Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mehmed Şemsettin Günaltay

Mehmed Şemsettin Günaltayİslam Öncesi Araplar ve Dinleri yazarı
Yazar
8.8/10
23 Kişi
93
Okunma
17
Beğeni
2.978
Görüntülenme

En Yeni Mehmed Şemsettin Günaltay Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Mehmed Şemsettin Günaltay sözleri ve alıntılarını, en yeni Mehmed Şemsettin Günaltay kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kabile fertlerinden birisi ölünce, en çok sevdiği deve veya atlarından birisi mezarının başucuna bağlayarak çaresiz hayvanı açlıktan ölünceye kadar orada bırakırlardı. Bu şekilde, ölen kişi gittiği alemde sevdiği bineğini binmeye hazır bir şekilde bulmuş olacaktı... Araplar çoğu mezarlıkta mevcut olan ve acı acı öten bir tür çöl baykuşunu ölülerin ruhu olarak düşünürlerdi. Taş veya ağaçtan yaptıkları putlara -ki tanrıları temsil ederdi- ibadet ederlerdi.
Sayfa 13 - Ankara Okulu YayınlarıKitabı okudu
Tenasüh: Reenkarnasyon
Kabileler siyasi olarak ne kadar serbest yaşıyorlar idiyse din hususunda da o derece özgür idiler. Bazıları putlara, bazısı güneş, ay ve yıldızlara tapıyorlardı. Bir kısmı, insanın ölümünden sonra ebediyen yok olacağına, bir kısmı da tenasüha inanıyordu.
Sayfa 13 - Ankara Okulu YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Eski Arap ve Babil Tanrıları
"Babillilerin tanrı isimleri ile onlara nispet edilen eşyaların isimleri, Yemen ve diğer bölgelerdeki Arapların eski tanrılarının isimlerine çok fazla benzemektedir. İl, Ba'l, Şems, Astar, Sin, Semdan, Nesr, Yesu', ... gibi tanrı isimleri, her iki tarafta da aynıdır."
Ne !!!
Araplara göre çadırı içindeki kadını ile çadırının direğine bağladığı devesi arasındaki fark pek azdı .
Sayfa 121Kitabı okudu
Zekice
Tarım ve hayvancılığa uygun olmayan Mekke’de geçim ancak ticaret yapmakla mümkündü . Mekke’nin bir ticaret merkezi olabilmesi Arapların Kabe’ye duydukları kutsallık hissinin gelişmesine bağlıydı. Bu duygu ne kadar gelişir ve yaygınlaşırsa , Mekke ziyaretçilerinin saygısı da o oranda artacak , Kureyş’in ticareti ve geliri de aynı ölçüde artacaktı.
insan göz gibidir, her şeyi görür ama kendini göremez. tıpkı her şeyi tanımlayıp kendisi hakkında kesin bir tanım yapamaması gibi.
Reklam
Müctehidlerin, çalışmalarının en çok yoğunlaştığı saha, dünya işlerine ait kısımdır. Çünkü dünya işleri, örf âdet zaman ve mekânın farklılaşması ile değişir. Bunlar hakkında her asırda o asrın ihtiyaçlarına, o mahallin zorlamalarına göre ictihadlarda bulunmak lâzımdır.
Sayfa 305 - Marifet Yayınları 1998 BaskısıKitabı okudu
İctihad Ne Demektir?
Usul ilmi âlimleri, ictihad'ı "Dindeki zannî olan şer'i hükümleri tafsili delillerden çıkarma hususunda olanca gücü ile çalışmada bulunmaktır." şeklinde tarif ediyorlar. Bu çalışmayı yapana da Müctehid denir. Müctehid, kat'î delillerle sabit olmayan zannî delilleri, kitap, sünnet, icma ve kıyastan ibaret olan şer'i delillere uygun olarak halletmeye çalışır. Şeriatin esaslarını, umumî prensiplerini derinlemesine inceler, güç ve kudreti yettiği derecede inceden inceye araştırır ve düşünür. Ondan sonra -zamanın ortaya çıkardığı bir ihtiyacın sonuçlandırılması için- bir hüküm verir, bir kural ortaya kor.
Sayfa 301 - Marifet Yayınları 1998 BaskısıKitabı okudu
İçtihad her asırda, Müslümanlar üzerine kesin bir farzdır.
Sayfa 300 - Marifet Yayınları 1998 BaskısıKitabı okudu
156 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.