Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kadı Beydâvî

Kadı BeydâvîBeydâvî Tefsiri yazarı
Yazar
6.0/10
4 Kişi
14
Okunma
10
Beğeni
1.362
Görüntülenme

Öne Çıkan Kadı Beydâvî Gönderileri

Öne Çıkan Kadı Beydâvî kitaplarını, öne çıkan Kadı Beydâvî sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Kadı Beydâvî yazarlarını, öne çıkan Kadı Beydâvî yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Kulların vasıtasız ilâhî feyzi kabuldeki kusurlarından dolayı, Allah’ın halife kulları, Allah Teâlâ’dan aldıkları nur ve ilâhî şuuru kendi cinslerine aktarırlar."
Kadı Beydâvî
Kadı Beydâvî
Kim huzur- kalp ile buna(Kur'an) kulak verirse, o iki dünyada övülür ve mutlu olur. Kim de dönüp ona bakmaz ve onun nurunu söndürmeye kalkışırsa, kınanır ve ateşe girer.
Sayfa 14
Reklam
Allah'ın hidayeti çeşit çeşittir, sayısı yoktur, nitekim Yüce Allah: "Eğer Allah'ın nimetini sayarsanız bitiremezsiniz" (Nahl: 18) demiştir. Ancak cinsleri bellidir, onlar da sırasıyla şöyledir Birincisi, kişiyi hidayete götürecek kuvveti vermektir, mesela akıl gücü, içteki hisler ve dıştaki duyular gibi. İkincisi, hakla batılı ve iyi ile kötüyü ayıracak delilleri göstermektir. "Ona iki yolu da hidayet ettik" (Beled: 10) ve: "Onları hidayet ettik; onlarsa körlüğü hidayete tercih ettiler" (Fussilet: 17) ayetleri buna işaret etmektedir. Üçüncüsü, peygamberler göndermek ve kitaplar indirmekle hidayet etmektir. "Onları liderler kıldık, emrimizle hidayet ederler" (Enbiya: 73) ve: "Şüphesiz bu Kur'an en doğru yola hidayet eder" (Isra: 9) ayetlerinden de bu kastedilmiştir. Dördüncüsü, kalplerindeki sırları keşf etmek, vahiy yahut ilham veyahut gerçek rüyalarla eşyayı olduğu gibi göstermektir. Bu da peygamberlere ve evliyalara mahsustur. Şu ayetlerden de bu kastedilmiştir: "İşte onlar Allah'ın hidayet ettiği kimselerdir. Sen de onların hidayetine uy" (En'am: 90). "Bizim uğrumuzda cihat edenleri kendi yollarımıza hidayet edeceğiz." (Ankebut: 69).
"Ve entüm mu'ridun (sizler arka dönen kimselersiniz)" siz öyle bir toplumsunuz ki adetiniz vefadan ve itaattan yan çizmektir. İ'raz'ın aslı karşı karşıyayken yan tarafa geçmektir.
Sayfa 161 - 2/Bakara-83.âyet
"Sabırla namazla (Allah'tan) yardım dileyin.
Gerçi bu, elbette büyük bir şeydir. Ancak Allah'a saygı gösterenlere zor değildir." "Elbette büyüktür" ağır ve zordur. Şu ayet gibi: "Onları davet ettiğin şey müşriklere ağırdır” (Şura: 13). "Ancak huşu edenler hariç" yani tevazu gösterenler demektir. Huşu tevazudur. Alçak kum tepesine haşaa denilmesi de bundandır. Hudu' ise yumuşaklık ve itaattır. Şöyle de denilmiştir: Huşu' organlarla, hudu' ise kalp ile gösterilir.
Sayfa 130 - 1.cilt-2/Bakara-45.âyet
Kim bir günah yapar da onu kökünden çekip atmazsa, bu onu onun gibi şeyi tekrara, ona dalmaya ve ondan daha büyüğünü yapmaya sürükler. Sonunda günahlar onu istila eder ve kalbini tamamen sarar. O da tabiatıyla günahlara meyleder hale gelir, onları beğenir ve onlardan başkasında zevk olmadığına inanır ve diğer şeylerden nefret eder, ona öğüt vereni dinlemez. Nitekim Allah Teala şöyle demiştir: "Sonra kötülük yapanların akıbeti ayetlerimizi yalanlamak oldu." (Rum:10)
Sayfa 159 - 2/Bakara-81.âyet tefsirinden...
Reklam
İnsan şereflidir; ilim ibadetten daha şerefli ve meziyetlidir,
halife olmak için şarttır, hatta esastır. Öğretmeyi Allah Teala'ya isnat etmek doğrudur, ama ona muallim denilmez, çünkü o akla meslek sahibini getirmektedir. Diller Allah'ın öğretmesiyledir, çünkü “esma" kelimesi lafızlara özel ve genel olarak delalet eder. Onu öğretmek de öğrenciye manalarını açıklayarak söylemede açıkça görülmektedir. Bu da daha önce biri tarafından konulmasını gerektirir. Asıl ise bunun Âdem'den önce biri tarafından konulmasını kabul etmez. Böylece bunu koyanın Allah olduğu ortaya çıkar. Hikmetin anlamı ilmin anlamından başka bir şeydir, aksi takdirde: İnneke entel alimül hakim kavli tekrar olur. Meleklerin ilim ve kemalleri artabilir. Filozoflar ise bunu üst tabaka meleklerde kabul etmezler. "İçimizden herkesin belli bir makamı vardır" (Saffat: 164) ayetini buna delil getirirler. Âdem o meleklerden üstündür, çünkü onlardan daha alimdir, daha alim olan da daha üstündür. Çünkü Allah Teala: "De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" (Zümer: 9). Ve Allah Teala eşyayı yaratmadan önce bilir.
Sayfa 113 - 1.cilt- 2/Bakara-33.âyet
Ümmü'l-Kur'an..
Ebu Hureyre'den rivayet edildiğine göre Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Sana bir sureden haber vereyim mi ki ne Tevrat'ta ne İncil'de ne de Kur'an'da onun gibisi indirilmemiştir, dedi? Ben de: Evet, ya Resulallah, dedim. O da: Fatiha suresidir; çünkü o, yedi ayetli bir suredir ve bana verilen büyük Kur'an'dır, dedi”. İbn Abbas da şöyle demiştir: Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem aramızda idi, birden ona melek geldi: Müjde, sana iki sure verildi ki senden önce hiçbir peygambere verilmedi; Fatiha ile Bakara'nın son ayetleri. Kim onlardan bir harf okursa, mutlaka ona karşılığı verilir, dedi. Huzeyfe bin el-Yemân rivayetinde de Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir: "Bir topluma Allah kesin bir azap gönderir; mektepteki çocuklarından biri "elhamdü lillahi rabbil alemîn" okur; Allah Teala da bunu duyar; onlardan azabı kırk yıl kaldırır".
Sayfa 30 - Fâtiha Sûresi
156-“Onlar ki başlarına bir musibet geldiği zaman İnna lillah ve inna ileyhi raciun (mutlaka biz, Allah'a aidiz ve şüphesiz biz, ona döneceğiz, derler)”. Hitap Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem'edir yada müjde verebilecek herkesedir. Musibet insanın başına gelebilen her türlü istenmeyen şeydir. Çünkü aleyhissalat vesselam Efendimiz şöyle demiştir: “Mü'mine eziyet veren her şey musibettir." Sabretmek dille inna lillah demekle olmaz, kalp ile de demelidir, niçin yaratıldığını ve ona döneceğini düşünmeli, Allah'ın nimetlerini yâd etmeli ki verdiğinin aldığından kat kat fazla olduğunu görsün, böylece rahatlasın da ona teslim olsun. Müjdesi verilen şey de belli olduğu için bildirilmemiştir.
Sayfa 223 - Bakara/156. âyet tefsiri
124 - "Bir vakitler Rabbi İbrahim'i bazı kelimelerle denemiş; o da onları tamamlamıştı. Allah: Şüphesiz seni insanlara imam yapacagım, demişti. O da: Soyumdan da, dedi. O da: Ahd'im (sözüm) zalimlere ermez, dedi." . . . İmam kendisine uyulan kimsedir. Onun imamlığı genel ve ebedîdir, çünkü ondan sonra ne zaman bir peygamber gönderilmişse onun zürriyetinden olmuş ve ona uymakla emredilmiştir. . . . “Ahdim zalimlere ermez, dedi” dileğinin kabul olunduğunu göstermekte ve zürriyetinden zalimler olacağına, onların da imamlığa eremeyeceklerine dikkat çekmektedir. Çünkü imamlık Allah'ın emaneti ve sözüdür. Zalim ise ona uygun değildir. Ona ancak içlerinden iyiler ve Allah'tan korkanlar nail olur. Bunda peygamberlerin gönderilmeden önce büyük günahlardan masum olduklarına ve fasığın imamlığa uygun olmayacağına delil vardır.
Sayfa 196 - 2/Bakara-124.âyet
294 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.