Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
En Eski Matt Haig Yorumları ve İncelemeleri
En Eski Matt Haig sözleri ve alıntılarını, en eski Matt Haig kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kitaba başlarken çok fazla beklenti içerisine girmemiştim. Fakat uzun zamandır ilgimi çeken, okurken sayfaların nasıl aktığını anlamadığım bir kitap olmamıştı.
Ta ki bu kitapla karşılaşıncaya kadar. Yazar ilk sayfalarından itibaren okuyucunun dikkatini çekmeyi başarıyor. Ara ara hızlı okuyup geçtiğim yerlerde oldu elbet. Bazı sayfalarda kendini tekrarladığını gördüm ama gün içerisinde okumaya vakit bulabilseydim 1 gün içerisinde bitirilebilecek bir kitap olduğunu düşünüyorum. Kitap daha bitmeden okuyucuya vermek istediği mesaj çok net bir şekilde yazar tarafından ifade edilmiş.
Hala kitabı almayan varsa sepetine eklesin derim
Eger cok fazla keskeniz varsa, hatalarim dediginiz seyleri kafanizda surekli evirip cevirip hayatinizi kendinize zindan ediyorsaniz ve yasadiginiz hayattan mutlu degilseniz; bu kitabi kesinlikle okumalisiniz. Ben bu kitabi ingilizce okudum ayrinti kacirmamak adina turkce olarak tekrar okumak icin siraya aldim. Gereksiz uzattigini ve sikici oldugunu dusundugum kisimlar oldu. Ama genel hattiyla vermek istedigi mesaji cok guzel bir hikaye icinde zengin orneklerle aciklamis. Bana bu kitap cok iyi geldi.
Yazardan okuduğum 2.kitaptı ve ikisine de kesinlikle bayıldımmm. Kitapları okurken nasıl bu fikir aklına geldi de yazdı diyorsunuz ve keyifle okuyorsunuz. Kitaptan bahsedecek olursam Tom ismindeki karakterimizin yaşlanma süreci oldukça uzun sürüyor ve yıllar geçse de yaşlanmıyor. Bu durum bir hastalıktan kaynaklanıyor ve şuan 439 yaşında ve hala çok yaşlı değil. Okurken büyüleniyorsunuz doğduğunda cadılara inanan insanlardan büyüdükçe Shakespeare, Kaptan Cook, Fitzgerald’a kadar bir çok insanla tanışıyor ve birçok anı biriktiriyor. Tek istediği herkes gibi normal olmak iken olamıyor ve insanların kötü bakış açılarından hep kimliğini saklayarak yaşamaya devam ediyor. Rose’u , Marion’u kısacası hayatını istediği gibi yaşayamıyor. Okurken çok etkilendim çok sevdim. Sonuna geldiğimde şok oldum. Çok kısa sürede bitirdim. Yazarın dili oldukça akıcı ve güzel herkese tavsiye ederim
Uzun zamandır bu kadar keyifli, bir solukta bitirdiğim bir kitap olmamıştı. Popüler kitapları okumayı severim ama bu kitabı gördüğümden beri alıp okuma isteğim olmamıştı. Ama diyorum ki iyi ki okumuşum iyi ki… Kitap Nora’nın sevgisizlikten kaynaklı hayatını sonlandırma düşüncesi üzerine intihar etmesiyle başlıyor. Birden fazla ilaç içen Nora gece yarısı kendini bir kütüphanede buluyor. Kütüphane çok ilginç ve sonsuz sayıda kitaplarla dolu ve kütüphaneci ise çok yakından tanıdığı okul kütüphanecisi Bayan Elm. Nora kütüphanede kendinin sonsuz sayıda kombinlenmiş hayat versiyonlarının kitabını buluyor. Hepimizin hayatı bir çok olasılıktan oluşuyor ve bazen yapmadığımıza pişman olduğumuz durumlar bize mutluluk sağlıyor. Hayal edin. Bir hayatınızda devlet başkanı, bir hayatınızda bilim insanı, anne, aile, sanatçı, aktör, milyarder… Sizce Hangisinde mutluluğu bulurdunuz? Nora işte tam bu noktada kalıyor. Çok güzeldi. Çok severek okuduğum nadir kitaplardandı okumak isteyipte bekleten herkese tavsiye ederim.
Pişmanlıklarımız
Matt Haig bence bir hristiyan olsa da aslında bu eseriyle tasavvufun derinlerine girmişçesine bir eser ortaya koymuş. Baş karakterimiz Nora, hayatında hiçbir şeyin düzgün gitmediği birisiyken hatta yolun da sonuna gelmişken birden kendisini Gece Yarısı Kütüphanesinde buluyor ve yaşadığı pişmanlıklara gidebilse neler olabileceğini görüyor. Aslında Burada Nora baş karakter olsa da bir zaman sonra kitabı okuyan herkes Nora gibi düşünmeye ve yaşamaya başlıyor. Hatta eser, insanın hiçliğini de ortaya koyuyor ve bizlere ne olduğumuzu görmemizi sağlıyor.
"Bilmeyenler için söyleyeyim, insan dediğimiz şey orta zekalı ve iki ayaklı bir yaşam formu; evrenin çok ıssız bir köşesinde yer alan küçük ve sulu bir gezegende, büyük ölçüde yanılsamalarla dolu bir varoluş sürdürüyor." diyor Profesör Andrew Martin ya da Vannodorya Gezegeninden gelen gözcü. Bir süre aramızda yaşadıktan sonra ise
