Kendime bazen şöyle diyorum: "Fra Mauro, bu harita senin zihnini yoruyor, takatini kesiyor. İnsanların gözlemlerine müptela oldun. Sen artık kendin değil, başkalarından mürekkep birisin."
Haritamdaki, aydınlatılmayı bekleyen geniş boşluklara bakıyorum. Bu genişlik insanı engelliyor. Ama eğer ömrümü alan bu işi tamamlamak istiyorsam, bunların aşmam gereken son sınırı temsil ettiklerini biliyorum.
"Kutsal kitaplarımız bizi ayırıyordu. İkimiz de bunun fazlasıyla farkındaydık. Ama insanlığa duyduğumuz ortak sevgi böyle bir engelin üstesinden gelmemizi sağlamıştı..."
Haritacı sorduğu sorularla bizi kainatın özüne dair bir tartışmaya davet ediyor. Kendinizi terk edip yeni bir insan olmaya ne dersiniz? Unutmayın ki, "Gerçek filozoflar, varacakları yerden ya da geri döneceklerinden emin olmaksızın bir bilinmeyene doğru yolculuğa çıkabilenlerdir."
Haritacının Rüyası, keşiş Fra Mauro'nun bir dünya haritası çizmesi üzerine kurulu, gözlem ve araştırmaya dayalı bir rüya. Bu haritayı çizerken ya da çizmek isterken seyyahlar, misyonerler ya da bu işi yaptığını duyan farklı ülkelerdeki insanların yazışmaları yardımcı oluyor. Özellikle misyoner seyyah ve tüccarların kendi sınırları dışındaki anlattıkları dünya, Mauro'nun dikkatini çeker. İnsanlar, hayvanlar, bitki örtüsü ve yaşam üzerine çeşitli düşünceler ortaya koyup kendince doğru ve yanlış kavramlar üzerine dünyayı şekillendirmeye çalışıyor.
(Kendime Not: Yukarıdaki yazıyı, 24/08/2009 tarihinde kitabın okuması bittikten sonra yazdım. Geçmiş yolculuğum sırasında rastladım ve hazır da notlar vardı ekleyeyim dedim. Ama Stefan Zweig'in
Amerigo kitabını yakın zaman içinde okuyunca (daha inceleme yazısı duruyor), bir paralellik kurdum ve ona göre bu kitabı yeniden okurum diye düşünüyorum. Çünkü Amerika keşfinde Amerigo Vespuci bir çeşit bu olabilir.)
i.hizliresim.com/r1ngBV.jpg