Kötü ruh inancı, pek çok Alman şiirinde görülür. Kuzeyin doğası bu korkuyla iyi örtüşür. Bu nedenle kurgularda şeytanı kullanmak Almanya’da Fransa’dan daha az gülünç karşılanır.
Fichte dış dünyayı, varlığımızı sınırlayan ve düşüncenin kafa yorduğu bir sınır olarak görür. Onun sisteminde bu sınır ruhun kendisi tarafından yaratılır ve ruhun sürekli faaliyeti, yine kendisinin şekillendirdiği dokuları etkiler. Fichte’nin metafizik benlik üzerine yazdıkları biraz Pygmalion heykelinin uyanışını hatırlatır. Heykel bir kendini bir üzerine yerleştirildiği kaideyi elleyerek sırasıyla şöyle dermiş:”Bu benim, bu ben değilim.” Heykel, Pygmalion’un elini tuttuğunda ise şöyle haykırmış:”Bu da benim!”
Fichte, Anlaşılmaz olanı anlaşılmaz olarak anlamak gerekir, der. Bu eşsiz sözün derin bir anlamı vardır. Analize kapalı kalması gereken, yalnız düşünce aracılığıyla yaklaşılabilecek şeyleri hissetmek ve kabul etmek gerekir.
Mutluluk, yeteneklerin geliştirilmesinde mi yoksa bastırılmasında mıdır? Şüphe yok ki bir hükümet nüfuzunu kötüye kullanmadığı ve adaleti çıkarlarına hiçbir vakit feda etmediği zaman takdire değerdir. Fakat uykunun verdiği haz aldatıcıdır ve dizginleri elde daha kolay ve daha rahat tutabilmek için atların uyuşmasına izin vermemek gerekir.