Yazar hakkında:
Gaziantep, 1981 doğumlu. İlk, orta ve lise eğitimini memleketi Gaziantep’te tamamladı. 1999 yılında Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Tarih bölümünü kazandı. Üniversiteden sonra sırasıyla Şanlıurfa, İstanbul, Erzincan illerinde görev yaptı. Günümüzde Nevşehir’de yaşamakta. Evli ve iki çocuk sahibi.
İlk kitabı Özgürlük ve Çi-Çi, 2020 yılında yayımlandı. Bunu 2021 yılında Yalnızlık ve Mengüberdî ve 2022 yılında Kötülük ve Cezmi kitapları takip etti.
Mehmet Kartal, Kara Kaplı Ak Kitap üst başlığıyla yayımladığı bu romanlarda tarihî ve biyografik bir ölçü izlemeye çaba gösterdi. İlk iki kitap doğrudan tarihî karakterlere yönelmişken serinin son kitabı olan Kötülük ve Cezmi, ilk tarihî romanımız olan Namık Kemal’in Cezmi romanına bir ilave olarak yazıldı. Deneysel edebiyat içinde kalmaya özen gösteren yazar, ilk kitabında Nurullah Ataç’a özenerek “ve” bağlacını metinden çıkardı, aşkın sonsuzluğunun ucuz söylemlere dönüşmesine bir tepki olarak her üç kitapta da “Aşk” kelimesini kullanmadı. Kendine özgün akıcı cümle yapısı ile metin içinde bir ritim oluşturmaya gayret gösterdi. Türkçenin ses ve söz zenginliğini eserlerinde yansıtmaya çalışan yazar, kendisini içinde yaşamış olduğu medeniyet dairesinin şaşkın bir tanığı olarak tanımlamakta ve çalışmalarına devam etmektedir.
Varsayımlara ulaşan arayışlarımın şüphe süzgecinden geçtiğini, önüme gelişlerinin ise merak denilen kurdun marifeti olduğunu söyleyebilirim. Ne mutlu kendini arayan ilme!
Hem dinler. O, can kuşu beni dinler. Soyu asildir çünkü. Söz söyleyen atasını hep dinler. Ateşten çıkan, ateş ile yıkanan, ateşten korkan oğlumdur o benim. Değilse de oğlumdur. Her kim ise de oğlumdur.
Mehmet Kartal Hayatım boyunca kimseye kitaplarımı okuyun demedim, demem. Ancak bir yazar olarak kendimi ortaya koymak zorundayım. Buna mecbur olmasam zaten yazmazdım.
Cezmi adlı romanını ilk tarihi romanımız olması hasebiyle birkaç defa okudum. (1999) Namık Kemal’in erken sayılacak ölümü üzerine kitabın devamını yazamadığını öğrendiğimde bu kitaba bir devam kitap yazma düşüncesi belirdi. Yaklaşık beş yıllık bir süre sonunda kitabı bitirdiğimde (2005) onu uzak bir unutulma köşesine ittim. Diğer tüm yazdıklarım gibi. 2020 yılında yazdığım kitabı tekrar elime aldım. Yaklaşık iki yıl boyunca imla ve benzeri düzeltmeleri yapmama rağmen ona ne bir satır ekleyebildim ne de çıkarabildim. Sonunda olduğu gibi yayımladım.
Kötülük ve Cezmi Kitap yayımlandıktan yaklaşık beş ay sonra Nevşehir Avanos’ta Şairler Sokağı diye dar bir sokağa girdim. O yazar bu şair diye gezerken Namık Kemal’in heykelini gördüğümde sanki uzun zamandır göremediğim bir dostla karşılaşmış gibi sevinmiştim. İşte o kare.
Çok okuyorum bu aralar. Geçmişte de çok okudum. Allah izin verirse ölene kadar da okumak istiyorum.
Ancak iş yazmaya gelince bilemiyorum. Kendimi yeterince ifşa ettim. Oysa bir sürü açık dosya beni bekliyor. Bir sürü ifşa.
Yazmayı durdurmak için yalnızlığımdan sıyrılmam gerekir. Oysaki bu yalnızlık bende ezelî vardı. Ve korkarım ki ebedî yaşayacak. Ben de kendimden değilse bile bir ustadan utanana kadar yazmaya devam edeceğim.
Cezmi romanını bitirir bitirmez ona bir zeyl yazmaya karar verdim.
Okuyanlar bilir. Cezmi, ilk tarihi roman olarak edebiyat tarihimizdeki yerini aldığında tamamlanmamış bir eserdi.
Bense o dönemlerde (2000’li yılların başında) Ortaçağ Avrupa tarihine enikonu yoğunlaşmıştım. Özellikle kilise ve onun toplum üzerindeki hegemonyasını Osmanlı’nın duraklama devrinde ortaya çıkan ve giderek bağnazlaşan toplum yapısını anlamak için kullanmaya çalışıyor, değişik işler peşinde koşuyordum.
Doğrusu
Ahmed Refik gibi tarihi sevdirmeyi kendime bir görev addetmiştim. Bunun için de roman yazıyordum ve bu görüşümü haklı çıkarmak adına “Tarih, edebiyat ile akar” diye bir aforizmam bile vardı.
Önümde Osmanlı’nın dini suistimal devrini anlatmaya çalışan Gani Ağa’nın hikayesi duruyordu. Tek yapmam gereken onu Cezmi’ye ulamaktı. Sanırım başardım. Yazdıktan sonra 17 yıl sakladım onu. İyice demlendi. Tam da bu bağnazlığın yeniden etrafı sardığını hissettiğim şu günlerde yayımladım.
Kitabın bir eksiği, günümüzde pek kullanılmayan kelime ve tamlamaların hepsi için açıklama getirmemiş olmam. Bunu neden böyle yaptım bilmiyorum. Galiba
Kötülük ve Cezmi’yi sadece onu anlayacak okurlar için yazdım. Bu nedenle okuması pek de kolay olmayan bir kitap. Yeni bir yazar için kötü bir tercih.
Yalnızlık ve Mengüberdi benim yayımlanan ilk uzun soluklu romanım. Eğer tarih okumayı seviyorsanız siyasi olaylar bakımından birebir işlenmiş bu kitabı seveceksiniz. Kitabı oluştururken çok katmanlı bir roman olması için epey uğraştım. Kronolojik açıdan örneğinin olmadığını sanıyorum. Tarihi olayların oluşumu, sırası ve sonrası tamamen kurgu dışı yazıldı. Türk İslam tarihi sentezinin yeni yeni filizlenmeye başladığı 13. asır toplumsal yapısı açısından ayrı bir çalışma ile birleştirildi. Moğol istilası döneminde yaşanan göçler ve sonuçları batılı kaynaklardan taranarak yazıldı. İran, Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan ve Anadolu coğrafyalarında yaşayan halkların 13. yüzyıl siyasi ve sosyal hayatı başka bir katman olarak asıl metne serpildi. Özellikle Erzincan ve çevresindeki eski yer isimleri bakımından yine örneği olmayan bir roman. Harizmşahlar’ın son dönemlerini merak eden bir okur için oldukça temiz bir tarih kitabı olduğunu bile söyleyebilirim.
Peki neden bir roman? Beni bu romanı yazmaya iten şey, kitapta okuyacağınız Otrar karakterini çok önceden tasarlamış olmamdı. Basit bir inşaat ustasının Moğol istilası döneminde başından geçenleri konu alan kurgusal metni hazırladığımda Otrar’ı çok sevdim. Kitabın asıl katmanı olan kurgunun baş kahramanı Otrar’a yakışır bir kitap olması için çabaladım. İşte karşınıza çok katmanlı
Puslu, soğuk bir kış akşamı çocuklarımı karşıma alıp ilkin onlara okudum bu metni. İkisi de babalarının kaleminden yazılmış bir kitabı dinlemenin huzuru içinde, dizlerimin dibinden ayrılmadılar. Alev yeleli at ile tarihe fantastik bir öge kattığımı, asıl anlatılmak istenenin geçmişi geleceğe taşıyacak bir vasıta olduğunu açıkladım onlara. Çi-Çi Yabgu, Türk tarihindeki ilk Mustafa Kemal Atatürk vakasıdır. Onun gayreti bir milleti bitti sanıldığı yerden diriltmeye yetmiştir. Uçsuz bucaksız bozkır ve iyi niyeti Çi-Çi Yabguya çok yardım etmiştir. Yazarından yapılmış bir inceleme de bu kadar olsun. Özellikle orta okul çocuklarına
Özgürlük ve Çi - Çi kitabımı tavsiye ediyorum. Bir solukta okunacak, yalın ve dokunduğu özler bakımından zengin bir kitap oldu.