Melissa, ABD'nin güney kesiminde kocası ve üç çocuğu ile birlikte yaşıyor. Bilim kurgu ve fantastik türlerinde yazıyor. En büyük hayali tüm dünyayı gezmek ve belki bir gün kayıp şehir Atlantis'i bulabilmektir. Onu genellikle bir elinde kitap diğerindeyse bir kutu Dr Pepper ile görebilirsiniz; ya da bir sürü çikolata tüketirken...
*Kişisel sitesinden alınmıştır: melissa-hurst.com/?page_id=6
Son zamanlarda okuduğum en güzel kitaplardan biriydi desem yeridir. Kitaplığımda aylardır bekliyordu, elime aldıktan sonra bırakamadım bir kaç saat içinde bitti. Zaman yolculuğu konulu şeyleri çok seviyorum. Bu kitap bana dizi olarak The Umbrella Academy'i kitap olaraksa Chronos Dosyalarını (o da baya iyidir)anımsattı. Baş karakterler Bridger ve Alora. Bridger 2146 yılında yaşayan bir genç, aynı zamanda zaman yolculuğu yapmayı sağlayan özel bir gene sahip ve bu gene sahip insanların öğrenim gördüğü bir akademide öğrenci. Babası yakın zamanda öldüğü için ruhsal bir çöküntü yaşıyor. Akademinin verdiği bir görevde zamanda geriye 2079(?)lu yıllara gidiyor ve ölü babası aniden karşısına çıkıp Alora'yı kurtarması gerektiğini söyledikten sonra kayboluyor. Kimisi ona inanıyor kimisi ise halüsinasyon gördüğünü savunuyor. Bridger ise bunun bir halüsinasyon olmadığından emin. Araştırmalar sonucunda 2013 yılında yaşayan Alorayı buluyor. Onu neyin bu kadar özel yaptığını ve babası ile ne alakası olduğunu bulmak için zamanda geriye gitmesi gerek. Fakat bunun için serbest sıçrayış yapması gerek. Serbest sıçrayış (hükümetten izin almadan zamanda sıçrayış yapmak) hem yasadışı hem de çok tehlikeli. Bridger bunu göze alıp 2013e dönüyor ve olaylar bu şekilde başlıyor. 390 küsür sayfa olmasına rağmen elinizde eriyip gidiyor. Kesinlikle tavsiye ederim.
Kitaba büyük beklentilerle başlamadım aslında. Bu kadar güzel olacağını tahmin etmemiştim. O kadar sürükleyici o kadar akıcı ki elimden düşüremedim. Biraz konusundan bahsedeyim.
Alora 2013'te Grace Halasıyla yaşayan kendi halinde bir kız. Bazen birileri tarafından takip edildiğini hissediyor. Bazen de anlam veremediği baygınlıklar geçiriyor. Gerçek ailesini falan bulmaya çalışıyor.
Bridge ise 2146'da yaşayan ve zaman yolculuğu yapabilme yeteneğine sahip genç bir erkek. Babası ölmüş ama Bridge'ye Alora'yı kurtar demiştir.
Kitapta anlam veremediğim ya da çok saçma dediğim hiçbir yer yoktu. Karakterleri çok sevdim özellikle kız karakter çok güçlüydü bence. Kitabı herkese öneririm. İkinci kitabı çıkmış onu da yakında alıp okurum herhalde.
Kitap tek kelimeyle harikaydı. Rahatlıkla okuduğum en güzel bilim kurgu kitapları arasında olduğunu size söyleyebilirim. Yazarın ilk kitabı olmasına rağmen bence gayet başarılıydı. Okumaya başladığım anda beni hemen içine çekti. Çok kolay okunan bir dili vardı. Bir bölüm daha bir bölüm daha derken kitap çabucak bitti zaten.
Öncelikle konunun ilgi