Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Michael W. Dols

Michael W. DolsMecnun yazarı
Yazar
8.3/10
4 Kişi
8
Okunma
2
Beğeni
898
Görüntülenme

Michael W. Dols Sözleri ve Alıntıları

Michael W. Dols sözleri ve alıntılarını, Michael W. Dols kitap alıntılarını, Michael W. Dols en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Evliya Çelebi'ye göre Edirne'deki Bayezid Hastanesi'nin kasasında hastaneye haftada üç kez gelen üç hanende ve bir flütçü, bir kemancı, bir armonikacı, bir simbalci, bir arpçı, bir arp-simbalci ile bir udiden müteşekkil yedi müzisyen için ayrılmış bir fon vardı. Müzisyenler, altı farklı beste çalarlardı ve delilerin çoğunun bu "ruhun gıdası"yla rahatladıkları söylenirdi. Aynı zamanda hastalar hekimlerin talimatlarına göre özenle beslenirlerdi. Haftanın iki günü hastanenin ilaç deposu "şehrin bütün hastalarına" açılır ve onlara parasız ilaç ve macun verilirdi.
Pavlus kısaca şöyle demişti: "Aranızdan biri bu çağın ölçülerine göre kendini bilge sanıyorsa, bilge olmak için akılsız olsun! Çünkü bu dünyanın bilgeliği Tanrı'nın gözünde akılsızlıktır."
Reklam
İlginç bir etimolojik bağlantı
Arapçada "cnn" kökünden gelen kelimeler "saklamak", "gizlemek" manası içerir: "cenin" (karında saklanan), "cennet" (saklı bahçe) gibi. "Mecnun" ise aklını saklayan demektir.
Bak hele ellerindeki güllere; Yayar rayihasını yapraklarını dökenlere; Aşk ateşinin kavurduğu kalp gibi Yanıp kül olurken devam eden sevmeye
Orta Çağ'da kimi tedavi yöntemleri
İbn Sina bu tedavilerin çoğunun ilgili hastalığın altında incelendiğini söyler. Bulanıklığın yanı sıra zayıflık ve iltihaplanma belirtileri görülebilir ve bu durumda hastayı şiddetle tokatlamak gerekir. Diğer zamanlar hastaya iyi gelen bir şey de hastanın başına kelle paça çorba dökmek ve hastaya her gün şeytan şalgamı vermektir. Eğer başka hiçbir şey işe yaramazsa hastanın başını haç şeklinde yakarak dağlamak gerekir.
Aşk, insan varlığının doğal ve arzu edilen bir yanıdır,
Reklam
Er-Râzî örneğin hırslı kimselerin genelde âşık olmadığını, âşık olsalar da bu durum onları aşağıladığı için aşkın etkisinden kolayca kurtulduklarını söyler, yalnızca bedeviler gibi kaba insanlar bu hastalığın kurbanıdır. Aşk hastalığı için Er-Râzî'nin tedavisi, eninde sonunda ölümün sevenleri ayıracağını hatırlatarak hastayı sevdiğini görmekten vazgeçirmekti. Fiziksel aşkın güçlü bir psikolojik bağlılığa dönüşmesine izin verilmemeliydi, tek alternatif kişinin hayatta kendisine daha önemli başka hedefler belirlemesiydi.
İbn Sina'dan Tedavi Taktikleri (Gülmedim dersem yalan söylerim.)
Yaşlı kadınlar hastanın sevdiğini tesirli bir biçimde kötüleyip kişiyi bu hayranlığından vazgeçirebileceklerinden oldukça işe yararlar. Bu kadınlar hastanın sevdiği kadının kılığına bürünüp onun fiziksel özelliklerine uygun olarak vücutlarının belli kısımlarını hayâsızca ifşa eder ve bu kadını gülünç duruma düşürürler. Kadınlara taş çıkartan efemine erkeklerin haricinde âşığın arzusunu başka birine yönlendirmede yaşlı kadınlar bu işte erkeklerden daha iyidirler.
Bu bakış açısıyla İbn-i Teymiyye, Hz. Muhammed'le evliyaların Allah'la kulları arasında aracılık ettiği fikrine ve böylelikle özellikle Hz. Muhammed'in Medine'deki mezarıyla evliyaların mezarlarına yapılan ziyaret ve ibadetten pek de farklı olmayan yüceltme olmak üzere, böylesi kült uygulamaların tamamına savaş açmıştır. (...) Ne gariptir ki öldüğü zaman naaşı hapishaneden mezarlığa götürülürken evlerin çatılarından sarkan kadınlar onun tabutuna dokunup manevi faziletinden nasiplenebilmek için başörtülerini aşağıya sallandırmışlardı.
Kara Safra
Ruhsal bozukluklara ilişkin olarak kara safranın etiyolojik bir kaynak olduğuna inanılırdı. Yunanca melaina chole ya da Latince atra bilis, korku ve üzüntüyü içeren akli dengesizlik anfamına gelebilse de genellikle vücuttaki kara safraya ilişkin bir durumdu. Aslında kuru ve soğuk kara safra, bütün canlıların hayatta kalabilmek için ihtiyaç
Reklam
Galen, insan vücudunda üç ana organda üç ayrı güç, yeti olduğuna inanıyordu. Bu güçlerin birbirleriyle etkileşimi bütün fizyolojik süreci yönlendiriyordu. Ruhun şehvet ve iştah yetisi karaciğerde olup döllenme, büyüme ve beslenmeden sorumluy­ du. Kalpteki hiddet yetisi cesaret, öfke ve sevinç gibi duygulara yön veriyordu. Beyindeki rasyonel yeti ise insanlara özgüydü ve fizikseldi. Bu son yeti üç işlevden sorumluydu: duyular, istemli hareket ve otonom entelektüel etkinlik. Hipokrat ve Platon'un takipçisi Galen duyuların ve bilincin merkezinin beyinde, Aris­ toteles ve Stoacılarsa kalpte olduğunu düşünmüştü. Kalple bey­ nin işlevini açıklamak için Galen, insan vücudunda iki ruhun ya da pneumatanın olduğunu öne sürmüştü: kalpteki yaşamsal pneuma ile beyindeki psişik pneuma.21
Budala bilge bir maskara, soytarı ya da korkusuz bir toplum eleştirmeni olabilir
. Hz. Muhammed hastalara şifa dağıtma benzeri mucizevi güçlere sahip olduğunu yalanlamış olsa da dindar Müslüman­ lar onun tanrıyla konuşup mucizeler yarattığına inanmışlardır. Sonuç olarak "ortaçağ Hz. Muhammedi" ortaçağın sonlarında ilahi inayetle gerçekleştirdikleri daha küçük mucizelerin yanı sıra sayılan hayli artan evliyalar için bir örnek teşkil eder. Mu­ cizeler gerçekleştiren bir Muhammed'e ve evliyalara olan inan­ cın gelişimi, muhafazakar-Sünni bakış açısından bakıldığında sıra dışıdır. Bu durum esasen fethedilen topraklarda Hıristiyan inanç ve alışkanlıklarının ilk Müslümanlar üzerindeki etkisinin doğrudan bir sonucu olarak görülebilir. Dindar Müslümanların ve özellikle tasavvuf ehlinin Hz. Muhammed'i bu şekilde ye­ niden yorumlayarak evliya kültüne zemin hazırladıklarını dü­ şünmek çok tabiidir. Bizatihi MüsH:iman tasavvufu, evliyalık müessesesi için bir gerekçe olmasının yanı sıra, bireysel sofu dindarlığından bu kültü yaratip destekleyen kolektif tasavvufa ortaçağda evrilmiştir. Evliya mezarı olan yatırlar Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da hemen her yerde karşımıza çıkar ve bugün hala inananlar için bir şifa kapısıdır. Dini tedavi yolları benzer­ likler gösterse de özellikle deliden şeytan çıkarma, Müslüman evliyalarının Hıristiyan azizlerinde olduğu gibi ortak bir vasfı olmamıştır.
Potifar'ın karısı Züleyha'yla Yusuf'un aşk hikayesi de İran şiirinde tasavvufi aşk olarak iş­ lenmiştir. Züleyha'nın Yusuf'a duyduğu delicesine aşk, tanrıya duyulan coşkun aşkı karakterize eder.
. Hem siyah, hem de beyaz çöplemeden sık sık bahsedilir; bu bitki antik dönemde birçok hastalık, özellikle ruhsal bozukluk­ lar için yaygın olarak kullanılırdı ve Galen bu bitkinin arındırıcı olarak vücudu temizlemek için kullanılmasını tavsiye etmişti.3
49 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.