Kazuo Murakami Gönderileri
Kazuo Murakami kitaplarını, Kazuo Murakami sözleri ve alıntılarını, Kazuo Murakami yazarlarını, Kazuo Murakami yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Mutluluğu yöneten genler; herkesin içinde gizlidir ve sadece devreye alınmayı bekler. Bize düşen görev, onları harekete geçirmek ve yaşantımıza fayda sağlayacak biçimde çalışmalarını sağlamaktır. Bilindiği kadarıyla; genlerimizin yalnızca %5-10’luk bir bölümü gerçek anlamda çalışmaktadır. Geriye kalanlarının ne yaptığıysa meçhuldür. O halde, nasıl yaparız da genlerimizi mutlu olmamızı sağlayacak biçimde çalıştırırız? Bu sorunun cevabı: Her günü olumlu bir tutum içinde ve dolu dolu yaşamaktır.” 
Kazuo Murakami
Genlerinizi Uyandırın Gizli Güçlerinizi KeşfedinKazuo Murakami · Neden Kitap Yayıncılık · 20108 okunma
Dünyanın petrol ve doğal gaz kaynaklarını neredeyse sonuna kadar tükettik. Toprağı, ekosisteme hiç saygı duymaksızın ormanlarından ayırdık. Daha fazla, daha da fazla ürün elde etmek için zehirli tarım ilaçları kullandık. "İnsanın küstahlığı"ndan başka hiçbir terimle ifade edilemeyecek bu eylemler giderek daha çarpıcı bir hal almaktadır. Daha önce belirttiğim gibi, kendimize sarsılmaz bir güven duymalıyız ama, eğer dikkatli olmazsak, bu kendini beğenmişliğe yol açabilir. Böyle bir tehlike baş gösterdiğinde, doğanın yasalarıyla uyumlu bir tutum benimseyerek; genetik yapımızın fedakar yanını hatırlamamızı ve kendimizi dizginlememizi tavsiye ederim.
Zaman ve bazen insana karşılıksızmış gibi gelen çaba harcanmaksızın hiçbir hedefe ulaşılamaz. Bu süreç sırasında cesaretimizi yitiriyorsak bunun nedeni inanç eksikliğidir. Tam aksine, sonuca sarsılmaz bir inanç besliyorsak, asla vazgeçmeyiz. Sebat, başarının en büyük sırrıdır. Ancak, sonuca bu denli güvenmek kolay değildir. Güvenimizin zamanla sarsılması mümkündür. Bunu önlemek için, bakışlarımızı yakın geleceğe değil, daha uzak bir yere çevirmeli, hiçbir şeyin "imkansız" olmadığına inanmalıyız. Sarsılmaz bir inanca sahip olmak için, o güne dek yaptıklarımızla gurur duymalıyız.
Her şey karşıtıyla var olur: Ön-arka, gece-gündüz, güç-güçsüzlük gibi. Bir şey ne kadar tek yanlı, ötesi yokmuş gibi görünürse görünsün, karşısında bir başka seçeneğe her zaman yer vardır.
Bir durum ne kadar kötü görünürse görünsün, ona olumsuz olarak bakmaktansa, olumlu bakmak önemlidir. Hatta, olumlu duruşa en çok, her şeyin ters gidermiş gibi göründüğü zamanlar da gereksinimimiz vardır. Bu, zorlukların en ağırında bile bir anlam bulma yeteneği geliştirmek, başımıza gelen şeyleri bir mesaj ya da armağan olarak algılamak demektir.
Genlerle ilgili çalışmam bana, şu dünyadaki varlığımızın başlı başına bir mucize olduğunu gösterdi. Bunu özellikle tek bir hücre ile tüm organizma arasındaki ilişkiyi gördüğümde açıkça anladım. Bizler, son derece gelişkin bir düzen içinde organları, dokuları ve bedenin diğer kısımlarını oluşturan bağlı altmış trilyon hücreden yapılmışız. Örneğin, tek bir karaciğer hücresine bakalım: Sadece hücrenin tek bir hücre gibi işlev görebilmesi için gerekli genler "açık"tır ama bu hücre aynı zamanda karaciğerin de bir parçasıdır. Tıpkı bir şirket çalışanı gibi! Çalışanın, çalıştığı şirkette belli bir görevi vardır ama o aynı zamanda kendine ait bir hayatı olan bir bireydir de. Aynı şey hücre için de geçerlidir. Bir yandan karaciğer hücresidir, öte yandan kendi bireyselliği, organdan bağımsız ve seçici bir işlevi vardır.
Sırf yaşıyor olduğumuz için bile şükredebiliriz.
Kendi yaşantımda yararını gördüğüm üç önerim var: 1) Yüce amaçlarınız olsun. 2) Şükretmeyi unutmayın. 3) Olumlu düşünün.
Doğaya daha yakından bakmamız ve onun yasalarıyla uyum içinde yaşamaya çabalamamız gerektiğini düşünüyorum.
Bizler düşündüğümüzden çok daha "harika"yız.
Gözle göremememize rağmen, yaşamın sürekliliği böyle bir varlığın göstergesidir. Genleri araştırmak, gözlerimizi yaşamımızı bu bizim varlığımızdan çok daha üstün varlığa borçlu olduğumuz gerçeğine çevirmenin ne kadar önemli olduğunun farkına varmamı sağladı.
Yaşamın böylesine mükemmel bir taslağını kimin ve nasıl yazmış olabileceğini merak ederim. O kadar karmaşık ve kapsamlı bir anlam taşıyan bu bilginin rastlantı sonucu ortaya çıkmış olması bana imkânsızmış gibi gelir. Bu yüzden onun insanın kavrayış ve kapasitesinin kat kat üzerinde bir mucize olduğunu kabul etmeye mecbur kalırım.
Genlerle oynanması ne doğanın yasalarımı ihlal etmekte ne de imkânsızı mümkün hale getirmektedir. Bütün yaptığı, daha önce hiç mümkün görülmeyeni mümkün kılmaktır. Ancak, yine de temkinli konuşmak gerekir. Tıpkı fazla miktarda tüketilmeleri halinde sağlıklı besinlerin de bünyeye zarar verdikleri gibi; bu teknolojinin de doğasında bazı riskler vardır. Gelecekte ne getireceği nasıl kullanılacağına bağlıdır. Ancak aynı zamanda, bu teknolojinin hastalık gibi bazı sorunların çözülmesine yardım etme, biyoloji ve tıp alanlarında daha büyük ilerlemelere katkıda bulunma olasılığı son derece yüksektir.