Kitap su cümleyle başlıyor; " Hikâye anlatmanın en zor yanı , anlatmaya başlamaktır. " Bu kitabı anlatmaya çalışmakta benim icin biraz öyle. Ne söylersem soyleyim hep eksik kalacakmış gibi hissediyorum.
.
Yazdığı şiirler yüzünden saraydan kovulan saray Kâtibi Zahir Efendi zorla bir korsan gemisine götürülür ve geminin Yeni Dünyaya çıkacağı keşifte onun , geminin keşif günlüğünü tutması istenir. Once bunu kabullenmek istemese de mecburen başlar yazmaya. Bu yolculukta başlarına gelenleri , gemi mürettebatını, aksiyon dolu sahneleri ve hatta bir ara bulaşıcı ve oldukça kırıcı bir hastalığı bile yazar. Bizim Zahir Efendi de hastalanır hatta , bu noktada devreye geminin Hekimi girer ve o devam ettirir yaziyi.
.
Yüzyıllar sonra bu notlar ele geçirildiğinde kitaplaşması için bir çalışma baslar ve hatta bu arada yazarımızın önceki kitap karakteri Orhan Bulur a da ufaktan bir selam verirler.
.
Kitapta şöyle bir detay var belirtmek isterim; kitapta hic kadın yok. Ama bu kitabın incelikten yoksun olduğunu düsünmeyin. Kendini soluksuz okutuyor.