Sembolün hayatı anlamlandırdığı ve bireyde denge sağladığı konusu Jung tarafından da belirtilmiştir. Modern toplumda ortaya çıkan bazı problemlerin sebebi sembol yoksullaşmasına dayandırılmıştır.
Algı gibi imgelem de bu felsefe tarafından hata unsuru kabul edilmiş ve reddedilmiş, bilimsel keşiflere önem verilmiş iki asır boyunca imgelem şiddetli bir şekilde aforoz edilmiştir.
Sembolize edilene değil de, sembolün kendisine tapınmak Lao-Tzu tarafından şu şekilde yerilmektedir:
''Zihnindeki bulanıklıkları ve belirsizlikleri ortadan kaldır;
Akıl kristalini tertemiz tut.
Gündüz düşleri görmekten kaçın ve izin ver özündeki saf anlayış ortaya çıksın.
Duygularını sustur; sükunet içinde bekle.
Putlara, sembollere ve düşüncelere tapınma deliliğine kapılma; Bu zaten sende var olan bir başın üzerine
Yeni bir baş yerleştirmeye benzer.
Unutma ki gereksiz hareketlerini terk ettiğin zaman,
Mükemmel tabiatın ortaya çıkacaktır.''
Jean Borella'nın hristiyan dünyasındaki sembol ve simgecilik anlayışını fiziksel, düşünsel, dilsel, toplumsal, anlamsal, kültürel açılardan ele alarak bir çok filozof ve yazarın yorum ve bakış açıları eksininde değerlendirdiği eseri.
Sanki tanrıyı insanlardan korumaya çalışan bir tutumu var bu kitapta. Çünkü genel olarak simge ve semboller
Avrupa felsefesinin tamamı din karşıtı değipdir fakat modern felsefenin özgün olarak felsefi ve modern olduğu öne sürenin tamamî din karşıtıdır Batı dünyasında sekteye uğratılan kırılma noktasına getirilen kutsallar ve dûşünceler