Hakkında
İstanbul doğumludur, Boğaziçi Üniversitesi’nden 1988’de Elektrik/Elektronik Mühendisi, 1990’da Elektrik/Elektronik Yüksek Mühendisi ve Fizik, 1991’de University of Pittsburgh’dan Fizik Yüksek Lisans ve 1994’de Fizik Doktorası diplomasını aldı. 1995-1997 yılları arasında Tulane University Kimya Bölümü’nde doktora sonrası araştırmalar yaptı.
1997 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nde Yardımcı Doçent olarak göreve başladı. 2005 yılından beri Boğaziçi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, Fizik Bölümünde Profesör olarak görev yapmaktadır. Evli ve 2 çocuk babası olan Prof. Dr. Kurnaz’ın 1 uluslararası kitabı, 25 uluslararası bilimsel makalesi, 49 uluslararası sunumu, tamamlanmış ve devam eden 20 Yüksek Lisans, 6 Doktora tez danışmanlığı bulunmaktadır. PAGEV Danışmanlar Kurulu üyesidir.
Unvan:
Prof. Dr.
Doğum:
İstanbul
Okurlar
6 okur beğendi.
70 okur okudu.
15 okur okuyor.
83 okur okuyacak.
7 okur yarım bıraktı.
Sözler ve Alıntılar
Dünya’nın kaynaklarını aştığımız gün 1987 yılında 19 Aralık’a denk geliyordu. 1987 yılında bize 365 gün yetmesi gereken kaynakları 353 günde tükettik. 12 günü gelecek nesillerden çalmış olduk. 2005 yılında bu tarih 20 Ekim’e, 2010’da 21 Ağustos’a, 2018 yılında 1 Ağustos’a, 2019 yılında ise 29 Temmuz’a geldi. 2019 yılında 365 günde kullanabileceğimiz kaynakları 210 günde tüketmiş olduk. “Doğa bizim ihtiyaçlarımızı sağlar, doğanın kaynakları sonsuzdur” hikayesi buraya kadardı. Ortaçağ’da belki bu doğruydu, ama bugün doğayı doğanın temizleyebileceğinden çok daha büyük bir hızla kirletiyoruz.
Dünya bu yılın kaynaklarını 28 Temmuz'da, Türkiye 22 Haziran'da tüketti.Kitabı okudu
Denizler dünyadaki insan nüfusu tarafından tüketilen hayvansal proteinin yaklaşık % 17’sini sağlıyor. Neredeyse 3 milyar insanın ana beslenme kaynağı denizlerden sağlanıyor. Denizler turizm ve rekreasyon açısından da değerli tür ve ekosistemlere ev sahipliği yapıyor. Denizlerin zengin biyoçeşitliliği, yenilikçi ilaçlar veya biyomekanik için bize çeşitli bilimsel kaynaklar da sunuyor. Mercan resifleri ve mangrov gibi okyanus ekosistemleri kıyı şeritlerini tsunamilerden ve tropik fırtınalardan korur.
İstanbul’da bir gece açık havada sabit durduğumuzda tam tepemize denk gelen yıldızların devamlı yer değiştirdiğini görürüz. Bunun sebebi Dünya’nın kendi etrafında dönmesidir. İstanbul yerine Kuzey Kutbu’na gidecek olsak, orada tam tepemize gelen yıldızın hiç yer değiştirmediğini görürüz. Bu yıldız, Kutup Yıldızı ya da Polaris’tir.
Dikkat ederseniz, bugün yaşadığımız iklim değişikliğini de kabul ettirmek kolay olmuyor. İnsanlar yaşadıkları kısa sürede büyük değişiklikler görmedikleri için çevrelerinin değişmekte olduğu fikrini hızla kabullenemiyorlar. İklimin geçmişte hiç değişmemiş olduğuna inanırsanız, sizi geçmişte değişmiş olduğuna ikna etmek kolay değildir. Eğer bir kere geçmişte de değişmiş olduğunu kabul ederseniz bugün de değişmekte olduğunu hazmetmeniz çok daha kolay olur.
İklim değişikliğinin nedeni bizim tercihlerimizdir. Ancak bu tercihlerin önemli bir çoğunluğu ortalıkta çözüm olarak sunulan tercihler değildir. Televizyonu uzaktan kumanda kullanarak değil de düğmesinden kapatmak iklim değişikliğine bir çözüm değildir. İstanbul’dan Bodrum’a bir kez tatile uçtuğunuzda saldığınız karbondioksit ömür boyu televizyonu düğmesinden kapatarak salınmasını engellediğiniz karbondioksitten kat kat fazladır. Buzdolabında çürüyen tek bir muzun verdiği zarar yediğiniz bir köfteden fazladır. Eğer işe veya okula özel arabanızla gidiyorsanız plastik şişe yerine yanınızda matara taşımanız artık önemsizdir. Unutmayın, bugün için dünyanın en önemli sorunu iklim değişikliğidir. Bundan yüz yıl sonra ortalama sıcaklık 6-8 derece artacak olursa bugün dert ettiğimiz şeylerin çoğu gelecekte ancak gülümseyeceğimiz problemler haline gelecektir.
İletiler
Yorumlar ve İncelemeler
•Acı Gerçeğimiz: Sürdürülebilirlik
Uzun zamandır hakkında çok fazla düşündüğüm bir konuydu "sürdürülebilirlik". Bu konuda (ekoloji) okunması gereken kitaplar başlıklı listelerin mutlaka ilk sıralarında 
Yeni Gerçeğimiz Sürdürülebilirlik kitabı olduğunu fark edince mutlaka bunu okumalıyım dedim ve başladım. 
Levent Kurnaz ve 
Gülin Yücel'i okurken sanki gelecekten çıkagelen , dünyamızın karşı karşıya olduğu tehlikelerin ne boyutlara ulaştığından haberdar etmek isteyen, bu durumdan bahsederken de gayet yalın bir dil ve istatistik veriler kullanan iki insanı dinliyormuşum gibi hissettim. Listelerin ilk sıralarına girmeyi hak edecek kadar ekoloji alanında geniş bilgi içeren, ayrıca ekolojik yaşam konusunda okuyucuyu harekete geçirebilecek kadar etkili bir kitap.Kitabın sonunda" peki tüm bunlardan bana ne" diyebilecek olanlar için ; eğer karşımızda suya düşüp boğulmak üzere olan bir çocuk olsaydı ona karşı da mı "bundan bana ne" diyecektik? Oysa durum tam olarak bu! Sorunlara sırtımızı çevirirsek gelecek nesillerimizi sonu ölüm olacak felaketlerle yüzyüze bırakacağız. Unutmayalım ki, doğada sadece aldığımız kadarı var, daha fazlası yok!
