Grace Field Evi: kendileriyle ilgilenen "anne"lerini ve birlikte büyüdükleri "kardeş"lerini öz ailesi gibi seven, her gün çayırlarda koşturup etrafa gülücükler yayan, evlat edinilecekleri günü heyecan ve ayrılık korkusuyla karışık bir ruh haliyle bekleyen çocuklarla dolu yetimhane... Adeta bir ütopya, en azından Conny'nin
Serinin ilk kitabının yarattığı heyecan ikinci kitapta da devam ediyor. Üç kafadar (Emma, Ray, Norman) kaçış için planlarını kurarken bir yandan ekibi büyütmek peşindeler. Bu yüzden gerçek hikayeyi biraz gizleyerek Gilda ve Don'ı da kaçış planlarına dahil ediyorlar. Ve o sırada bir hainin izi fark ediliyor. Hainin kim olduğunu öğreniyorsunuz ve inanmıyorsunuz ama sonra düşününce başka kim olabilirdi ki, diye düşünüyorsunuz.
Ray ve Norman her ne kadar zekası ile parlıyor olsalar da Emma sevgisi ve verdiği güvenle serinin en parlak ve en onurlu karakteri. Güzel kalpli kız <3
Okumanızı tavsiye ederim.
İsterlerse bana yalancı desinler. Daha sonra onları kandırdığımı söyleyip beni suçlasınlar, bunu umursamıyorum. Ama iblislerden önce mama tarafından öldürülürlerse hiçbir anlamı kalmaz.
Uzuuuunnn bir zamandır inceleme yapmıyordum. Özlemişim :)
Hikayeye gelince; kitap aslında en fazla 11 yaşında olan çocukların yetimhane sandığı yerin aslında mezbahaya gitmeden önce yetiştirildikleri çiftlik olduklarını öğrenmesiyle başlıyor. Bundan sonrasında anne dedikleri bakıcının kendilerinin çobanı olduğunu öğreniyorlar. Bu çiftlikte yetişen çocuklar iblislere yem ediliyor.
Dehşetengiz bir kurgu. Devamını da okuyacağım. Manga sevenler kesinlikle okumalı.
Emma ağlıyordu. Normalde hiç ağlamaz oysa ki. Korkudan ağladığını sanmıştım. Çünkü ben de korkmuştum. Ama öyle değildi. Ben kendim öleceğim diye korkmuştum ama Emma ailesi ölecek diye korktuğu için ağlıyordu.