Komünizmi yenen demokrasilerde, az sayıda kişi (IMF'nin, Avrupa Birliği'nin ve Avrupa Merkez Bankası'nın bazı memurları ve de kimi politikacılar) azınlığın menfaatlerini gözeterek herkes adına karar vermektedir.
“Anti-“ kelimesine karşıyım, çünkü “inananla” kıyaslanan “ ateiste” benziyor bir nebze. Bir ateist aşağı yukarı bir inanan kadar dindardır ve bir anti-sanatçı da aşağı yukarı bir “ sanatçı” kadar sanatkârdır…
Sayfa 24 - Kolektif kitap, 1. Baskı Ekim 2017, çev: Sercan ÇalcıKitabı okudu
Faşist değilim ama demokrasinin bize getirdiği de hiç rasyonel değil. […] Sırf yaşamak için hala çalışmak zorunda olmamız utanç verici[…] .Var olmak için çalışmak zorunda olmamız; bu gerçekten de utanç verici.
Sayfa 19 - Kolektif kitap, 1. Baskı Ekim 2017, çev: Sercan ÇalcıKitabı okudu
Tembellik “ işin” asli yapılarının altını oyarak sadece “ Üretici” kimliğini tahrip etmekle kalmaz, cinsel kimlikleri de fes eder. Netice itibarıyla bizzat modernliğin antropolojisi – özne ve birey “ erkek”, “ erkeğin” özgürlüğü ve evrenselliği– sorgulanır.
Sayfa 12 - Kolektif kitap, 1. Baskı Ekim 2017, çev: Sercan ÇalcıKitabı okudu
Marx devrimlerin dünya tarihinin lokomotifi olduğunu söyledi. Ama belki de onlar başka bir şeydir. Belki de devrimler bu trende seyahat eden insanlığın imdat frenini çekme eylemidir.
Kolektif kitap, 1. Baskı Ekim 2017, çev: Sercan ÇalcıKitabı okudu
Eyleme geçmek için, yani gerçekleşmesi zamanın rastlantılarına bağlı olan bir şeye başlamak için, meçhul, öngörülemez ve belirsiz olanın tehlikelerine atılmak için, emeğe bağlanmış olanlardan başka güçler gerekir: başkalarına, bizzat kendine ve dünyaya güven. Alacaklı borçlu ilişkisi sadece, insanın ekonomik "değer" üretimine boyun eğişinin sonu "yanılsaması"nı; insanın, artık ücretli emeğe, piyasaya ve metaya değil ortaklığa ve insan kalbinin en soylu duygularına (güven, arzu, başka insanı tanıma vs.) dayanan "değerler üretimine" yükselişi yanılsamasını temsil eder. Marx bize, krediyle birlikte yabancılaşmanın tamama erdiğini söyler, zira sömürülen şey, kendinin ve ortaklığın/cemaatin inşasına dair etik çalışmadır.
Borç, hem tüm toplum üzerinde bir "zapt etme", "yağma" ya da "para sızdırma" makinesi olarak hem makro ekonomik idarenin ve yönergenin bir aracı hem de gelirlerin yeniden dağıtımı için bir düzenek olarak davranır. Aynı zamanda bireysel ve kolektif öznelliklerin üretimi ve "yönetimi" için bir aygıt olarak işler.
Burjuvazinin meclisler aracılığıyla hüküm süren ve yasa çıkaran kesiminin, devlet borçlanmasında doğrudan çıkarı vardı. Devletin bütçe açığı, tam da spekülasyonlarının asıl konusu ve zenginleşmelerinin temel kaynağıydı. Her yılın sonunda yeni bir açık. Her dört beş yılda bir yeni borçlanma. Ve her yeni borçlanma, mali aristokrasiye yapay olarak iflasın eşiğinde tutulan devleti dolandırmak konusunda yeni fırsatlar sunuyordu. Devlet, bankacılarla en elverişsiz koşullarda anlaşmak zorundaydı. Her yeni borçlanma ,sırlarına hükümetin ve meclis çoğunluğunun da ortak olduğu borsa operasyonlarıyla, paralarını devlet kağıtlarına yatırmış olan halkı soymak için ikinci bir fırsat sunuyordu.
Karl MARX
Fransa'da sınıf mücadeleleri 1848-1850