Ben kalbime üfleyen gözlerinde kaybolmak istiyorum..
Senin toprağını koklamak, senin yağmurunda ıslanmak istiyorum..
Her anım sensin, sende hayat bulmama izin ver istiyorum..
İçimi senin güneşin ısıtsın istiyorum..
Gökyüzüm sen ol ama hiçbir yıldızım kaymasın istiyorum..
Şu avare gönlümde bir tek sesin ismin, gözlerimde bir tek sesin yüzün var..
İlk defa tattığım aşk.
Sen benim kalbimin ilkisin, sonum ol istiyorum..
Bizi mühürleyen o yalanı unut, tek gerçeğim ol istiyorum.."
Kitabın adından da anlaşıldığı üzere bir aşiret kitabı.Beyazıt ve Hüma berdelle evlenen iki insan.Okurken hiçbir duyguyu tam olarak alamadım.Sanki hep yarıda kaldım okurken.O kadar da güzel işlenmemişti bir çok konu.Beyazıt ve Hümanın aşkı bana geçmedi.Beyazıtın karakterini de sevmedim zaten.İlk karısının gitmesi ve intihar olayıda hiç mantıklı gelmedi bana .Kısaca çok büyük beklentiye girmeden okumak gerek yoksa hayal kırıklığı...
Hümanın abisi Mardin'de askerlik yapar ve orda bir aşiret kızına aşık olur.kizin babası ölmek üzere olan erkek kardeşine söz vermiştir oğluyla evlendirmek için.kiz bunu duyunca sevdiği oğlan ile İstanbula kaçar.kizin abileri kaçan kardeşlerini ararlar ve bulurlar.kardeslerini ve kaçtığı delikanlıyı alıp Mardin'e götürürler.
Kızın ailesi oğullarının ve gelinlerini bu durumdan kurtak kızın ailesiyle konusmak için Mardin'e giderler.
Asıl kıyamet o zaman kopar ve çok kötü günler başlar.
İmkansiz bir evlilikten sonsuz aşk doğar.