"Artan nüfus ve değişen iletişim dinamiklerinin de etkisiyle artık başarı, tecrübeden ziyade rakamlarla bağlantılı hale geldi. Bizi ameliyat edecek cerrahın istatistiklerine bakıyor, oturacağımız yeri seçerken o bölgenin yıllık suç oranını inceliyor, çocuğumuzu okula yazdırırken okulun başarı oranlarına dikkat ediyor, bir kuruma bağış yaparken o güne kadar kaç kişiye ulaştığını araştırıyoruz. Hayatımızdaki her şeyin ölçülmesini, analiz edilmesini ve şeffaf bir şekilde duyurulmasını talep ediyoruz. Peki, ya o çok güvendiğimiz veriler doğru değilse? Ya sonuçlar bizim dikkatimizi başka bir noktaya çekmeye çalışıyorsa?"
Goodhard Yasası'na göre de 'kontrol için kullanılan hiçbir ölçüm güvenilir değildir'. Başka bir deyişle, ölçülebilen ve ödüllendirilebilen her şeyle oynanacaktır.
Sayılara, rakamlara ve istatistikî verilere gereğinden fazla anlam yüklenildiğini savunan eser; entellektüel birikim, grup çalışması, eleştirel düşünme ve inovasyon gibi kavramların ihmal edildiğini savunuyor. Okullarda ve sınavlarda kullanılan standartlaştırılmış çoktan seçmeli testlerin ölçemediği her şey eğitimde göz ardı edilmekte. Bunun bir sonucu olarak da bildiğini zanneden ya da bildiklerini kullanamayan güdük, tekdüze, bencil, taklitçi nesiller yetişmektedir. Keyifli okumalar...