Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Merve Kavakçı

Merve KavakçıÖrtünün Altında Kalanlar yazarı
Yazar
8.3/10
3 Kişi
14
Okunma
1
Beğeni
283
Görüntülenme

Merve Kavakçı Gönderileri

Merve Kavakçı kitaplarını, Merve Kavakçı sözleri ve alıntılarını, Merve Kavakçı yazarlarını, Merve Kavakçı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
128 syf.
·
Puan vermedi
Biz kadınları kendi sapkın düşüncelerinizden, ayrışma/ayrıştırma bahanelerinizden uzak tutun! Uzak durun! "Haydi kızlar okula!" sloganı ile başörtüsü yasağı arasında sıkışanlar, hiçbir yere "sığdırılamayanlar"... Beyan Yayınları'ndan çıkan Merve Kavakçı'nın kelemi ile ilk defa hemhal oluyorum. Gazete yazılarından derlenenen
Örtünün Altında Kalanlar
Örtünün Altında KalanlarMerve Kavakçı · Beyan Yayınları · 200010 okunma
Başörtülü, şimdiler de yıllarca "resmedildiği" gibi ne cahil, ne beceriksiz ne de kötü kalpli ve hoşgörüsüz. Tam tersi.
Sayfa 96
Reklam
Başını örten kadın, istesek de istemesekte de ilelebet var olacak. Ayaklar baş oldu diye düşünsek de, için için onlara acısak da, "Şu hâlleri ile bizi nasıl dışarda temsil ediyorlar" diye yakınsak da, onları bir oryantalist titizliği ve yılmazlığıyla incelesek de onlar - başörtülüler - hep var olacaklar.
Sayfa 81
Kadın üzerinden yürütülen soğuk savaşlara devam... Dünyanın neresine bakarsınız, insanlığın en büyük katliamlarının yapıldığı mekanlardan, Bosna'dan, Ravanda'dan, Filistin'den veya soğuk savaşların merkezinde olan ülkelerden hep aynı haykırışlar yükselir... Kadın üzerinden yapılan savaşların haylarışlarıdır bunlar. Türkiye de bu genel kurala istisna teşkil etmiyor. "Kadın" olgusu her türlü savaşın, tartışmanın, projenin merkezinde. İstiklal Savaşı sırasında ülkenin "kadın"a dayanarak direnmesi Nene Hatun'la zafere koşması, düşmanın yine Türk kadını üzerinden muhatabını zarara uğratma çabası, Türk insanın buna karşı onurlu "yükselişi"... Cumhuriyet'in ilanı ile yine kadın üzerinden başarılmaya çalışılan bir "batılılaşma" projesi... Yine "kadın"ın ülkesinin batıya açılan penceresi olarak gösterilme gayretleri sonucunda, bu projenin en temel öğesi haline gelişi... Ulus-devletin oluşumunda, millileşmenin sağlanmasında olmazsa olmaz bir devlet-kadın politikası... Siyaset bilimine feminist elestiri getirenler, sayıları az da olsa, kadının "işlevselleştirilme"si üzerine uzun zamandır kafa yoruyorlar.
Sayfa 63
Şunu iyi tespit etmek lazım: Biz başörtülüler, kendi problemimize sahip çıkmadıkça, özgürlüğü ve "eşitlik" hakkını gönülden istemedikçe, bu problem çözülmeyecektir. Günün sonunda bu, bir kadın "ayrımcılığı"dır. Kadın sahiplenmedikçe çözüm de gecikecektir. Sosyal bir güç olduğumuzu unutmayalım.
Sayfa 59
Reklam
Türkiye'nin en yüksek puanla ogrenci alan Tıp fakültesine girebilmişliği, dilini bilmedigi yepyeni bir mekana yalnız başına göçe zorlanışı, oranın dilini öğrenip hekim oluşu, yetmedi bir de doktora yapışı, o da yetmedi bir tane daha, bu sefer de Siyaset Bilimi'nde doktora tezi yazmaya hazırlanışı, "sıradanlaştıran" başörtülünün "gücünü" ve eşzamanlı "soluşunu" haykırışın resmi, bu. Türk Viyana kapılarından döndü; ama "başörtülü" orayı çoktan fethetti, Yılgın da olsa!
Sayfa 58
Onları hep kırıp doktuler. Önce onları "veba"ladılar. Sonra kocalarına bulaştırdılar. Kendi başına, kocasının başına, oğlunun başına dert "oldurulan" kadınlar bunlar. Yük kadınlar. Yüklü kadınlar. "Nerede, nasıl davranacağını bilen", saçları salınmış kadınlar karşısında yerin dibine sokulan, gömülen kadınlar. "Nerede ne yapılacagını bilmeyen" kadınlar. Başörtülerinin esiri yapılan, onların bir boğumunda öldürülen kadınlar. Bütün özgürlükleri, bilgileri, görgüleri, kuvvetleri, başkalarınca, başlarındaki örtüye sarmalanan, kefenlenen, yok edilen kadınlar bunlar.
Sayfa 51
"Haydi kızlar okula!" sloganı ile başörtüsü yasağı arasında sıkışanlar, hiçbir yere "sığdırılamayanlar"...
Sayfa 44
Ne yapmalı bunları? Nereye kapatmalı, hapsetmeli onları. Belki de boğmalı. Bir bir! Boğum boğum boğmalı onları! Vazgeçmeyişlerinin hesabını her bir boğumda bir kez daha sormalı! Yılmadılar. Yılmadılar bir türlü! Yıldıramadık bir türlü! İş yok dedik, aş yok dedik, eğitim yok dedik, biz laikler, kendini her şeye layık, onları hiçbir şeye layık göremeyenler. Yine de yılmadılar! Yılmadılar bir türlü! Hep beraber linç etmek istedik onları. Dindarı, dindar olmayanı hep beraber çalıştık yok etmeye onları. Yok etmek! "Hiç" saymak! Hiçe saymak! "Yok" saymak. Yok yere saymamak. Ezmek, buldozerlerle ezmek!
Sayfa 15
Reklam
Düşünebiliyor musunuz?.. Şekle, şemâile "takılıp kalmak" ne kötü bir şeydir, görünüşün ötesine geçememek, saplanmak ne kadar daraltır insanı?
Bir kadın, geleceğine dair yeşeren umutları elinin tersi ile itmeyi, zamanın belirsizliği içerisinde nerede ve ne şekilde biteceğini bilmediği bir savruluşla savrulmayı neden göze alır?
Bakın, geçen hafta aldığım, beni uykusuz bırakan mektuplardan birinde, bir genç kızın halet-i ruhiyesi nasıl yansıyor, kalemine: "...Bana gelince 2. dönem okula hiç gidemedim, dershaneye yazıldım. Okuldan benimle beraber ayrılan arkadaşlarına dershanede işlediklerimizi anlatıyorum şimdi. Okul birincisi ve dönem sonunda takdir puanını
16 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.