15 Ocak 1936 tarihinde Ordu’nun Perşembe ilçesinde doğdu. İlköğrenimini Perşembe’nin Saray Köyü’nde (1945), orta öğrenimini Ordu Ortaokulu, Afyon Lisesi ve Haydarpaşa Lisesi'nde tamamladı (1956). İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı’nı bitirdi (1962). Eski Türk Edebiyatı Kürsüsü'nde Ali Nihat Tarlan’ın asistanı oldu (1962). 1973 yılında doçent, 1985 yılında profesör oldu. Mimar Sinan Üniversitesi’nde öğretim görevlisi oldu (1985-1987). 15 Temmuz 1987 tarihinde vefat etti.
Lise ve üniversite öğrenciliği yıllarında şiirle uğraştı. Çeşitli dergilerde yayımladı. Divan Edebiyatı ile ilgili makaleler yazdı.
Emânî:
Zehr-i kahrın sor lebin sorma dilâ ağyardan
Nükte-i meşhurdur olur mezâk-ı mâr telh
(O sevgilinin tatlı dudağını değil, âşıklarına ettiği acı işkencelerin haberini sor râkibden ey gönül; meşhûr sözdür, yılan damağı acıdan hoşlanır.)
Gönlüm ziyâde dardır ey akl pendi ko
Gen yerde eylegil yüri var kethudâlığı
(Ey akıl, benim gönlüm oldukça sıkıntı içindedir, huzursuzdur; sen git de kâhyalığı gen yerde(geniş yer) yap)
Var iken yüzün güle meyl eylemez dil bülbülü
Ârife bir gül yeter lazım değil tekrâr gül
"Senin yüzün varken gönül bülbülü gülle ilgilenmez; anlayışı olana bir gül yeter, başka gülün gereği yoktur"
Necâtî Bey
Divanlar Arasında kitabının 27. sayfasında Mehmet Çavuşoğlu, okuyucuya divân şiirinde gül unsurunun önemini belirttiği bir bölümde konuyla ilgili şunları söyler:
Gülün üzerindeki, eskilerin Jâle dediği çiy danelerinin güneş tarafından çekildiği gerçeği şâirlerimizce birbirinden güzel hayallerle anlatılmıştır. Onaltıncı yüzyılın feleğin çenberinden geçmiş şâiri ince duygulu Hayalî Bey'in şu beyitindeki kadar güzeline ben rastlamadım:
"Germ olup benzettiğiyçün kendüyi ruhsâruna
Âfitâba jalelerden oldu seng-endâz gül"
"Coşup kendinden geçerek, parlaklıkta kendisini senin yanağına benzetti diye, gül, güneşe çiylerden taş atar oldu."
Kitap için rahatlıkla şunu söyleyebilirim:
Dîvan şiirine merakı olanlar için kesinlikle biçilmiş kaftan..
Mehmed Çavuşoğlu hocamız, dîvan edebiyatındaki belli başlı mazmunları çeşitli örneklerle okurun karşısına koyarak mazmunları örnekleriyle kavramamızı sağlamaya çalışmıştır. Tek sevmediğim yanı fazla ince olması oldu. Kesinlikle daha hacimli ve daha bol içerikli olmasını isterdim ama bu haliyle de kitap, eski türk edebiyatı için güzel bir kaynak teşkil etmektedir.
Yazarın bu kitabının dili oldukça ağır..
Farsça olan şiirlerin tercümesinin anlaşılması bile,çaba gerektiriyor.
Fakat insan okudukça değişik bir haz duyuyor.
Bu tür seven okurlara tavsiye eder, iyi okumalar dilerim.
Her satırında mutlaka bir yazım yanlışı vardı. İçindeki bilgiler çok güzel, keyifli ama yazım yanlışları kitaptan aldığım hazzı dibe indirdi.
Düzeltilerek tekrar basılmalı.