Nora hayatındaki pişmanlıklarından dolayı, ailesinden miras kalan psikolojisiyle tükenmiş ve tüm ümidini yitirmiş bir şekilde intihar etmeye karar veren, felsefe eğitimi almış birisidir. Tam intihar ettiği sırada kendisini Gece Yarısı Kütüphanesinde bulur. Yani Arafta..Burada kütüphaneci onu yaşadığı başka hayatlara gönderir. Amaç Nora'nın yaşamayı istediği en uygun hayatı bulması ve pişmanlıklarını telafi etmesidir. Bu kısımda o kadar fazla hayata geçiş yapılıyor ki gerçekten yoruldum okurken. Nora bu hayatlarda kendisini daha iyi tanımaya başlayıp, pişmanlıklarıyla yüzleşiyor. Ancak gittiği hiçbir yaşamda kalmak istemez. En sonunda yaşamak istediği hayatın yine şu anda yaşadığı hayat , yani kendisi olduğu hayat olduğuna karar verir.
Her olayı üzerimize alınıp, kendi kendimizden nefret eder hale gelmemeliyiz. Etrafımızda olan her olumsuz olayın sebebi biz olamayız.Ayrıca hayatta her zaman mutluluk, sağlık, başarı vs. yoktur.Acıyı da, pişmanlıklarımızı da kabullenmeliyiz ancak bizi tüketmesine izin vermeden ve ders çıkararak.
Hep en iyi değil başkalarının en iyisi değil, kendimizin en iyi versiyonu olmaya çalışmalı ve elimizden gelen gayreti gösterip, hayatımızdaki herşeyi, herkesi olduğu gibi ve kendimizi de olduğumuz gibi kabul ederek hayatımıza devam etmeliyiz.
Kitabın edebi bir katkısı yok, konusu güzel ancak işlenişi çok basit kalmış.Bu nedenle fazla beklentiye girmeden okunabilir.Ama Nora'nın farklı yaşamlarını okurken muhakkak kendinizden bir şeyler bulacağınız da kesin.