Karen Barkey Sözleri ve Alıntıları
Karen Barkey sözleri ve alıntılarını, Karen Barkey kitap alıntılarını, Karen Barkey en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Celalilerin genelde Osmanlı hanedanını devirmek gibi bir kaygısı olmadığı aşikâr. Devlet kurma potansiyeli taşıyan tek celali lideri Kuzey Suriyeli Canboladoğlu Ali Paşa idi. Eşkıyalar genelde toplumdaki belli bir grubun temsilcisi değillerdi.
Sayfa 252 - Kronik
“Osmanlı İmparatorluğu’nda devlet güçlüydü çünkü hem eşkıyaların yıkıcılık potansiyeli taşıyan faaliyetlerinin önünü kesebiliyor, hem de bu faaliyetleri, önemli hale geldiklerinde, kendi yararına kullanabiliyordu.”
Sayfa 323 - Kronik KitapKitabı okudu
”Bu kadarı da fazla. Bu kadarını vermek mümkün mü?” diye not düşmüştü.
Sayfa 258 - Kronik
Bir kere sekbanlar sadece Osmnalı Devleti’ne sadık değildi; yeterli gördükleri maaşı ödeyen herkese sadakat gösterebilirlerdi. Sekban birimlerinde sabit olan, grubun iç örgütlenişi ve birlik ruhuydu. Yoksa lider kadrolarını herkes kendi hizmetine alabilirdi.
Sayfa 237 - Kronik
Eşkıya reisleri de tıpkı Osmanlı elitleri gibi başarıyı Osmanlı taşra idaresinde üst düzey mevkiler elde etmekle bir görüyor ve devletle bütünleştirilme peşinde koşuyordu. Bu yüzden “isyanları”, sisteme muhalefet değil, sistem içinde hareketlilik kazanabilmek için yapılan manevralardı.
Sayfa 265 - Kronik
Eşkıyalık, toplumun en yoksul ama en genç ve gücü en yerinde kesiminden besleniyordu. İsyancıların savaşçı gücünü genelde yaşlı erkekler, evli aile reisleri ya da kadınlar oluşturamazlar.
Sayfa 254 - Kronik
Eşkıya, hiç şüphesiz başlangıçta işsiz güçsüz bir köylüydü. Ne var ki köylü, Osmanlı Devleti’nin merkezileşme ve denetim politikalarına tepki olarak eşkıyalığa yönelmişti; eşkıya ise kendini köylü toplumunun geri kalan kısmından ayırıyor ve içinde kökenlerine yer olmayan kendine ait bir dünya kuruyordu.
Sayfa 241 - Kronik
Devlet, işsiz güçsüz kimselere paralı askerlerin eşkıyaya dönüşmesinde en büyük payı olan aktördü. Merkezi ve bölgesel düzeylerde baskı ve denetim yapıları oluşturma çabasının bir yan ürünü olarak bu olguyu yaratmıştı.
Sayfa 240 - Kronik
Medrese öğrencilerinin faaliyetleri.
En çok tercih ettikleri faaliyet ise köylere gidip “cerre çıkmış” gibi yaparak cemaate namaz kıldırmak, ardından da köy halkından ağır vergiler almaktı. En iyi numaraları, tımar sahibi, kadı ya da naib gibi atanmış görevlilerden biriymiş gibi yapmak ve böylelikle vergi toplamaktı.
Sayfa 215
III. Murad’ın 1584 tarihli fermanı yönetimle suhteler arasında arasındaki eski anlaşmaları pekiştirdi. Suhtelerin sürekli temsilcileri haline gelen “kemerbaşılar”, bu merkezle bütünleştirme politikasının kurumsallaştığının göstergeleriydiler. İstanbul’da, her biri bir eyaleti temsil edecek şekilde on bir suhte seçiliyor ve bunlar suhtelerle ilgili sorunlarla uğraşmak için temelli İstanbul’da kalıyorlardı.
Sayfa 221