Gökten hüzünlü bir elma düştü yeryüzüne.
Elma ağlayarak üçe bölündü.
Biri ayrılık, biri yalnızlık, biri de ölümdü.
Benim payıma acı bir yalnızlık düştü.
Bu yalnızlık ki ayrılıktan da ölümden de daha beterdi. Biliyordum bu bir kader degildi. Kader dediğin olsa olsa ölüm olurdu. Ölümü öldürür gibi umudumla öldürdüm içimdeki yalnızlığı. Şimdi ne ayrılık var uzaklara bakan gözlerimde, ne ecelin kokusu var çarpan yüreğimde.
Umudumla beslediğim hayallerim benim olsun yeter. Varsın ölüm gelsin peşim sıra sinsice. Hiç de soğuk değil ölüm umutsuzluk kadar, Ölümün ta kendisiydi yalnızlık.
Kapanan her kapının ardından yeni Bir Umut kapısı açılırdı insana. O kapı taşırdı insanın yeni umutlara. Rüzgarın yaprağı uçurduğu gibi uçardı insan Yeni Bir Umut dünyasına. Bilmezdi o Dünyada neler yaşayacağını. Bilemezdi zamanın neler getirip neler götüreceğini. Sadece takdir edilen kaderini yaşardı boynunu bükerek.
#okudumbitti #kitapyorum
#kartvizit 255 Sayfa
.
"Yürek yanmayınca göz yaşarmazdı. Gözden süzülen her damla gözyaşı tohum olur serpilirdi toprağın bağrına. O tohum ki sığmazdı o toprağa. Patlatırdı kabuğunu. Yeniden hayat bulurdu. Kökü hayat, topraktan filizlenen dalları umut olurdu. Nice insanlar tutunurdu o umuda. Her
Arada bir yaşanan tatsız olaylar haricinde sonu mutlu bitecek güzel bir hayat hikayesi okur gibi ilerlerken 125. Sayfada Fidan'nın üzerinden yorgan aniden çekilip ağzının kapatılması ve bu korkunç olayın anlatımı o kadar etkileyici olmuş ki adeta yorgan benim üzerimden çekildi ve benim ağzım kapatıldı gibi o anı bire bir yaşadım dondum
Polisiye kitap olmasına rağmen polisiye kısmı 220. sayfadan başlıyor. Gerisine bakılınca baya sürükleyici bir kitap köy yaşamı ile başlayan genç kızın hayalleri gerçekleşecek mi?