Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Metin Leblebici

Metin LeblebiciDevrim'in Arabaları yazarı
Yazar
7.8/10
5 Kişi
16
Okunma
0
Beğeni
288
Görüntülenme

Metin Leblebici Sözleri ve Alıntıları

Metin Leblebici sözleri ve alıntılarını, Metin Leblebici kitap alıntılarını, Metin Leblebici en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Atatürk, Türk Tayyare Cemiyeti'nin kuruluşundan sekiz ay sonra Kayseri'de bir uçak fabrikasının kurulması yönünde kesin direktifini verir. Eskimiş ve demode olmuş teknolojilerin üstüne bir de para verilerek ülkeye sokulmasına karşıydı. Ulu- sal Savunmaya dair görüşünü şöyle açıklamıştı: "Eskimiş teknolojileri değil, en yeni
Atatürk, 1926 yılında daha zor şartlarda ve daha büyük proje olan uçak fabrikasını, istikbalin göklerde olduğuna ina- narak kurmuş, fabrika henüz üretime başlamadan şirketin Al- man ortağının ortaklıktan ayrılması gibi birçok zorluklar aşıla- rak uçak üretimine başlanılmış, ancak ondan sonra gelenler bu davaya onun kadar inanmadıklarından uçak fabrikalarımız kapatılmıştı. Bu tarihten otuz beş yıl sonra mevkidaşı Cemal Gürsel Devrim projesini başlatmış, ancak çeşitli baskılar ve telkinler -kendi ifadesiyle uyutmalar- karşısında Devrim oto- mobilinin benzini bitip durması bahane edilerek, başta kendisi olmak üzere dönemin yetkilileri bu projeye sırtlarını dönmüş- lerdir. O tarihlerde Güney Kore de askeri darbe ile yönetiliyordu. Ekonomileri de, otomotiv sanayileri de Türkiye'nin çok geri- sindeydi. Onlar da yerli otomobil çalışmalarına o yıllarda baş- lamışlardı. Uyumadılar, uyutulmadılar, baskılara da boyun eğmediler. Kalpleri ülkelerini kalkındırma aşkıyla yanıktı. Ekonomilerinin montajla değil yerli üretimle, Ar-Ge çalışmala- rıyla, ihracatla gelişeceğini daha o yıllarda gördüler. Ve bugün dünya çapında çok sayıda otomobil markaları var, ekonomileri de bizden fersah fersah ileride. *** 1961 yılında dört adet üretilen DEVRİM Otomobillerinden sadece birisi günümüze ulaşmıştır. Türkiye Lokomotif ve Mo- tor Sanayi A.Ş. TÜLOMSAS/Eskişehir bahçesinde, özel olarak yapılan camlı garajda muhafaza edilen DEVRİM Otomobili halen çalışır durumdadır
Reklam
Devrim kimdi, bu arabaları yapmak cinayeti bile göze alacak kadar neden bu denli önemliydi? Nedeni, Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllarda yaşanmış tarihi bir olaya dayanıyordu.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'na yetiştirilmek üzere TCDD organizasyonunda yirmi üç mühendis ve iki yüz kadar işçinin olağanüstü gayretleri sonucunda, dört buçuk ay gibi dünya rekoru sayılabilecek kısa bir sürede yoktan yeni bir otomobil prototipi yapılmasına rağmen, devamında neden Devrim oto- mobilinin seri üretimi yapılmayarak proje rafa kaldırılmıştı?
Handan, Atatürk ilke ve inkılaplarına gönülden bağlıydı. Ancak Atatürk'ün bir masal kahramanı gibi insanüstü, erişile- mez, kusursuz ve mütedeyyin kesimleri rahatsız edebilecek şekilde olduğundan daha farklı anlatılmasını anlayamıyordu. Atatürkçülük bu ülkenin ortak değerlerindendi ama Türk ol- manın, bu ülke vatandaşı olmanın bir şartıymış gibi dayatıl- masını da, din gibi Atatürkçülüğün de siyasal rant ve kutup- laştırma aracı olarak kullanılmasını da anlayamıyordu. Handan, herkes gibi Atatürk'ün de soyu sopu ve özel haya- tıyla değil, ülkesine ve insanlığa yapmış olduğu katkıları ile ilgilenirdi. Atatürk'ü değersizleştirmek için özel konularını yalan ve iftiralarla harmanlayıp gündeme getirenleri ise hiç anlayamıyordu. Magazinden öteye geçmeyen bu yalanlar doğ ru bile olsa ne önemi vardı ki. Kimseye faydası olmayan böyle boş şeylerle ilgilenmezdi. Kazandığı savaşlar, daha çok da fi- kirleri ama en çok da sanayileşme ve tam bağımsızlık politikas izleyerek emperyalizme karşı mücadelesi onu derinden etki lemişti. Temel sorunlarımızın çözümü için, ölümünden sonra terk ettiğimiz Atatürk'ün sanayileşme ve tam bağımsızlık politika larına yöneleceğimize, neden kimseye fayda sağlamayacak boş şeylerle zaman tüketiyorduk?
Hitler'i Hitler yapan önce Alman halkı, sonra Alman yargi- sıydı. 1933 yılında iktidara geldiğinde, ezilmiş ve aşağılanmış bir halk, ekonomik ve siyasal buhran içinde debelenen bir ülke devralmıştı. Ülkesini içinde bulunduğu bu çaresiz ve perişan halden, bu bunalımdan kurtarma vaadiyle bir kurtarıcı olarak iktidara gelmişti. Arkasında büyük bir halk desteği vardı. Bu destek öyle bir sevgiydi ki Sovyet Ordusu Berlin'e dayandı- ğında bile Alman halkı Hitler için ölüme hazırdı. Tabii her za- man yanında olan ve ona sahip olduğu gücü veren hâkim ve yargıçları da. Alman yargı mensupları en baştan Hitler'e karşı dik durabilseydi, Hitler sahip olduğu güce ulaşabilir miydi? Hitler'e bağlılık yemini edip, kanun demek Hitler demektir diye övünmek yerine anayasaya bağlılıktan vazgeçmeselerdi, bu kadar zulüm ve dünyanın gördüğü en büyük felaket olan Hitler'in başlattığı İkinci Dünya Savaşı yaşanır mıydı? ***
Reklam
Üniversite sınavında iyi bir bölüm kazanabilmek için sadece derslerine odaklanıyordu. Sınavda çıkmayacak konularla ilgilenmek ona göre zaman kaybıydı. Müzik, resim veya başka bir alan üzerine belki çok büyük bir kabiliyeti vardı ama bilmiyordu, yeteneklerinin farkında bile değildi. Hayatı test çözmekten, seçenekleri ise alfabenin ilk beş harfinden ibaretti. Sistem onu, kendini tanımaya ve buna göre kendi seçeneğini üretmeye değil, yıllarca sürecek bir maratonun ardından gireceği birkaç saatlik bir sınavda çözeceği test sayısına göre herkese sunulan seçeneklerden istediği birini seçmeye yönlendirmişti. Bir maratoncu gibi uzun bir kulvarda hedefine kilitlenmiş, başka hiçbir uğraşla, başka hiçbir seçenekle ilgilenmeden bir yarış atı gibi koşturuyordu. Yüzbinlerle yarışıyordu. Yıllarca süren yarış bitmiş ve istediği bölümü kazanmıştı. Bu yarışın sonunda bir mühendis kazanılmıştı; belki de bir sanatçı, belki bir müzisyen kaybedilmişti.
Ülkedeki durum Papaz Martin Niemöller'in ifade ettiği gi- bivdi: "Naziler komünistleri içeri tıktıklarında sesimi çıkartma- dim, çünkü komünist değildim. Sosyal demokratlan hapsettik- lerinde sessiz kaldım, çünkü sosyal demokrat değildim. Sonra sendikacıları aldılar protesto etmedim, çünkü sendikacı değil- dim. Yahudileri aldıklarında protesto etmedim, çünkü Yahudi değildim. Benim için geldiklerinde, protesto edecek kimse kalmamıştı."
Tarih göstermiştir ki;kendi profesörüne,kendi mühendisine,kendi halkına değil de başkalarına güvenip onlara inananlar yanılmaya ve aldatılmaya mahkumdur.
Kendi varlığını bile amacına feda edebilen insan iradesine karşı hiçbir güç direnemez.
14 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.