Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Lamii Çelebi

Lamii ÇelebiLatifeler yazarı
Yazar
8.0/10
2 Kişi
9
Okunma
2
Beğeni
661
Görüntülenme

Lamii Çelebi Sözleri ve Alıntıları

Lamii Çelebi sözleri ve alıntılarını, Lamii Çelebi kitap alıntılarını, Lamii Çelebi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
FATİH İLE İRANLI TÜCCAR
Lâmiî Çelebi anlatıyor: Babam şöyle anlatmıştı: Bir gün Fatih Sultan Mehmed huzurunda defterdarlık işiyle uğraşıyorduk. Sohbet esnasında vezirleri ve diğer bürokratlar, zehirli böcekler ve can yakıcı hayvanlardan bahsetmeye başladılar. Kimi Türkistan yılanından, kimi Arabistan kenesinden, kimi de Anadolu'nun akrep, çıyan, sivrisinek ve piresinden söz açtı. Bir ara Acem defterdarı olan bir arkadaşım dedi ki: - Sultanım! Horasan'da bir şehir var. Havası son derece iç açıcı, suyu berrak ve tatlıdır. Ama o şehirde son derece zehirli bir yaratık vardır. Soktuğunu kimse anlamaz, sadece izinden anlarlar. Kimi sokarsa, soktuğu yerde ateş yanıyor zanneder. Bir süre sonra da o kişi tulum gibi şişer, oracıkta canını teslim eder. İmdi, o şehir halkı bu böceğin hassasını bildikleri için ona karşı bir ilaç geliştirmişler. Ne zaman içlerinde bir çocuk dünyaya gelse ya da bir yolcu o diyara uğrasa, hemen köpek dışkısını sütle veya suyla ezip içirirler. Böylece o kişi, bu bela ve afete uğramaktan kurtulur. Her kim ayda bir kez bundan yese sonsuza dek o yaratığın zararından güvendedir, isterse günde bin kez soksun zarar görmez. İranlı defterdarın hikâyesini dinleyen Fatih Sultan Mehmed ona: - Bu hikâyeyi kendin görüp mü söylüyorsun, yoksa sadece başkasından duyduğun bir efsane mi? diye sordu. İranlı defterdar: - Hayır devletli hünkârım! Bendeniz o şehirde iki yıl kadar bulundum. Bu anlattıklarımı bizzat gözümle gördüm, cevabını verdi. Sultan gülerek dedi ki: - Anlaşıldı, sen de o ilacı tecrübe etmiş, o devanın tadına bakmışsın demek! Orada bulunanlar epey gülüştü, İranlı defterdar ise utancından kıpkırmızı kesildi.
NE KADAR DAYAK YİYECEKSİN KİM BİLİR?
Bir gün Behlül-i Dânâ, Harun Reşit'in tahtında olmadığını görür. Hemen onun yerine oturur. Ansızın görevliler gelince Behlül'ün halifenin yerine oturduğunu görürler. - Bre edepsiz, ne yapıyorsun? deyip bir iki tane vururlar. Behlül'ün gözlerinden sel gibi yaş boşanır. Tam bu sırada halife çıkagelir. Behlül'e iyi davranıp onu sakinleştirir. Sonra da: - Niçin ağlıyorsun? diye sorar. Cevap alamayınca görevlilere: - Buna ne oldu? Neden ağlıyor? diye sorar. Görevlilerden biri der ki: - Ey müminlerin emiri! Sizin yerinize geçmiş oturuyordu, görünce kızdık ve terbiye etmek için bir iki kez vurduk. O yüzden ağlıyor. Bunun üzerine Behlül dedi ki: Hayır, ben onların vurması yüzünden ağlamıyorum. Sana üzüldüğüm için ağlıyorum. Ömrümde bir kez bu makama oturdum ve bu yüzden o kadar dayak yedim. Sen her gün oturuyorsun, ne kadar dayak yiyeceksin kim bilir?
Reklam
HÜVESİNE GÖRE DARABESİ VAR
Pazarlı demekle meşhur bir meczup vardı. Bazı ilim erbabı, ne zaman arasalar onu bir tekkede bulurlardı. Bir köşede oturur, her şeyden el etek çekmiş bir vaziyette sefasını sürerdi. Kimsenin etlisine sütlüsüne karışmaz, kendi halinde geçinir giderdi. Tekkesinin duvarında sülüs hatla yazılmış büyük bir "hüve (O)" yazısı vardı. Gelenlerden biri dedi ki: Bre Pazarlı! Darabe (dövdü) fiilinin tahtında (altında) "hüve" gizlidir, derler. Bunun gibi büyük "hüve" nasıl olur da darabenin altında gizlenir? Pazarlı cevap verir: - Siz delisiniz galiba! Hüvesine göre darabesi olduğunu bilmez misiniz?!.
Akıllı deli
Bir gün Abbasi Halifelerinden Harun Reşit, Behlül-i Dânâ Hazretleri'ne: - Ey Behlül! Bize şehrin delilerinden haber ver bakalım! der. Behlül-i Dânâ der ki: - Delilerin haddi ve hesabı yok ama birkaç tane akıllı var, isterseniz onları sayabilirim.
Gurur şarabını içip de dünya meclisinde sarhoş gezme!
Zorluk içinde kolaylığı görmek, geçici şeyler için dertlenip üzülmemek gerekir.
Reklam
Yüzün yahut bedenin çirkin olursa sıkıntı değil. Kalbin çirkin olursa, işte asıl sıkıntı budur. Gizli ve açık bütün günahların ortaya çıkacağı günü düşün! Asıl güzellik budur.
Yazık! Sorsan tam bir Müslüman geçinirsin. Baksan konuştuğun yalan, yediğin haramdır. Her zaman bilgiden dem vurursun, dilin cahilce konuşur, sözün de hep boştur. Bazen makam korkusu bazen de mal umudu senin gibi yaratılmışın en şereflisi olan bir varlığı yerlerde süründürüyor.
Kisinin bir işteki başarısı, ona yardım edenlerin yetkinliğine bağlıdır. İyi arkadaş doğru yola götürürken, kötü arkadaş yoldan çıkarır.
Zalim, gündüz adam öldürüp insanların hakkını yiyorsa, geceleri ibadete kalksa ne olur? Bu şekilde gece gündüz uyanık olmasından ecelinin gelip ölmesi daha iyidir.
82 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.