Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Louis de Bernieres

Louis de BernieresYüzbaşı Corelli'nin Mandolini yazarı
Yazar
8.3/10
271 Kişi
925
Okunma
44
Beğeni
5,6bin
Görüntülenme

Louis de Bernieres Sözleri ve Alıntıları

Louis de Bernieres sözleri ve alıntılarını, Louis de Bernieres kitap alıntılarını, Louis de Bernieres en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Robert ve Susan, Türklerin traktörlerini bir çeşit aile aracı olarak kullanmasını ve römorkları akrabalarla doldurup gezintiye çıkmalarını çok hoş bulmuştu. Ayrıca bu ülkedeki yaşantının acelesiz keşmekeşini de sevmişlerdi ama onları en çok cezbeden şey; Türklerin hayvanlara fazlasıyla merhamet göstermesi oldu.
-Fransızlar Kilikya'da felaket üstüne felaket yaşadığı halde İtalyanlar olarak sizin buradaki işgaliniz nasıl oldu da bu kadar huzurlu geçti dersiniz? -Eh, biz zarar versinler, öç alsınlar diye Ermeni birliklerini getirmedik buraya... Ve biz akıllıca davranarak Mustafa Kemal'e saygı gösterdik. Yunan bölgesinden gelen Müslüman mültecilere de iyi davrandık ve Türk çetelerinin bize ait bölgede faaliyet göstermesine izin verdik.
Sayfa 530Kitabı okudu
Reklam
Yüzyıllardan beri herkes herkesle evlenmekte, ama hiç kimse durup da bir Sırp ya da bir Makedon veya bir Bulgar ya da bir Yunanlı gerçekte kimdir; diye sormamakta. Herkesin herkesle savaşında, kedilerine özgürlük savaşçısı ya da özgürlükçü diyerek eşkıya veya yerel kahraman olmak için bu fikirleri sömürerek yeterince fırsat çıkıyor.
Sevdiklerin ölmüşse, onların adına da yaşamak zorundasın. Onların gözleriyle de görmek zorundasın. Neler söylediklerini aklında tutup aynı sözleri kullanacaksın. Onların yapamadıklarını yapabildiğin için şükredecek, fakat bunun acısını da duyacaksın.
Sayfa 509
" Bilir misin, çocukluk, hayatımızda çılgınlığın sadece hoş görüldüğü değil, beklendiği biricik zamandır."
Sayfa 77
“Signor Güzel Bir Günde mi Öldü?
“Signor ne zaman öldü? Güzel bir gün müydü? Güzel bir günde öldü, Signora. Güneş parlıyor kuşlar ötüyordu. Karın erdiği buzların altından binlerce parçalanmış ceset, sırt çantası, paslanmış silah, su şişeleri, kana bulanmış, bitmemiş mektupların çıktığı, bir gündü. Askerlerden birinin, bütün cinsel organlarına soğuk vurmuş olduğunu görünce, tüfeğini ağzına sokup başının arkasını uçurduğu bir gündü. Bir cesedi, pantolonunu indirmiş bir ağaca dayanarak çömelmiş, asker tayınının verdiği kabızlıkla ıkınırken donmuş bulduğumuz bir gündü. Adamın altında keçi boku gibi iki küçük kanlı toprak vardı ve kadavranın ayakları pabuç yerine sargı beyzileriyle sarılıydı. Şahin ve kuzgunların tepelerden inip, çoktan ölmüş adamların gözlerini oydukları bir gündü. Yunan topları vadiye şarapnel kusuyordu. Biz (İtalyanlar) boğazımıza kadar çamura batmıştık ve yağmur yağıyordu.”
Reklam
Askerin en önemli avuntularından biridir bu; siz boğazınıza kadar boka battığınızı bilirsiniz ki, başka birileri de boğazına kadar boka batmıştır.Topçular akıllı adamlardı,çünkü hovitzerlerini tepelerde,görünmeyecekleri yerlere,mermilerinin eğik atışı gemilere düşeceği,ama gemilerden atılan mermilerin onlara değmeden üstlerinden geçeceği biçimde zirvelerin hemen altına yerleştirmişlerdi.İşte o zaman anladım ki savaş esas itibarıyle cesaret ve kuvvet değil,fakat akıl gerektiriyormuş.
Ben Maydos (Eceabat)'dan çok uzak olmayan Kilitbahir'deydim, ama hisarın içinde olmadığıma memnundum, zira gemiler oraya mermi atmaktaydı. Toprakta büyük çukurların açıldığını,iri kaya parçalarıyla toprak öbeklerinin başınızı sıyırıp geçtiğini ve ortalıkta yakasına yapışacak bir düşman olmadığını gözünüzün önüne getirin.Dünyanın sonu gelmiş gibi bir gürültü tasavvur edin. Gökgürültüsü,şimşek gibi,ıslık sesleri ve vınlama sesleri,havada uçuşan kurşun sesleri ve arada garip,mutlak sessizlik anları.Yaralıların inlemelerini,ağlamalarını,pes ve müzikal olanlarından beyni biçen tiz olanlarına kadar,her çeşit çığlığı tasavvur edin.Kirle kaplandığınızı,tere öyle bir battığınızı ki kirin içinize işleyip vücudunuzda piştiğini tasavvur edin.Her tarafınızın kesik içinde olduğunu,bu yüzden kir lekelerinin içinde koyu renk kan lekelerinin de bulunduğunu tasavvur edin.Boğazınızın susuzluktan,kuru yaprak yutmuşsunuz gibi kuruduğunu,nefes almanızı engelleyecek kadar şiştiğini tasavvur edin.
Bizim askerler önce geri çekilip sonra geri gelmişler ve düşmanı kapı dışarı etmişler. O harekatta biz de öyle yapıyorduk. Tüfeği sıkışan bir asker vardı. Düşman denizcisine taşla saldırdı. Mustafa Kemal,onu bize örnek gösterdi. Şimdi bu olay tüm Türkiye'de biliniyor, öyle sanıyorum ki, bugünlerde herkes askerlerden bu nedenle Mehmetçik diye söz ediyor...
"Bir asker olmanın en garip yanı nedir, biliyor musunuz? Size durmadan intihar etmeniz söylenir siz de itaat edersiniz. Bu nedenle çoğumuzun cennete gitmek istemesi,şanslı bir durumdu. Saldırıların hemen hemen çoğu, iyi savunulan pozisyonlara cepheden yapılan hücumlardı. Bu her iki taraf için de geçerliydi. Düşman ölülerini görür olduğumuzda, onlar için üzülmeye başlardık. Aynı durumdayken onlar da bizim için üzülürler miydi diye merak ettim. Öyle zamanlar oluyordu ki ölülerle yaralılar, üst üste üç kat halinde birbirlerine karışıyorlardı...."
Reklam
Ada­na' da öfkesi burnunda, sözde Hıristiyan Piskopos Moushegh, Ermeni kardeşlerini silahlandırıp Müslümanları öldürmeye teşvik ederek şehrin yakılmasına ve yirmi bin Ermeni ile iki bin Müslümanın katiedilme­sine yol açan galeyanı başlatmış oluyor. Cemal Paşa yetişip kırk yedi Müslüman ve bir Ermeni suçluyu idam ettirerek kanşıklığı bastırıyor.
1.273 öğeden 1.231 ile 1.245 arasındakiler gösteriliyor.