Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kutadgubilig Dergisi

Kutadgubilig DergisiKutadgubilig Sayı 7 dergisi
Dergi
10.0/10
1 Kişi
13
Okunma
9
Beğeni
649
Görüntülenme

Kutadgubilig Dergisi Gönderileri

Kutadgubilig Dergisi kitaplarını, Kutadgubilig Dergisi sözleri ve alıntılarını, Kutadgubilig Dergisi yazarlarını, Kutadgubilig Dergisi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ey Türk titre ve kendine dön!
"Ey Türk! Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe, senin ilini ve töreni kim bozabilir. Titre ve kendine dön"
Merleau-Ponty
Dünya, düşündüğüm şey değil, yaşadığım şeydir. Beden, dünyaya açık oluşumuzun ve onunla iletişim kurabilmemizin aracıdır. “Bedenimiz, kalbimizin organizmanın içinde olması gibi dünyanın içindedir”.
Sayfa 627Kitabı okudu
Reklam
Dünyanın içinde var olmak demek, insanın dğnya ile bir tür ortaklığı paylaştığı anlamına gelir ve insanın, dünyayla ilişkide var olmasını sağlayan sa budur. Fenomenolojiyle birlikte dünyanın mı, yoksa öznenin mi önce var olduğu sorusu anlamını yitirirken dünyanın kendisi bir ilişki olarak ortaya çıkar.
Sayfa 627Kitabı okudu
Kitle toplumunda insan tıpkı kendisi gibi faydacı hesaplarla hareket eden diğerleri arasında varlığını yitirir. Yeni ve farklı olan, “onlar” alanında yürürlükte olan düzenin koruyuculuğundan ve konforundan mahrum olmayı beraberinde getireceğinden kitle insanı için uyum esastır. Acılarından kaçınmayı ve mutluluğunu arttırmayı kayda değer tek amaç olarak gören kitle insanı için empati ahlakı geçerli tek ahlak anlayışı, içerisinde genel refahın gerçekleştirilebileceği siyasal düzen ise meşru tek siyasal düzendir. Heidegger açısından bakıldığında davranışlarını hesaplayıcı aklın yönlendiriği konformist kitle insanının, içgüdülerine tabi bir organizma olarak varlığından söz edilebilse bile bir insan olarak varlığından söz edilemeyeceği açıktır.
Sayfa 492Kitabı okudu
Varlık’la ilişkisini kaybetmiş olan insan, evsizliğini, yeryüzünde hakimiyet kurmaya çalışarak telafi etmeye çalışır.
Sayfa 488Kitabı okudu
Terry Eagleton’un ifadesiyle modern dünyada Tanrı ölsede vekilleri onun işlerini sürdürmeye devam etmişlerdir.
Sayfa 482Kitabı okudu
Reklam
Herkes kendi ölümünü öldüğüne göre, kimse kimsenin yerine vekaleten ölemez. Dasein’ın son yoluyla bir bütünlüğü tesis ediliyorsa eğer, bu bütünlük vekaleten tesis edilemez. Herkes kendi başınaa, kendi olarak ve kendi ölümünü ölür. Rimbaud’nun dediği gibi “Yapayalnız ölürüz”.
Kimim ben? Ölümümün vaktini dahi bilmiyorum!
Sayfa 402Kitabı okudu
Heidegger’e göre Varlık, varolanın Varlığıdır, fakat Heidegger söz konusu Varlığı, varolanların kaba mevcudiyeti olarak değil, onların insani deneyime anlamlı ifşası olarak yorumlar. Her ne kadar varolanlar insanın varolup varolmamasına bağlı olmaksızın varolsalar da, Heidegger’e göre, varolanların anlamlı verilmişliğinin anlamı, hiçbir zaman insani deneyimden ayrı düşünülemez. Varlık varolanların anlamıdır.
Sayfa 365Kitabı okudu
Dili nasıllığında anlar, diğer insanlarla paylaştığımız ortak anlamlılık yapısında kullanırız. Bu yüzden her zaman kamusal bir dile dahil oluruz. Kendimizi, kamusal rollerimize, yaşam biçimimizi anlayışımızı dile yansıtırız; ne olduğunu düşünmeden aslında dilde kendi yaşam biçimimizi ve anlayışımızı deneyimleriz.
Sayfa 330Kitabı okudu
Reklam
Dasein kendi olmaya vicdanlı olmayı seçmesi ile erişir.
Sayfa 311Kitabı okudu
Vicdan, anlamak için “bir şey” verir, açığa serer. Bu biçimsel nitelemeden, fenomeni oradaki-Varlığın açığa serilmişliğine geri alma yönergesi doğar. Her durumda bizim kendimiz olan o varolan-şeyin bu temel durumu ruhsal durum, anlama, düşme ve söylem tarafından oluşturulur. Vicdanın daha derin çözümlemesi onu çağrı olarak ortaya serer. Çağrı bir tür söylemdir. Vicdanın çağrısı Dasein’ın kendi en öz “kendi-olabilme”sine başvurma karakterini taşır ve bu onun en öz kabahatli-Varlığına çağırma yolunda yapılır.
Sayfa 311Kitabı okudu
Herkesin kamusallığı ve lakırtısı içinde kendini kaybeden Dasein, herkes-benliğine kulak verirken, kendi benliğini duymazdan geliverir.
Sayfa 307Kitabı okudu
İçimizde bütün pencerelerin dışarıya açıldığını zannettiğimiz anlar vardır ki o zaman her şeyi sezer gibi oluyoruz; fakat dilimiz takatsiz kalıyor. Şiirin hususi kombinezonlarıyla bu takatsizliğe karşı çıkmak istiyoruz, yahut musiki gibi bizi kelimenin darlığından kurtarabilecek seyyal ifade sembolleri arıyoruz, resim tonlarını, heykelin ve mimarinin hacimlerine koşuyoruz. Bütün güzel sanatlar, kelimelerin kifayetsizliği, hatta bazen meramımıza ihanetle mücadeleden başka nedir?
Sayfa 243Kitabı okudu
Heidegger
Her varolan, mekanda yer almak zorunda olup sürece mahkumdur. İnsansa, mekanını kendine ve ötekilere belirlemek suretiyle irdeler. Kendisi ile birlikte mekanının tabi olduğu süreçliliği çözümleyerek zamana ulaşır. Zamana malik olup onda var olan, bir tek, insandır. Zamanına göre, kişi, mekanını tayin eder; mekanına bakarak zamanını ayarlar. Aklıyla, duygularını da ayar vererek, yürüttüğü bahse konu işlem, insana bilincini kazandırır. Söz konusu işlemi yürüten kim? sorusuna aklımla duygularıma da ayar vererek yürütülen işlem bana ait, benimdir cevabı, özbilinci tevlit eder. Akıl da duyguda yürütülen işlem de ben de olup bendendir düşünüşü özbilinçtir.
Sayfa 224Kitabı okudu
123 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.