Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Muallâ Uydu Yücel

Muallâ Uydu YücelBozkırın Asenaları yazarı
Yazar
8.3/10
3 Kişi
30
Okunma
9
Beğeni
1.033
Görüntülenme

Muallâ Uydu Yücel Sözleri ve Alıntıları

Muallâ Uydu Yücel sözleri ve alıntılarını, Muallâ Uydu Yücel kitap alıntılarını, Muallâ Uydu Yücel en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Bir kadının başı daima ismet ve insaniyet ipliklerinden örülmüş bir perde olsun.”
Sayfa 179Kitabı okudu
“kanun iyi bir şeydir; ama kanundan da iyi olan onun adalet ile uygulanmasıdır”
Reklam
Sadece Türk tarihinde değil dünya tarihinde de devlet yöneten ilk kadın hükümdar unvanı taşıyan Tomris Hatun,cesareti,savaşçılığı ve adil yönetimi ile Türk tarihinde hak ettiği yeri almış ve bu muhteşem tarihe damgasını vurmuştur.
“Kana susamış Kirus! Sen oğlumu mertlikler değil o içtikçe zıvanadan çıktığın şarapla öldürdün.Ama yemin ederim ki seni kanla doyuracağım.”
Dünya ihtiyardır ve senin baht yıldızın gençtir İhtiyarın kendi nöbetini gence vermesi iyi olur
Sayfa 165Kitabı okudu
Bulgaristan ve Yunanistan'da Peçenek veya Kuman/ Kıpçaklara ait olduğunu bildiğimiz yerler arasında Lofça, Troyani Lukovit, Teteven, Orhaniye, Vraca, Pirdop, Sofya, Çaribod, Radomir ve Selvi'yi sayabiliriz. Bunlardan başka çok daha fazla olması gereken bu yer isimleri maalesef zaman içerisinde Slavca-Bulgarca yer adlan ile
Reklam
Hem Bizans hem de Arap kaynaklarında Macarlar genellikle Türk olarak adlandırılmışlardır. Bunun sebebi uzun süre Türk hakimiyetinde yaşamış olmalarından kaynaklansa da Macarların bir Türk boyu olduğu görüşü de ileri sürülmektedir. Macarların Karadeniz civarına tam olarak ne zaman ve ne şartlar altında göç ettikleri bilinmemektedir. Artomonov, Hazarlar'daki Kabar isyanını onların ortaya çıkış tezi olarak ileri sürmekte ve "eğer bu doğru ise onlar 9.yy'ın 20'li yıllarında göç etmişlerdir" demektedir. Macarları İtil'in doğusunda yaşadıkları topraklardan ileriye Batı’nın daha içlerine doğru sürenlerin Peçenekler olduğu artık bilinen bir gerçektir.
Peçeneklerin Ataları Kanglılar mıydı?
Konstantinos Porphyrogennetos'ta verilen Peçeneklerdeki üç asil boyun Ertim, Çur ve Yula'nın ortak adının Kangar olarak gösterilmesi de araştırıcıları böyle bir düşünceye sevk etti. Bu araştırmacılardan biri de Oğuz tarihi konusunda dünyanın ileri gelen araştırıcılarından biri olan S.A. Tolstov'dur. Oğuzların Şehirleri adlı makalesinde: "Bazı kaynaklarda Kimekler (Yimekler) bazılarında da Kanglılar terkibindekiler en nüfuzlu grup gibi zikrediliyorlar ki bundan zamanla Kanglı ismi ortaya çıkmış gibi görünmektedir. Bu da kadim Peçenek adının Kangar'la (Kengeres) bağlı olduğunu göstermektedir. Böylece bu isim yerli Oğuz-Peçenek ve Kimek-Kıpçak unsurlarının karışmasından oluşan yeni bir siyasi ve etnik birliktir"demektedir. O daha sonra konargöçer hayvancılığın hızla gelişmesi ile şartlanan Kimek ve Kıpçaklar hareketinin İrtiş kıyılarında sadece Türkmen değil, ayrıca Kara-Kalpaklı rivayetlerine de yansıyan PeçenekOğuz boylarının Aşağı Sir-Derya havzasından yerlerini değiştirmeye sevk ettiğini ve bu havzanın eski yarı yerleşik Massaget-Oğuz ahalisinin Kimek-Kıpçak göçmenleri ile yer değiştirmesi sonucunda zemininde 12-13. yüzyıllarda Kanglı (Peçenek etnonimi Kangar'ın varyantı) adıyla meşhur büyük boylar birleşmesinin meydana geldiğini belirtmektedir.
Tholmacz/ Tolmaç
Rasonyi, Transilvanya olarak da bilinen Erdel'deki yer isimlerine dair 1319 yılından itibaren belge bulunduğunu ve 1319'da Tolmach, 1339 ve 1342'de Tholmacz şekillerinde geçen Tolmaç'ın aslının Peçenek şahıs ismi olması ihtimalinin yüksek olduğunu söylemektedir ki bilindiği üzere bu kelime Peçenekçe dolayısı ile Türkçe "tercüman" manasına gelmektedir. Macaristan'da Peçenekler 13. yüzyılın sonlarına kadar hayvancılık ve at ile uğraştılar, atlı-okçu asker oldular; bu yüzden de 15. yüzyılın sonunda hala cüppeler giyen, baş­larında kendine has şapkaları ve hızlı atlarıyla Macaristan'da gezinen Peçenekler görülebildi. Görüldüğü üzere Peçeneklerden Macaristana giderek, Macarların hizmetine girenlerin sayısı oldukça fazla olduğu gibi bunlar zamanla Macar halkı arasına karışarak, etnik kimliklerini de kaybettiler. Tuna'nın kuzeyinde bulunanların ise Kuman/Kıpçaklarla birleştikleri ve böylece Peçenekliklerini kaybettikleri düşünülmektedir.
Aleksios hem Anadolu'dan hem de Balkanlar'dan gelen Türk saldırılarına karşı aynı anda mücadele edecek kuvvete sahip değildi. Onun için de başlangıçta önce tehlikenin büyüğü olan Peçeneklerle mücadeleye ağırlık verdi ve hemen harekete geçerek Anadolu'da kurulan Türk beylikleriyle onlarla savaşacak gücü olmadığı için birazda mecburiyetten diplomatik usullerde münasebette bulundu. Malazgirt zaferinden sonra Anadolu'da başta İznik, İzmir gibi pek çok Bizans şehri Türkiye Selçuklularının eline geçti. Kısa bir süre sonra Süleyman Şah Bizans'ın iç işlerinde önemli roller oynamaya başladı. İstanbul'da tahta çıkabilmek, tahtta tutunabilmek ve dışarıdan gelen tehlikeleri durdurabilmek için Bizans büyükleri ona müracaat etmeye başladılar. Ancak 1086da Süleyman Şah'ın vefatından sonra çeşitli Selçuklu emirleri arasında bağımsız hareket etme isteği uyandı, bu isteği uygulamaya koymaya çalışırlarken de aralarında mücadeleler yaşandı.
Reklam
Bruno en sert ve kanlı olarak vasıflandırdığı Peçenekler arasında 5 ay gibi bir zaman kalmış ve daha sonra sapasağlam bir şekilde ülkesine geri dönmüştür. Peçenekler ona tam bir hoşgörü göstererek dokunmamışlardır. Ancak 1009 yılında Prusyalılar aynı hoşgörüyü göstermemişler ve misyonerliğinin bedelini canıyla ödettirmişlerdir.
Keltler ve Peçenekler
Peçenekleri diğer Türklerle birlikte Bizans komutanı Kantakouzenos'un, Normanlara karşı savaşan ordusunda yer alırken görüyoruz. Peçenek askerlerinin her biri usta okçu olduklarından ön saflara yerleştirildiler ve kenderine sürekli ok atarak düşmanı rahatsız etmeleri emri verildi. Bu emri büyük bir memnuniyet ile yerine getirerek, savaşın sonunda bir Norman birliğinin esir alınma­sını sağladılar. Anna'ya göre esirler arasında Bohemond'un iri yan yapılı olan kardeşinin oğlu cüce bir Peçenek tara-fından Bizans ordugahına getirilmiş ve bu durum karşı­sında herkes gülmekten kırılmıştı. Öyle ki küçücük Peçenek, iri-yarı esirle imparatorun huzuruna bile çıkarılmıştı. Anna, Bizans komutam Kantakouzenos'un üzerine Bohe-mond'un Keltleri sürdüğünü ise şu dizelerle anlatmaktadır: "Keltlere karşı öncü olarak İskitleri (Peçenek) sürdü; bunların görevi, vurkaç saldırılarıyla, bazen uzaktan ok atarak hırpalamak, bazen kaçıyormuş gibi yaparak aldırmakla, onları kendi üzerlerine çekmek idi. Böylece Peçenekler, cesaretle yola çıkhlar, ama birşey beceremedi-ler, çünkü kendi sıkışık dizileri içinde duran Keltler, dizi-lerini bozmak şöyle dursun, tam tersine, kusursuz bir dü-zen içinde, ağır ağır, ileriye l:ı.areketi sürdürüyorlardı. İki ordu, savaşa tutuşmak için uygun yakınlığa gelince, Peçe-nekler kendilerinin üzerine atılan Keltlerin azgın saldırı­sından ok atamadılar ve düşmanın önünde hemen yüzgeri ettiler. Anadolu Türkleri, onların yardımına koşmak istedi ve saldırıya geçti; ama Keltler, onları hiç mi hiç umursamayarak, daha da canla başla dövüştüler".
9-11. yüzyıllar arasında hem Karadeniz'in Kuzeyindeki bozkırlarda hem de Doğu Avrupa Türk tarihinde önemli roller oynayan Peçenekler; bulundukları coğrafya itibarı ile zaman içerisinde Rusların, Arapların ve Bizanslıların dikkatini çekmeyi başarmışlardır. Bu dikkat özellikle Ruslar ve Bizanslılar için zamanla büyük bir tehlike olarak görülmüş
Tomris'ten beri devam eden ritüel: "Kafatasından kadeh imali"
Svyatoslav ve yanındakiler baharda yollarına tekrar devam etmek istedilerse de Peçenek başbuğu Küre tarafından yakalanarak kılıçtan geçirildiler. Yıllıklara göre Küre, öldürdüğü Svyatoslav'ın başını bedeninden ayırdı ve kafatasından bir kadeh yaptırdı: "Yıl (6480) 972: Bahar geldi. Svyatoslav nehirdeki kayalıkların yanına geldiğinde Peçenek Knyazı Kurya (Küre) onlara saldırdı. Peçenekler Svyatoslav'ı öldürdüler. Onun başını alarak, kafatasından kase yaptılar ve daha sonra onu altınla kaplayarak içki içtiler. Sveneld, Kiyev'e Yaropolk'un yanına geldi. Svyatoslav 28 yıl Knyazlık yaptı".
12. asrın başlarında Suriye'ye yakın Bizans topraklarındaki Anadolu şehirlerinde Peçeneklerin garnizon hizmetini gördüklerini Ermeni vakanüvisti Urfalı Mateos'un kaydından anlıyoruz. Ona göre, Antakya Kontu Tancred ile Urfa Kontu Bauton arasında devam eden mücadele esnasında Bizans'ın vassalı olan Ermeni Prensi Goğ-Vasil Urfalılara
203 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.