Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

M. Mustafa Çakmaklıoğlu

M. Mustafa Çakmaklıoğluİbn Arabiye göre İbadetlerin Manevi Yorumları yazarı
Yazar
Çevirmen
10.0/10
1 Kişi
15
Okunma
3
Beğeni
1.197
Görüntülenme

M. Mustafa Çakmaklıoğlu Gönderileri

M. Mustafa Çakmaklıoğlu kitaplarını, M. Mustafa Çakmaklıoğlu sözleri ve alıntılarını, M. Mustafa Çakmaklıoğlu yazarlarını, M. Mustafa Çakmaklıoğlu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kelime anlamı bakımından, “evlenme”, “evlenme akdi”, “zevce edinmek”, gibi anlamları olan ve yağmur yağarken damlaların toprakla buluşup birleşmesini ifade için de kullanılan1603 “nikah” kelimesi İbnü’l-Arabî’nin lügatinde, anlam bakımından genişleyerek, âlemin bütün zerrelerine sirâyet etmiş olan, meselâ akl-ı küllî ile nefs-i küllî ya da kalem-i
VAKFE
Ve bana şöyle dedi: Sebebler devam ettiği müddetçe nisbetler devam eder, talepler devam ettiği müddetçe de sebebler devam eder. Sen (varlığında) devam ettiğin sürece talepler devam eder. Sen (varlığında) devam ettiğin sürece de asla Ben'i göremezsin. Ben'i gördüğünde de sen olmazsın. Sen olmazsan talep olmaz, talep olmayınca sebebler olmaz , sebeb olmayınca nisbetler olmaz, nisbetler olmayınca sınır olmaz, sınır olmayınca da perdelenme olmaz... Abdulcebbar en NİFFERİ Hakikat yolcusunun son durağı
Sayfa 252 - LİTERA YAYINEVİ
Reklam
Şeyhü'l Ekber'e göre her şeyin iki vechesi vardır: 1-Sebebine bakan yönü. 2-Hakikatte mutlak anlamda kendisini icad eden yüce Allah'a bakan yönü. İşte insanların çoğu eşyanın bu sebepler yönü dairesindeki yönüne bakar. Hattâ ona göre filozof ve hukemanın durumu da böyledir. İbnü'l-Arabi, bu genel hükümden sadece melekler, evliya ve enbiya gibi ehlullahın muhakkıklarını müstesna görür.
Sayfa 55 - insanKitabı okuyor
İbnü'i-Arabi'ye göre dilin, yazılı ya da sözlü maddi formlardan müteşekkil zâhiri düzeyi ma'rifet açısından insana belirli bir anlayış (ehm) kazandırırken, maddeden mücerred söz daha kuşatıcı görülen ilim verir. İster vücüd, isterse metin düzeyinde zuhür etmiş olsun maddeden mücerred söz, sözün asli kaynağına vuslât ile ilmen bilinir. Maddi formlarda zuhür eden söz ise, ilme göre daha cüz'i bir idrâk şeklini ifade eden, dildeki örfi delâlet üzere fehmen biliir.58 Bu sebeple anlam, dilin sadece bu cüz'i ve zâhiri düzeyinde değil, süfilerin yaptığı gibi her iki düzeyinde de aranmalıdır ve Hakk Teâlâ'nın kelimeleri olmaları bakımından, Kur'ân ya da varlık, maddeden mücerred külli kelâm üzere ilmen okunmalıdır. Kısacası beşeri dil ile ilâhi dil arasında zâhir-bâtın ilişkisi vardır ve bu ilişki, dilin ve varlığın temel unsuru olan harfler düzeyinde başlar.
Bu anlamda İbnü'l-Arabi'nin ifadesiyle, tıpkı varlıkta olduğu gibi kelâmda da birlik (vahdâniyyetü”l-kelâm) asıldır, hakıkidir. Farklılık ise bu sonsuz ve yegâne kelâm sıfatının tecelli yerlerinden kaynaklanmaktadır.* Bu itibârla mahlükât içerisinde, sonsuz ilâhi hitâbın en mükemmel tezâhürüne sâhip olan insanı beşeri lisanı, kuşlara (Neml 27/16) ve insanın derisine (Fussile 41/21) nisbet edilen “nutk”, karıncaya (Neml 27/18) ve yer. göğe (Fussilet 41/11) nisbet edilen “kavl”, âlemdeki canlı-cansız her şeye nisbet edilen ve yine bir söz cinsinden olan “tesbih” (İsrâ 17/44), bütün bu hitap ve söz şekilleri, Allah (cc.)'ın sonsu kelâmının farklı şekillerdeki tecellilerinden başka bir şey değildir. Biz, kelâmın Zât'a nisbetini değil, ancak bu farklı görünümlerini idrâk edebiliriz.?53 Öyleyse kâinâttaki her bir söz Allah'ın kelâmıdır. 954
İbnü'l-Arabi'ye göre eşyayı olduğu gibi idrâk eden yeti, kalptir. O, ilmi şu şekilde tanımlar: “İlim, kalbin herhangi bir şeyi, o şey bizâtihi kendi içinde ne ise; ister ma'dûm, ister mevcut olsun, o şekilde elde etmesidir. Bilen kalptir, ilim ise kalbin elde etmesi gereken bir sıfat.” 623
Reklam
İlim, Gazzâli'nin vukûfiyetle vurguladığı gibi, hakikatin kalpte husûlünden değil, kalbe vusülünden ibârettir. Hakikat zaten mevcuttur, dolayısıyla ma'lûm aynıyla kalpte hâsıl olmaz onun aynı değil, bir sûreti kalbe ulaşır. İşte bu şekilde kalpte “bilinenin hakikatine mutabık bir suretin oluşması” ilim diye isimlendirilir.69*
Aynanın yüzünün cilâlanarak parlatılmamış olması, kırli ya da paslı olması, aynaya süreti yansıyacak olan cismin aynanın parlak yüzü karşısında olmaması, cisimle ayna arasında bir perdenin olması, cismin aynanın görüş açısının dışında olması gibi durumlarda aynada süret yansımaz. Tıpkı bunun gibi, kalbin bazı asli ve fitri noksanlıkları, şehevi arzuların sebep olduğu kötülüklerin kalbin saflığını ve cilâsını gidererek kirletmesi, pas tutturması, kalbin hakikatlere değil de başka, geçici hedeflere yönelmesi, kalpte taklidi olarak bazı bâtıl itikâdların husüle gelmesi ve nihâyet hakikatlere giden yolları bilmemek, yani cehâlet, kalp aynasına hakiki süretlerin aksetmesinde engeldir."(Gazzali,Mearicu'l Kuds,s.78-79)
Güzel süretler, insanın ne oldugunu, indiği semâvi ikâmetgâhını ve varlığının derinliklerinde ne gibi bir cevher taşıdığını hatırlatma yollarıdır. Bu anlamda güzellik, bilgi elde etme aracıdır. Bu nedenle hikmet yolunun bazı üstâdları, güzel bir melodi veya şiir, hattâ herhangi bir geleneksel sanat yapıtının insanda bir tefekkür durumunu tebellür ettireceğini söylemişlerdir. Tabii ki burada konu olan insan, nefsini arındırmış, onu manevi degerlerin güzelliğiyle giydirmiş ve semâvi güzelliğin yansıması olan dünyevi güzelliği takdir etmeye muktedir olan insandır. 577
Güzellik perdelemekten ziyade açığa çıkarır, güzellikte şüphe ve kararsızlık yoktur.Güzelliğin eşsiz nuru bütün şüphe gölgelerini ve vesveseleri yok eder, bu sebeple de yakini bilgiyi verir. Diğer taraftan mutlak güzellik insan ruhundaki katılığı eritir ve hikmetin meyvesi olan vahdet sırrının zevkini açığa çıkarır. Bu sebeple kutsalın bilgisi güzellikten ayrılamaz.”
Reklam
Her bir varlık, varlığını Allah” tan aldığı gibi her gerçek ve faydalı bilgi de Allah'tan gelir, ârif de bunu bildiği için her gerçek bilgiyi Allah'a ircâ eder. Bu itibarla her ilim, ilm-i ilâhide dercolunmuştur ve oradan yayılır.485 İşte her bir gerçek ilim; bu tabi, riyâzi ya da metafizik ilim olabilir fark etmez, hemen hepsi Allah'ın sonsuz ilminden kaynaklanmaktadır ve ilâhi bir orijini vardır. Eğer biz bu alâkanın farkına varamazsak ve her bir varlıkta olduğu gibi her bir bilginin Allah'a götüren yönünü idrak edemezsek bu bilgiler, fayda vermek bir tarafa, zararlı bile olabilir.r86
Aklın düşünme (fikir) vasıtasıyla elde ettiği bılgıler maddi duyular âlemine yönelik bilgilerdir. Şöyle ki; karşımızda bulunan nesneler ile bizim aramızda ilk teması sağlayan duyularımız, bilginin hâsıl olmasında ilk basamağı teşkil etmektedir. İşte, duyulardan aldığımız bu ilk intibâlar, ya doğrudan cüz'i süretler şeklinde ya da musavvira
İlme konu olan şeyin idrâki mümkün ise, onu, bizatihi nasilsa öylece idrâk etmek ilimdir. Fakat idraki mümkün değilse, o zaman idrâk edemeyeceğini bilmek ilimdir.(Futuhat)
Kur'ân ve Sünnet, İbnü”l-Arabi'nin eserlerinin temel kaynaklarıdır. Aslında bizzat beşer dilinin formuyla zuhur eden kutsal metinler aracılığıyla Mutlak Vücüd hakkında bir şeyler bilebilmekteyiz. Vücüdun mutlak hakikati aslâ bilinemez olmasına rağmen, Kur'ân ve Hadis'te zikredilen her ilâhi isim, Vücüdun hakikati hakkında bir şeyler söyler. Bu yüzden İbnü”l-Arabi'nin eserlerinin çoğu Kur'ân ve Hadis'in yorumundan ibârettir.298 Hatta bütün irfânının, yazdığı ve söylediği her şeyin, Kur'ân hazretin den, onun hazinelerinden kaynaklandığını bizzat kendisi söyler.299 Bu itibarla da İbnü'lArabi görüşlerini sürekli ayet ve hadislere dayandırır. Hatta, bazen ayet ve hadisleri, kendi seciyeli ve muvazeneli ifade kalıpları içerisinde zımnen verir, doğrudan zikretmek yerine, onlara mâhirâne bir şekilde imâda, telmihte bulunur.” 300 ------ 298.Chittick, Hayal Alemleri, 6. 36. 299 İbnü'l-Arabi, Fütühat (byr),c. VI. 61. 300.İknvi.Arabi Fütuhaat (tbk.) c.1,s.43: c.2 ,s.117,
İbnü'l-Arabi'nin düşünme melekesi, âdetâ tahayyül merkezli işlemektedir. Bu sebeple sistemindeki en ince meseleleri anlatırken, sü. rekli şiir üslüplarına, benzetmelere ve mecâzlara müracaat eder. Bu üslübun soyut şeylerin zihinde canlanmasında bir dereceye kadar katkısı olmasının yanı sıra, bütün bu benzetme ve mecâzların sonuçlarını benimseyen
53 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.