Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

M. Akif Akalın

M. Akif AkalınSağlığa ve Hastalığa Toplumcu Yaklaşım yazarı
Yazar
Çevirmen
9.3/10
4 Kişi
9
Okunma
1
Beğeni
1.176
Görüntülenme

En Beğenilen M. Akif Akalın Gönderileri

En Beğenilen M. Akif Akalın kitaplarını, en beğenilen M. Akif Akalın sözleri ve alıntılarını, en beğenilen M. Akif Akalın yazarlarını, en beğenilen M. Akif Akalın yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sermayenin neoliberal politikalarının hiçbir sağlık sorununa çözüm olmadığı, aksine bizzat kendisinin bir sağlık sorunu haline geldiği her gün daha iyi anlaşılmaktadır. Kuşkusuz sağlığa kâr temelli yaklaşımın ortadan kaldırılması ve hak temelli yaklaşımın benimsenmesi sınıf savaşının sorunudur. Dünyada sağlıkta hak temelli yaklaşımın yeniden egemen olması, işçi sınıfının mücadelesiyle mümkün olacaktır.
Sağlıkta eşitsizlikleri gidermek içim yapılacak müdahalelerin, toplumsal eşitliğe hitap etmemesi halinde sağlıkta eşitlik sağlanabilmesi olanaksızdır.
Reklam
Gerçekten de toplumlar zenginliklerine göre değil, eşitsizlik düzeylerine göre sıralandıklarında sağlık göstergeleri ile eşitsizlik düzeyleri arasında çok anlamlı bir ilişki ortaya çıkmaktadır.
Toplumcu yaklaşımın özünü, insanların sorunlarını onlar adına “çözmek” değil, insanların sorunlarını çözebilmeleri için güçlendirilmeleri oluşturur.
Hastalık “bireysel” değil, “toplumsal” bir olgudur (sorundur) ve hastalıkla mücadele etmek, hastaları iyileştirmek toplumun yükümlülüğüdür.
Varlık nedenini insanların mülkiyet hakkını korumak olarak tanımlayan Alman devletine, işçi sınıfının emeğinden başka mülkü olmadığını ve bu mülklerin sağlıklı olmalarına bağlı olduğunu, eğer Alman devleti mülkiyet hakkını koruyacaksa, işçilere sağlık hizmeti sunması gerektiğini söylemiştir.
Reklam
Egemenlerin daha sağlıklı olmalarının nedeni kısmen sahip oldukları imtiyazları korumaları, baskı altında tuttukları insanların kısıtlı kaynaklara/fırsatlara erişimlerine engel olmaları ve statükonun sürdürülmesini sağlamalarıdır.
Sümerler ve diğer eski mezopotamya halkları
Dualar ve kurbanlar, tapınaklar ve tapınaklarda görevli rahip-hekimler için güvenli bir gelir kapısı oluştururken, insanlar egemenlerin istediği gibi “çalmadan” yaşamaya özendirilmektedir. Oyda tanrılar bir insanın, bir başkasını zorla (örneğin savaşta esir alarak) köleleştirmesine ve onu öldüresiye sömürmesine (emeğini çalmasına) kızmamakta ve bunu yapanları hasta etmemektedir.
Diğer yandan kırlardan kentlere göçen emekçiler, sanayi kentlerinde sözcüğün tam anlamıyla kimsesizdir. İngiliz hükümetinin emekçileri sermayeye mahkum etmek amacıyla yoksullara yaptığı sosyal yardımlarda kısıntıya gitmesiyle birlikte (1830’larda kabul edilen yeni Yoksulluk Yasaları) işçiler cenazelerini kaldıramaz hale gelmişlerdir.
Çoğu kez sermayenin katılım olarak tanımladığı, emek için otoriteye kölece boyun eğme anlamına gelmektedir.
33 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.