var olan şeyler de bu içsel bakışın ışığı (nüru'l-basire) ile algılanabilir. Bu nedenle basara fiili ve ondan türetilen isim basiret, nazara (isim nazar) fiilinin ima ettiğinden farklı bir içsel bakışı gösterir. Nazara, duyulur şeyleri görsel veya optik olarak görmek anlamına gelir ancak bu fiil bazen sezgisel kavrayışı işaret etmek için de kullanılır. Gazzâli'nin yakından görmenin iki biçimi arasında çizdiği ayrım, rüya gören kişinin rüya görmesi ile tabircinin görmesi arasındaki farkla koşuttur; bir düş olarak görülen rüya ve teorik anlamda “görülen” yorum (tabir) arasındaki fark.”
Sayfa 244Kitabı okudu
Reklam
Hasta ve arık kişi olmazsa tıp sanatının güzelliği nasıl görünür? Ey ulu kişi! Bakırların bayağılığı, aşağılığı olmasa kimya nasıl olur da zuhur eder? Noksanlar, kemal vasfının aynasıdır. O horluk, yücelik ve ululuğa aynadır. Çünkü yakinen zıt, zıddı gösterir. Ondan dolayı bal sirke ile görünür. —Mevlana Celaleddin Rumi*
Taaccüp, taaccübün işlenmesi ve uyandırılması sadece güzelliğe değil, ululuk ile yücelik mefhumlarına da bağlıdır. Yanı sıra acayip nesneyi taaccüp nesnesi olarak işlev gösterecek sembolik bir yapının içine yerleştirmek de önemlidir. Güzellik tamamen estetik bir kategori olarak böyle bir tasarıya uygun değildir. Vakıa, güzelliğin Müslüman dini görsel kültüründe güzel olanın saf estetik temaşasının dışında bir amaç taşıdığında önemli olduğu öne sürülebilir. Çünkü bu temaşa ancak mütedeyyin didaktik bir amaca hizmet ettiği için methedilir.
Sayfa 187Kitabı okudu
Hayret İslami estetikte yalnızca arzu edilen bir tepki değildir; bilginin başlangıç noktasıdır, bu yüzden aranmalı ve teşvik edilmelidir. Aynı zamanda kusursuz hattın en önemli estetik özelliklerinden biri olarak görülmüştür. İbn Sinâ mucize ve gizemleri tartışırken “gerçek arayıcılar” ve “budalalar” ayrımı yapar. Budalalar gizemlere gülünç bir şey olarak yaklaşır, bilge ise onları ilahi bir alamet veya işaret olarak değerlendirir.” İbn Sinâ, başına bir şey gelmek veya bir şeyin ötesine geçmek gibi çok anlama sahip ibret kelimesini kullanır. Kelimenin klasik Arapçada kullanıldığı önemli bir bağlam da bu hayattan diğerine geçmek anlamında ölümü kastetmesidir. Belki de bunun neticesinde Tanrı'nın âlemi hilkatindeki gayesini sezmeye yardım eden bir hayret ve temaşa nesnesi anlamına gelir. Hayretin tarihsel, felsefi, mistik ve edebi eserlerde kullanılan yaygın anlamı budur.Bu sebeple hemen her şey bilge kişinin temaşa etmesi gereken ilahi bir alamet görevi görebilir: Kur'an, doğa olayları, bitkiler ve hayvanlar.
Sayfa 184Kitabı okudu
Gazzâli sanatın görsel idraki ile yaratılan evrenin idrakini birbirine bağlar. Güzel bir resim veya hattın temaşasının sanatçının marifetini temaşaya yönlendirmesi ile fiziki dünyanın temaşasının onun ilahi sanatkarına temaşaya yönlendirmesi arasında bir paralellik olması; görsel algının hayret ve merak uyandırmadaki öneminin farkında olduğunu gösterir. Modern öncesi İslami kültürdeki bu uygulama Tanrı'ya hayranlık ve saygı uyandırmanın yanı sıra bir tembihi (ibret) de içerir. Kişinin önemsizliğini ve faniliğini hatırlatır, ahlaklı bir yaşam sürmesini tavsiye eder.
Sayfa 181Kitabı okudu
Reklam
Gazzâli aynı zamanda güzel insanlarla nesnelerin estetik olarak temaşa edilmesinde gerçek bir değer olduğunu savunur. Güzelliği temaşayla alınan zevkin raddesi izleyicide uyanan sevginin miktarıyla orantılıdır. Başka bir deyişle birinin baktığı yüz ne kadar güzelse aldığı zevk ve sevgi o kadar fazladır.
Sayfa 179Kitabı okudu
Sevgi (dusti) iyi olan bir şeye (hoş) kendiliğinden olan bir meyildir. Bu meyil kuvvetli olursa aşk ('ışk) denir...Anlaşılmayan şey hakkında iyi veya kötü denmez. Bir şeyi anlamak his ve akıl ile olur. Hisler (duygular) beştir. Her birinin bir lezzeti vardır. O lezzet sebebi ile o şeyi sever. Yani tabiatı ona meyleder. Gözün lezzeti güzel yüzler, şekiller, suretler, yeşillikler, akarsular ve buna benzer şeylerdir... Bunların hepsi (beş duyul hayvanlarda da vardır. Fakat insanı kalbinde, ruhunda; akıl, nur, veya basiret denen altıncı bir his (duygul vardır. Dilediği sözü bununla söyler. İnsan hayvanlardan bununla ayrılır. Bir de müdrikesi vardır. Bu insana iyi gelir ve bunu sever. Diğer lezzetlerin duyu organlarına uygun olması ve onların sevmesi gıbı olur. Bunun için Resulullah buyurdu: “Dünyadan bana üç şey sevdırdıler: Kadınları, güzel kokuyu ve gözümün nuru namazı.” Namaza daha üstün derece verdi. Hayvan gibi olup kalpten haberi olmayan, hislerden başka bir şey bilmez. Namazın iyi olduğuna ve sevilebileceğine katiyen inanamaz. Akılla iş yapan ve hayvan sıfatlarından uzak olan kimse, kalp gözünü (çeşm-i bâtın) Allahü Teala'nın cemaline çevirip onun yarattıklarındaki nizam ve uygunluğu, zatının cemaline ve sıfatlarına bakmayı (nazzara) baş Idış) gözü ile güzel suretlere... bakmaktan daha çok sever... Hatta, Allahü Teala'nın cemali kendisine açılınca bütün bu lezzetler nazarında aşağı kalır.* Gazzâlî
Sayfa 178Kitabı okudu
Kimya-yı Saadet'te Gazzâli iç güzelliğin harici formlardan daha üstün olduğu görüşünü yineler. İnsanın dış güzelliğinin beyhudeliğini vurgulamak için güçlü sözcükler kullanır: “Yüzünün güzelliğine bakarsan, çöplük(mezbele) üzerine örtülmüş bir post gibidir. İki gün kendini yıkamazsa, yüzünde öyle bedlik ve çirkinlik olur ki kendisinden tiksinir, fena bir koku hissedilir.” Aynı zamanda entelektüel bilgiyle görsel olmayan tasavvura kıyasla tasvirlerin duyusal cazibesinin önemini kabul eder. Sevdiklerimizi hayal ederken onları bizzat görmenin zevki (der didâr-ı süreti) onları hayal ederken hissettiğimizden daha çoktur.97
Sayfa 178Kitabı okudu
Bir nesneyi temaşa etmek o nesnenin güzelliği nispetinde bir sevgi uyandırır. Dolayısıyla bir yüz ne kadar güzelse ona bakmaktan alınan haz da o kadar artar. Gazzâli için hazzın (lezzet) kendisi de bir idrak biçimidir. Bu yüzden bir şeyden zevk almak onu bilmektir. Buna göre fiziksel güzellik ve onun temaşasından türeyen zevk kendinde amaç değildir. Bunun yerine insanlara ahiretteki zevklerin bir hissini sunar, onları daha düşünceli, erdemli bir yaşama çekmeye hizmet eder. 65
Sayfa 177Kitabı okudu
19 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.