James Dashner, 26 Kasım 1972'de Austell, Georgia'da ailenin altı çocuğundan biri olarak dünyaya geldi. Bir Mormon olarak yetiştirildi. 10 yaşındayken ailesinin daktilosunda yazardı. 1991 yılında Duluth Lisesi'nden mezun oldu. Brigham Young Üniversitesi'nde okumak için Atlanta, Georgia'dan, Provo, Utah'a taşındı ve burada muhasebe alanında yüksek lisans derecesi aldı.
Şubat 2018'de, Dashner'ın cinsel tacizde bulunduğunu iddia eden anonim yorumlar School Library Journal web sitesinde yayınlandı. Bu suçlamalar daha sonra menajerinin ve yayıncısının kendisiyle çalışmayı sonlandırmalarıyla sonuçlandı.
Dashner ve Brigham Young Üniversitesi'nin eski bir öğrencisi olan eşi Lynette Anderson'ın dört çocuğu var ve şu anda Utah'ta yaşıyorlar. New York Times çoksatanlarından Labirent serisinin yanı sıra The 13th Reality serisinin de yazarıdır.
Labirent serisinin ilk kitabı ve serinin odak topu olan hem aksiyon, hem macera ve gerilim olan şahane bir eser olduğunu söyleleyim ilk önce.
Thomas'ın labirente gelişiyle başlar macera. Thomas'ın mücadeleci ve merak edici özellikleriyle ilerler ve sonda labirentten kaçış gerçekleşir. Olaylar çok heyecan verici, kitap da güzel sarıyor. Tavsiye ederim
İSYAN.. Ne denir ki kitabın adı bile "Son İsyan" bir isyanın ve karşı gelişin içinde olduğumu kitabı bitirince anladım..
Serinin 3. Kitabı ve her şeyin tamamen bitiş bölümü..
SPOİLER İÇEREBİLİR
Bu seri bana çok şey hissettirdi çok şey yaşattı.. çoğu zaman güldüm, çoğu zaman ağladım ama en çokta karakterlerin yaşadığı o çaresizliği hissettim.. Minho ile koştum, Chuck ile umutlandım.. Thomas ile çaresiz hissettim, Newt ile Öldüm..
İlk kitaptan bu yana hislerimden bahsedicek olursak; iyi ki okumuşum, iyi ki karakterleri bu denli benimsemişim. Bir kitap -seri- bana şuan hissettiğim duyguları hissetirebiliryosa, iyidir..
Benim fikrim, bu kitap serinin en iyi kitabıydı çünkü bu kitapta olduğu gibi diğerlerinde hiç bu kadar boşlukta hissetmemiştim.. ve acı tebessüm..
Bu yolda çok kayıp verildi.. Yazarında dediği gibi "Orada bin yıl boyunca kalsalar, bir çok kişinin ölümünü simgeleyen devasa mezar taşları olabilirilerdi.." -Labirent duvarları..-
Çok şey yaşandı, Planları gerçekleşmesede, çok şey ters gitmiş olsa da başardılar.. Ayaklarını uçurumdan sarkıtıp denizi izlediler.. Her şey o an içindi.. Her şey o güven ve rahatlama hissi içindi..
Chuck, Newt ve Teresa'da hak ediyordu, hatta tüm kayranlılar o mutlu sonu hak ediyordu.. özelliklede Chuck, Newt ve Teresa..
"Ve böylece başarısız olduk
Ama aynı zamanda başardık da.."
Labirent'i okurken bilim kurgunun nasıl heba edilebileceğini daha iyi anladım. Güzel kapağına ve ilgi çekici konusuna rağmen Labirent kötü bir yazarın nasıl çok para kazanabileceğinin çok iyi bir örneği. O kadar kötü ki aslında, Meyer'ın Ay Günlükleri serisi bu eserin yanında küçük bir başyapıt hissi veriyor. Orada en azından karakterler biraz da