Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mehmet Yaşar Soyalan

Mehmet Yaşar SoyalanSuriye yazarı
Yazar
8.0/10
2 Kişi
19
Okunma
1
Beğeni
752
Görüntülenme

Mehmet Yaşar Soyalan Gönderileri

Mehmet Yaşar Soyalan kitaplarını, Mehmet Yaşar Soyalan sözleri ve alıntılarını, Mehmet Yaşar Soyalan yazarlarını, Mehmet Yaşar Soyalan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
474 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Kitapla bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine tanıştım. Kitap dokuz ana bölümden ve her bölüm yirmi başlıktan oluşuyor. Kitapta özellikle günümüz kutsallık anlayışı ve kutsallığın kullanılarak sorumluluk ve sorgulamanın üzerinin nasıl örtüldüğü çarpıcı bir şekilde açıklanmış. Hayatımızda asıl olması gereken adalet kavramının kutsallık kılıfı ile tahrip edilmesi gayet güzel açıklanmış.Kitabın ilk bölümlerini son bölümlerine nazaran daha çok beğendim. Kutsallık ve adalet kavramlarını merak ediyorsanız kitabı tavsiye ederim.
Kutsalın Egemenliğinden Adaletin Egemenliğine
Kutsalın Egemenliğinden Adaletin EgemenliğineMehmet Yaşar Soyalan · İşaret Yayınları · 20121 okunma
Aslında adil olmak insan olmak demektir. Adil olmak, hem alemde hemde alemin yaratıcısıyla dost olmak demektir.adil olmak, aynı zamanda adaleti tahrip edenlere, adaleti uygularken de adil davranmak demektir. Çünkü adalet rahmet ve barıştır, kalplere te'lif eder, zihinlerdeki tortuları çözer, düşmanlıkları yok eder. Adaletin egemenliği ancak adalet, böyle algılandığında gerçekleşir. Yoksa adalet diye başka bir şeyin egemenliğini gerçekleştirmiş oluruz.
Sayfa 185 - İşaretKitabı okudu
Reklam
Vatanın kutsal olması, vatan için ölmeyi de kutsal hale getirir. Vatan için ölme algısı ve duygusu kutsal ise, bu yolda canından olan kişi de kutsal olur. Bu kutsallık algısı kişinin ölmesine neden olan öldürme ve ölme olayını tartışmayı devre dışı bırakır. Olayın kendisi olan ve asıl üzerinde durulması gereken çatışma veya savaşın konuşulmamasına neden olur. Çatışmanın nedenleri, tarafları, tarafların kimlikleri, ne için, nerede, ne şekilde ve hangi araçlarla çalıştıkları, işin gerisinde, komuta kademesinde kimlerin olduğu, bu çatışmaların siyasi, sosyal, ekonomik, bölgesel, ulusal ve uluslararası ilişkileri ve sonuçları gündeme gelmez. Tüm bu sorular ve sorunlar "vatan sağolsun", "şehitler ölmez" anlayışının, sloganlarının örtüsü altında kalır. Üstelik bunlar, ortada fiili bir ölüm, hayatla ilişkisi kesilmemiş bir beden varken onun önünde yapılır. Kutsallık duygusunun en üst üst noktasında yaşandığı bir ortamda kimsenin aklına bir adalet talebinde bulunmak gelmez. Duygu yoğunluğu ve toplumsal heyecan adalet talebinin üstünü örter. Hatta böyle bir talep, kutsalın çiğnenmesi olarak algılanır. Sorunun birinci derece yakınlarının aklına böyle bir talaep gelmez, istisnai olarak gelse bile günah işlemiş olmanın haleti ruhiyesi ile kendi nefsine kahreder de sadece dudaklarını ısırmakla yetinir.
Sayfa 68 - İşaretKitabı okudu
Kur'ân'ın konuları arasındaki ilişki ve bütünlüğü kavramak, aynı zamanda, yaşanan hayatı en doğru anlamaya da yardımcı olacaktır. Çünkü olayın bütününü görmeye alışmış bir beyin, hayatı da bir bütün olarak algılayacak, parçacı yaklaşımlardan uzak duracaktır. Orman içerisindeki bir ağaca takılıp kalmayacak, ormanın tümünü görmek isteyecek ve tavrını ondan sonra netleştirecektir. Böylece davranışlarındaki doğruya isabet ve güzeli yakalama oranı da yükselecektir. Mehmet Yaşar Soyalan/Kur'ân Meâli Okuma Kılavuzu
"Kur'an, bireyin zihin dünyasına seslendiği gibi, onun hem bireysel anlamda hem de toplumsal anlamda yaşantısına da seslenmektedir. Bu nedenle, Kur'an insanoğluna yaşanılsın diye gönderilmiştir. Ancak onun yaşanabilmesi için de kavranması gerekmektedir. Kavranmayan bir emrin, bir buyruğun davranış olarak ortaya çıkması mümkün müdür? Bir buyruğun davranışa dönüştürülebilmesi için içselleştirilmesi gerekir. İçselleştirilecek bir buyruğun da önceden kavranma zarureti vardır."
Sayfa 236Kitabı okudu
"Örneğin Kur'an'ın ortaya koyduğu inanç yapısı, sadece beyinde veya kalpte olup biten bir şey değildir. O (iman) kalpte kökleşip, yerleşmenin yanı sıra bireysel ve toplumsal hayata da yansımak durumundadır. Aynı şekilde ibadet dediğimiz rükünler de sadece bireyin yüreğinde oluşan duygular ve sadece Tanrısı ile kendi arasındaki bir rabıta değildir. Hemen hemen bütün ibadetlerin toplumsal bir yanı, topluma yansıyan bir yanı vardır."
Sayfa 235Kitabı okudu
Reklam
"Kısacası Kur'an bir hayat kitabıdır. Bize hayatı nasıl algılayacağımızı ve nasıl yaşayacağımızı anlatır. O, insanın ve toplumun öncelikle değer yargılarını, eşyaya bakışını, onlardan ne anladığını, dünya ve öte dünya anlayışlarını sorgular. Sonra tenkit ettiği bu görüş ve yapılar karşısında kendi anlayışını vaaz eder."
Sayfa 235Kitabı okudu
  "Kur'an'ı anlama çabasında olan kişi, aynı zamanda onu anlatmak, yani anladığını başkasına ulaştırma çabası içerisinde de olacağı için insan, toplumu muhatap almak durumunda kalıyor. Öyle olunca da toplumun kabulleriyle karşı karşıya kalıyor. Bu kabulleri görmemezlikten duymamazlıktan gelemiyor. Bu kabulleri bir şekilde yorumlamak veya yanlış ise düzeltmek durumunda kalıyor." 
Sayfa 229Kitabı okudu
Yaftalamanın modası geçse keşke
"Çok değil bundan daha 15-20 yıl önce 'meal okunmalıdır, Kur'an anlaşılmalıdır, inandıklarımızı Kur'an'a vurmalıyız, Kur'an'ı ölçü almalıyız' demek cesaret isterdi. Yaftalar hazırdı. Hemen Vehhabi olurdunuz, mezhepsiz, hatta sapık olurdunuz. Tefsir okuyanlara da iyi gözle bakılmazdı. Hatta bugün herkesin baştacı ettiği Fi Zilali'l Kur'an, Tefhimu'l Kur'an gibi tefsirler ambargolu kitaplar arasındaydı... Bugün o köprülerin altından çok sular aktı. Artık belli veya özel kesimlerin dışında herkes; 'Kur'an anlaşılmalı, okunmalı' diyor. Kur'an ile ilgili kitaplar en fazla ilgiyi görüyor."
Sayfa 163Kitabı okudu
   "Meal veya tefsiri, bakış açımızı yeniden gözden geçirmek, Kur'an'a göre düzenlemek için mi okuyoruz; yoksa, halihazırdaki düşüncelerimizi tasdik ettirmek için mi? Bunun sağlıklı ve samimi bir sağlamasını ve öz eleştirisini yapmak durumundayız." 
Sayfa 137Kitabı okudu
Reklam
"Eğer Kur'an fakirlere verin dediği halde okuyucu vermemek için gönlünde mazeretler üretiyorsa, yalan söylemeyin, insanları aldatmayın, kazıklamayın, zulmetmeyin, zulme ortak olmayın diyor da o bunları hafife alır davranışlar sergiliyorsa, Kur'an'ın kendisine açılmasını, kendisini sarmasını, kendisi de okuduklarından zevk almayı beklememelidir."
Sayfa 122Kitabı okudu
 "...meal okuyan insan okuduğu metinle arkadaş, dost olmasını bilmelidir. Bilmelidir ki bu dost, kendisini sürekli doğru yola (sıratı müstakime) çağırmaktadır. Yanlışlardan dönmesini istemektedir. En önemlisi de asıl hayat olan ahirette mutlu olmasını istemektedir. Bunun için de okuduğu, anladığı şeyleri, davranış haline dönüştürmesi gerekmektedir."
Sayfa 121Kitabı okudu
 "Meal okumak, Kur'an'ı anlamanın ilk aşaması ve en kolay yoludur. Arapça bilmeyenler için ise yegane ve vazgeçilmez bir yoldur. Kur'an'ı anlamaya çalışmak, onu anlatmak, okumak ve okutmak ilimlerin en önemlisi/faziletlisi olarak kabul edilir. Üstelik Kur'an'ın isimlerinden biri de 'ilim'dir. Bu 'ilim'den en dar anlamıyla da olsa pay almanın bir yolu da Kur'an mealini okumaktır."
Sayfa 119Kitabı okudu
"Meal okurken üzerinde duracağımız önemli bir konu da onu maymun iştahlılıkla yarım yamalak değil, düşüne düşüne en önemlisi de sonuna kadar okumaktır. Bir kere okumakla yetinmemeli, bu okumayı birkaç kez tekrarlamalıdır. Okuduğu ayetler ile davranışları arasında ilintiler kurmalı, inandıklarını, düşündüklerini, yaşadıklarını sorgulamalıdır."
Sayfa 117Kitabı okudu
"Meal okumanın bir nevi Allah ile bir konuşma olduğunu bilen bir insan, okuduğu şeylerin anlamını ve amacını daha iyi kavrar. En azından onu daha iyi kavramak için daha fazla gayret gösterir, Anladığını uygulamaya geçirerek, Allah'tan kuluna doğru, tek taraflı olan konuşmayı böylece (dinlediklerini uygulamasıyla) kulundan Allah'a doğru çevirerek çift taraflı bir konuşmaya dönüştürmüş olur. Böylece vahiy sadece bir söz olmaktan çıkıp yaşam biçimine, bir örnekliğe,  (usvetül hasene'ye) dönüşmüş olur." 
41 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.